Bu aralar canım müthiş sıkılıyor! Bunalıma girmeme ramak kaldı. Bir yanda kredi kartı borçları, öte yanda ödenmemiş faturalarım. Anlayacağını

Bu aralar canım müthiş sıkılıyor! Bunalıma girmeme ramak kaldı.
Bir yanda kredi kartı borçları, öte yanda ödenmemiş faturalarım. Anlayacağınız boğazıma kadar borç batağına saplanmış durumdayım. 
Kendimi toparlayabilmem için, en az 10.000 TL Nakte ihtiyacım var. Derdime dermen olur diye bir kaç dostumun da kapısını çaldım ama, olumsuz yanıtlar aldım.
Kısacası bunaldım! Çok acil beni düze çıkartacak tefeci arıyorum. Uygun vade şekli ile tekliflere açığım.

Ellerini ovuşturarak işte  yolunacak tavuk diye sevinen Tefeci arkadaşlar, benden bir adım geri durun. Hevesinizi kursağınızda bırakmak gibi olacak ama, bu sözler bana ait değil. 
Tam da böyle başlıyordu değil mi? Tefecilere olan borcu yüzünden, kafaya sıkılan tek kurşunla hayatını sonlandıranların, yıkılan yuvaların enkazı altında kalanların, evini barkını bırakıp kaçmak zorunda kalan sayısız ailenin sonunu hazırlayan sözler.

Denize düşen yılana sarılır! 
Her ne kadar Ülkede ekonomik kriz yok dense de,Vatandaşın büyük çoğunluğu borç batağına saplanmış durumda. 
Sayısız vatandaş, isteklere cevap verememenin utancını yaşar hale geldi. Ekonomik kriz nedeniyle darboğaza giren  küçük ve orta boy işletmeler ile esnaf zor günler geçiriyor. Ve ne yazık ki bir çoğu kepenk kapatma yolunda ilerliyor.
En yakınındakinden bile umudunu kesen bu insanlar, tefecilerle masaya oturmayıp da ne yapsın? 
Doğal olarak; kan emini tefeciler para almak için kimseyi zorlamıyoruz;ki diyebilirler.  "Alanda razı, verende razı"
Bize göre doğru olmayan bu durum kan emicilerin doğrusu!

Peki ne oluyor da insanlar, sonunu bile bile tefecilere koşuyor.? Anlatayım.
İnsanları zora ve belaya koşturan yaşanılan sistemin kendisidir.
Nasıl mı? Hayat pahalı.
Orta halli bir işletmecisiniz ve işleriniz iyi gitmiyor, ödeme güçlüğü çekiyorsunuz. Çarkınızı döndürmek için nakte ihtiyacınız var. Bankalarla ilişkileriniz malum. Bir senediniz protesto edilmiş, bir çekinizin arkası yazılmış. İşte o an bitiyorsunuz. 
Çaresizliğin dibine vurdunuz mu? 
Tüm tanıdıklarınız teker, teker aradınız ve destek bulamadınız. Sonrası mı? tıpış, tıpış tefecinin kucağına düşüyorsunuz. 

İşte kıyamet bu noktadan sonra başlıyor. 
Tefeciler tarafından belirlenen aylık ödeme planıyla senetler hazırlanıyor. Vaad edilen zamanda anlaştığınız paranın hazır olmasını, şayet ödemede gecikme olursa sa olacakların boyutunu kendilerinin bile bilemeyeceklerini söylerler. Parayı günü, gününe ödeyeceğinizden öyle çok eminsinizdir ki, alenen yapılan tehditler bile gözünüzü korkutmaya yetmez. 

Bir çok tefecinin uyguladığı faiz bindirme taktiği hemen hemen aynıdır!
Mutlu mesut paranızı aldınız mı? Ödemelerinizde yapıldı. Tefecinin aylık borcunu bile bir kenara ayırdınız. Artık kafanız rahat. Bu saaten sonra sizi hiç bir zorluk yıkamaz. 
Siz öyle sanın!
Tefecinin parasını zamanında hazır ettiğiniz halde tefecinin telefonlarına bir kaç gün ulaşamıyorsunuz. Çünkü kan emiciler telefonlarını kasten ve bilerek kapatırlar. Ondan sonrası malum. 

Peki sistem nasıl işliyor. 
Tefecideki sistem ile bankacılıktaki sistem aynı değildir. Bankaların çoğu aylık belirli bir faiz uygularken, tefecilikte para kiraya verilir. Ana paraya dokunmayan tefeci paranın tamamını ödemedikçe borç bitmiyor. Örneğin 20 bin TL alan borçlu her ay 2 bin lira kira ödüyor. Bir ay gecikirse borcu 22 bin lira oluyor. Bu kez 22 bin liranın %10 faizini ödemek zorunda kalıyor. Para bulmakta güçlük çeken borçlular bu kez borcu borçla ödemek için tekrar tefeciye gidiyor. Böylece borç sürekli katlanarak artıyor. 

Tefeciler bugüne kadar sayısız, çaresiz insanın sonu olmuştur. Mafya türü örgütlenmelerle, zorbalıkla, İşkence yaparak, şantaj ve tehditlerle korku salıyorlar. Halk bunlardan korkuyor ve şikayetçi olamıyor. 
Ve Sonuç sayısız intihar vakaları, yıkılan yuvalar, elde avuçta ne varsa satıp kan emicilerin aç gözünü doyuranlar. 
Ülkemizin dört bir yanında var olan bu kan emiciler, aslında memleketin en büyük sorunlarından olmasına karşın bir çok nedenden dolayı gözden kaçıyor, kaçırılıyor, hasıraltı ettiriliyor. 
Bunlarla mücadele edilmeli, toplum onlardan korkmamalıdır. 
En büyük görev güvenlik güçlerine, emniyet teşkilatlarına düşüyor. Halkın can ve mal emniyetini korumak devletin görevidir. Vatandaşlar olarak bizlere düşen görev emniyet güçlerine yardımcı olmak, bilgilendirmektir.