Ağlamak için bahane arayan tek Manyağım. Ortalıkta ağlamaya ihtiyacım var diye dolanan benden başka manyak tanımıyorum. Ve sanırım ağlamak içinde

Ağlamak için bahane arayan tek Manyağım. Ortalıkta ağlamaya ihtiyacım var diye dolanan benden başka manyak tanımıyorum. Ve sanırım ağlamak içinde elimden gelen her şeyi yapıyorum.

Ağlamanın zayıflık olduğunu düşünenler büyük bir yanılgı içinde olduklarını söyleye bilirim.

Ağlamak büyük sanat aslında. Gözyaşı küçültmez insanı asla. Hatta büyük insanlara mahsustur ağlayabilmek. Ağlamak yürek ister. Öncesinde bir kalp ağrısı ister Ağlamak. Kalbinin tam orta yerine bir bıçak saplanır önce. Sonra yayılmaya başlar acısı, bütün vücüdunu sarar kısa sürede, beyninin uyuşmaya başladığını hissedersin ve sonra da gözlerinin dolduğunu. Ağlamak yürek ister işte.

Evet! çoğu zaman ağlama eylemini abarttığımın farkındayım, ama inanın hiç bir gözyaşım sebepsiz akmıyor.

Bazen yoksul bir çocuğun buruk bakan gözlerine, bazen ayakta bile zor duran, ama çalışmak zorunda olan yaşlılara, Annemin yükselen tansiyonuna, en çok da Babamın yokluğuna ağlıyorum.

İstediğin kadar olumlu düşünmeye çalış, tüm olan bitene gözlerini kapat, bencil ol, ne kadar insanlık dışı meziyetler varsa sergile bir noktadan sonra dayanamıyorsun. En nihayetinde bir insansın ve kalp taşıyorsun.

Her yeni güne mutluluk ve neşe ile uyanmak gerekir diyor doktorlar, terapistler, uzmanlar falan.

Her yeni gün yeni sıkıntılar, yeni ölümler getirdiğinde nasıl olacak bu işler hocam.

Misal. Bir kaç gün evvel, Annesi ALS Hastası olan bir arkadaşım aradı.

Konuşması sırasında hıçkırık sesleri yükselmeye başladı telefonun öteki ucundan. Bu gibi durumlarda kitlenirim. Ne hissetiğimi çözemem. Kalbimin ortasına oturan garip şeyin ne olduğunu anlamıyorum, anlatamıyorum.

Annesinin fenalaştığını tahmin ettiğim için ne oldu? sorusu yerine Neredesin? diyebildim sadece.

Hastaneye yakın bir parkta oturmuş ağlıyorum dedi. Ve devam etti.

Annemin durumu ağırlaştı. Doktorlar onun için yapılacak hiç bir şey kalmadığını söylediler. Annemin dakikalarca gözlerimin içine bakarak bir şeyler anlatmaya çalışması, ama benim anlamamam canımı acıtıyor. Şuan yapabildiğim tek şey çaresizce  ağlamak. Benim de o sırada gözlerimin sicim gibi aktığını yazmama gerek yok. Siz zaten tahmin etmişsinizdir.

Arkadaşım Annesinin bakışlarıyla ne anlatmaya çalıştığını anlamamıştı, ama ben anlamıştım. Aslında bir çoğunuz o bakışı çok iyi bilir. O bakış beni buradan çıkartın bakışıdır. O bakış son nefesimi evimde vermek istiyorum bakışıdır. O bakış ben ölüyorum, ağlayabilirsiniz bakışıdır.

Ağlamak için bahanemi?  Bence bahaneye gerek yok. Özellikle son günlerde Ülkemizde yaşanan acıları düşününce, aslında bahanelerin ardına sığınmadığımızı gerçek bir acıya ağladığımızı görebiliriz.

Neyse! Umarım bundan sonra ben de, sizler de acıdan değil mutluluktan ağlarız.