“Türkiye Ateş Çemberinde” başlıklı yazımız abartılı bir değerlendirme değildi; Türkiye gerçekten yönetmekte zorlanacağı siyas

“Türkiye Ateş Çemberinde” başlıklı yazımız abartılı bir değerlendirme değildi; Türkiye gerçekten yönetmekte zorlanacağı siyasi, ekonomik ve ruhani boyutu da olan çok ciddi risklerle karşı karşıyadır. Ucu her türlü olasılığa açık olan günümüzdeki gelişmelerin dinamikleri dikkatle irdelendiğinde, bölgemizi ve ülkemizi çok ciddi tehditlerin ve tehlikelerin beklediği kolayca görülebilmektedir.


ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ve Papa’nın ardından Türkiye’yi ziyaret eden Rusya Devlet Başkanı Putin’in ziyaretini, “Güney Akım” restiyle birlikte değerlendiren ABD Başkanı Obama, Wall Street Journal’e yaptığı açıklamada, Amerika’nın izlediği Rusya politikasının AB ülkeleri ekonomilerini olumsuz etkilediğini itiraf ediyor, ama buna rağmen, “Rusya’ya yaptırım uygulamada AB ile birlikte hareket etmek zorundayız” diyordu.



Obama’nın bu sıkıntılı açıklaması da gösteriyor ki, ABD ile Putin Rusya’sı arasındaki siyasi, ekonomik ve ruhani boyutları olan restleşmeler, ABD ile AB ilişkilerinde ciddi gerilimler yaşanmasına neden oluyor. Bu gerilimler, ‘dünyanın en zengin enerji kaynaklarını barındıran coğrafyanın merkezindeki bir enerji terminali’  konumunda bulunan Türkiye’yi de kaçınılmaz olarak etkiliyor.


ABD İLE RUSYA ARASINDAKİ ÇEKİŞMENİN RUHANİ BOYUTU DA TÜRKİYE’Yİ YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR


ABD ile Rusya arasında, siyasi ve ekonomik çatışmaların yanı sıra, dünya Ortodokslarının temsili konusunda da, ruhani boyutu oldukça önemli bir rekabet yaşanmaktadır. Dünya Ortodokslarının temsili konusunda Moskova Kilisesi’ne karşı Fener Ortodoks Kilisesi’ni destekleyen ve Fener Ortodoks Kilisesi’nin ekümenik olduğunu vurgulayan ABD, bu konuda da Türkiye’yi zor durumda bırakmaktadır. Çünkü, Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik olduğunun kabulü, Türkiye’nin tapusu olan Lozan Anlaşması’nın delinmesi anlamına gelmektedir.  ABD ile Rusya arasındaki bu rekabet de Türkiye’yi sıkıntıya sokmaktadır.


ADB ile Rusya arasında giderek derinleşen ve “İkinci Soğuk Başladı” yorumlamalarına neden olan gerilim, Türkiye’yi de “Hangi tarafta durduğunu net olarak ilan et” zorlamasıyla karşı karşıya bırakmaktadır.


Çıkar çatışmalarının çok karmaşıklaştığı bir ortamda Türkiye, bir eksen kayması yaşayabilir mi?


Bu sorunun yanıtı, Türkiye’nin tutumu kadar, Batılı dostlarının ve müttefiklerinin Türkiye’nin geleceğine ilişkin düşünce ve planları doğrultusunda şekillenecektir. ABD’nin NATO üyesi Türkiye’yi de Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamındaki sınırları değişecek 22 ülke arasına katma konusunda ısrarlı olursa, bu girişim, Kurtuluş Savaşı dönemindeki ittifak arayışların gündeme gelmesine neden olabilir.


758 NOLU KARAR TÜRKİYE’Yİ NASIL ETKİLER? 


Washington, Putin’in 1 Aralık’ta Ankara’yı ziyareti sırasında Rus doğalgazını Karadeniz’in altından Avrupa’ya taşıyacak olan “Güney Akım Projesi”ni iptal ettiğini, bunun yerine Rus gazını Türkiye üzerinden Yunanistan’a taşıyacak olan “Türk Akımı Projesi”ne destek verdiğini açıklaması hem ABD’de hem de AB ülkelerinde şok etkisi yarattı. Putin’in bu şok açıklaması, Batı basınında, “Avrasya’nın Atlantik Cephesi’nde gedik açma girişimi” olarak değerlendirilmişti. 


ABD ile Rusya arasında İkinci Soğuk Savaş’ın yaşanmasına neden olan sürtüşme, Suriye cephesindeki restleşmenin sonucudur. Hatırlanacağı gibi, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında “Büyük Kürdistan’ı hayata geçirme operasyonları, İran ve Rusya’nın Esad’a güçlü destek vermeleri nedeniyle, Suriye parselinde tıkanmıştı. ABD Rusya’nın bu desteğini kırabilmek için Ukrayna’da yönetim değişikliğine neden olan protesto gösterileri düzenlemiş, Rus yanlısı hükümet istifa etmek durumunda kalmıştı. Putin de ABD’nin bu atağına Kırım’ı ilhak ederek karşılık vermişti.


1995 tarihli Budapeşte Anlaşması’nda ABD’nin, İngiltere’nin ve Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü koruyacaklarına ilişkin imzaları var. Hatırlanacağı gibi Ukrayna, Sovyetlerin dağılması sonucunda ülkesinde kalan nükleer silahları imha etmeyi kabul etmiş, Rusya, ABD ve İngiltere de imzaladıkları Budapeşte Anlaşması’yla Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü garanti etmişlerdi.


ABD, Kırım’ı ilhak ederek bu anlaşmayı çiğnediği gerekçesiyle Rusya’ya karşı bir dizi yaptırım kararı aldı. Aldı, ama doğalgaz bakımından Rusya’ya bağımlı olan Avrupa ülkeleri, ABD’nin bu çağrısına olumlu yanı veremediler. Geçen gün ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilen 758 Nolu Karar, “NATO’ya üye devletlerin Rusya ile işbirliğine son vermesi, Ukrayna yönetiminin savunma ve istihbarat açısından desteklenmesi, Rusya'nın enerjiyi diğer ülkelere siyasi ve ekonomik baskı aracı olarak kullanmasının engellenmesi için inisiyatif geliştirilmesi” gibi bir dizi yaptırımlar öneriyor. 


TÜRKİYE ABD’NİN ÇAĞRILARINA OLUMLU YANIT VEREBİLECEK Mİ?


 “Devlet Başkanı Vladimir Putin Yönetimi’ndeki Rusya Federasyonu’nun, Siyasi Ve Ekonomik Üstünlük Kurmak Amacıyla Komşu Ülkelere Karşı Saldırgan Tavrının Sert Bir Şekilde Kınanması” başlıklı  ve güçlü NATO vurgusu yapan 758 Numaralı Karar’ın Türkiye’nin önüne koyduğu sıkıntılar küçümsenecek boyutta değil. Prof. Dr. M. Seyfettin Erol, Milli Gazete’deki yazısında, 758 Numaralı Karar’ın, Türkiye’yi doğrudan ve dolaylı olarak yakından ilgilendiren  11, 12, 13, 14 ve 17. maddelerine dikkat çekiyor:

“Madde (11): Başkan’ı Ukrayna hükümetine, topraklarının ve egemenliğin korunması için gerekli istihbarat ve diğer bilgileri sunmaya çağırıyor.  


Madde (12): Kuzey Atlantik Anlaşma Örgütü (NATO) müttefiklerini ve ABD’nin Avrupa ve tüm dünyadaki ortaklarını, Rusya’ya ölümcül ve ölümcül olmayan askeri teçhizatın satışı dâhil Rusya’yla tüm askeri işbirliğine son vermeye çağırıyor.


Madde (13): ABD’nin başta 5. maddesi olmak üzere Kuzey Atlantik Anlaşması çerçevesindeki taahhütlerine bağlılığını teyit ediyor ve ittifakın tüm üyelerini kolektif savunma işine paylarını tümüyle yatırmaya çağırıyor.


Madde (14): Başkan’ı, her bir ittifak üyesinin yaptığı katkının ve faaliyetinin, Kuzey Atlantik Anlaşması’nın 5. maddesinde belirlenen kolektif savunma taahhütlerine ne kadar uygun olduğunu tespit etmek amacıyla Kongre’ye danışarak ABD Silahlı Kuvvetleri ile diğer NATO güçlerinin yapısını, hazırlığını ve ödevlerini denetlemeye ve eksikliklerin düzeltilmesi için tedbirler almaya çağırıyor.


Madde (17): Ukrayna, Avrupa Birliği ve Avrupa’nın diğer ülkelerini, Rusya Federasyonu’nun enerji arzını diğer ülkelere siyasi ve ekonomik baskı aracı olarak kullanma imkanını sınırlandırmak amacıyla ABD ve diğer ülkelerden doğalgaz ve diğer enerji kaynaklarının ihracatının artmasına destek dâhil enerji çeşitlendirmesi girişimlerini desteklemeye çağırıyor.”


758 Numaralı Karar’ın NATO vurgulaması önemli bir gelişme. Çünkü, “Rusya’ya karşı ek ödenekler” konusunu içeren bütçe tasarısının Kongre’ye sunuluşunda yaptığı konuşmada, ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Dennis Kusinich, Ukrayna’nın da NATO şemsiyesi altına alınacağını ve örgütün sınırlarının Rusya’ya dayanacağını açıklamıştı. Plana göre Ukrayna AB üyesi yapılacak, AB ile NATO arasındaki anlaşma uyarınca da Ukrayna NATO’nun kanatları altına alınmış olacak. Tamam da, NATO’nun 5. Maddesi hatırlandığında, bu uygulama Türkiye-Rusya ilişkilerinde sıkıntı yaratmayacak mıdır?


5. Madde, “Anlaşmanın ortaklarından birine ya da daha fazlasına gerçekleştirilen saldırı, NATO üyesi tüm ülkelere yapılmış sayılır” diyor. Peki, Suriye politikasında karşı karşıya olsa da, ticaret, enerji hatları ve nükleer enerji santralı kurma konusunda Rusya ile girift ilişkiler içinde olan Türkiye nasıl bir denge politikası izleyecektir?


758 Numaralı Karar, İkinci Soğuk Savaş döneminin başladığını ilan eden bir belgedir. Bu durumda, Suriye politikasında Rusya’ya karşı olan Türkiye, Güney Akım’ı iptal ettiğini, Rus doğalgazını Anadolu üzerinden Yunanistan’a ulaştırmayı teklif eden Putin’e nasıl bir yanıt verecektir? 


ABD’nin Türkiye ve Rusya’yı safdışı bırakarak İsrail’i Ortadoğu’nun enerji terminaline, Akdeniz’i de Batı Gölü’ne dönüştürme planı, doğalgaz açısından Rusya’ya bağımlı olan Türkiye’nin  bu ülkeyle olan  ilişkilerini ne yönde, nasıl etkileyecektir? 



 758 Numaralı Karar’ı Temsilciler Meclisi’ne sunan Adam Kinzinger, “ABD, AB  ve diğer müttefiklerimizle birlikte Sayın Putin’i davranışlarını değiştirecek şekilde baskı uygulamalı” diyor, Türkiye bu çağrıya olumlu yanıt verebilecek mi?


Özet; Türkiye gerçekten bir çemberinde..