ANKARA

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Bu partilerin hiçbiri yan yana gelebilecek partiler değil. Bugün el altından işbirliği yapıyor olabilirler. AK Parti karşıtlığı onları bir araya getiriyor. Hiçbir zaman çıkıp aleni bir şekilde yan yana duramazlar. İdeolojik olarak da tabanları açısından da duramazlar" dedi.

Akdoğan, NTV'de yayınlanan programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

AK Parti'nin herkesten daha çok çalıştığını, bütün şehirlere gittiğini, ilçeleri gezdiğini belirten Akdoğan, bunun Türkiye için kazanım olduğunu ifade etti.

Diğerlerinin kendisine "niye az çalışıyoruz" diye sorması gerektiğini vurgulayan Yalçın Akdoğan, "Takviyeler de var, bir takım örgütlerde bu partilerin kampanyalarına destek veriyorlar. Kandilden bakın iki günde bir birisi konuşuyor, şehir isimleri vererek, tehditler savurarak. Kampanyasını kendi yapamayan örgütlere yaptıran partiler var, asıl sorun budur" dedi.

"Koalisyon ihtimali çok konuşuluyor. Bu fikre yaklaşımınız nedir" sorusu üzerine Akdoğan, "Halkın genel hissiyatını okuduğum zaman AK Parti'nin güçlü şekilde iktidarını koruyacağını görüyorum. Bu temenni değil, analizim bu. AK Parti gümbür gümbür geliyor. Millet istikrara karar vermiş görünüyor. Ama AK Parti güçlü şekilde tek başına iktidar olmazsa Türkiye'de kimse hükümet kuramaz, koalisyon kurmayı beceremezler. Ya AK Parti tek başına iktidar olacak ya da hükümet hiçbiri kuramayacak" yanıtını verdi.

"AK Parti karşıtlığı onları bir araya getiriyor"

AK Parti varsa güven ve istikrarın süreceğini, Çözüm Süreci'nin başarıya ulaşabileceğini anlatan Başbakan Yardımcısı Akdoğan, bunun ötesindeki bütün opsiyonların kaos ve kriz opsiyonları olduğunu, herkesin her şeyi kaybedebileceğini ifade etti.

Akdoğan, "Yeni Türkiye'nin inşasında önemli bir dönemeçteyiz. Burada artık o karanlık günlere dönmek, savrulmak hükümet oluyor mu olmuyor mu, kim kiminle ne yapacak. Bu partilerin hiçbiri yan yana gelebilecek partiler değil. Bugün el altından işbirliği yapıyor olabilirler. AK Parti karşıtlığı onları bir araya getiriyor. Hiçbir zaman çıkıp aleni bir şekilde yan yana duramazlar. İdeolojik olarak da tabanları açısından da duramazlar" dedi.

Koalisyon olmasına ihtimal vermediğine, bunun Türkiye için negatif bir senaryo olduğuna, Türkiye'nin ne kazanacağına ve ne kaybedeceğine bakmak gerektiğine dikkati çeken Akdoğan, "Türkiye'nin menfaatlerini her şeyin üzerinde tutmak lazım. Bir oy daha fazla alalım, az alalım meselesi değil. Biz her zaman diyoruz ki, 'Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız' onlar ne diyor, 'AK Parti kaybetsin de Türkiye ne olursa olsun bir meçhule sürüklensin, bir bilinmeze doğru gidelim.' Biz buna izin vermeyeceğiz, milletimiz de izin vermez. İnşallah 8 Haziran'da Türkiye emin şekilde yoluna devam edecek" diye konuştu.

"Sandıkları korumak, milletin emanetine sahip çıkmak demektir"

"Sandık güvenliğine dikkat çekiyor muhalefet. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" şeklindeki soruya Akdoğan, "Sandıklara elbette sahip çıkmak lazım, oy namustur. İnsanların oyuna sahip çıkması, sandığa gitmesi, oy kullanması bu vatandaşlık görevidir. İnsanların, 'bende ülkemin geleceğinde irade sahibiyim, sorumluluk sahibiyim' demesi önemlidir. Onun için herkes sandığa gitsin oyunu kullansın. Sandıkları korumak, milletin emanetine sahip çıkmak demektir. Ama Türkiye'de bugüne kadar böyle bir sorun yaşanmadı" karşılığını verdi.

Akdoğan, paralel çetenin hayatının yalan olduğunu, AK Parti'nin iktidarını koruyacağını anladıklarını, "nasıl şaibe karıştırabiliriz, gölge düşürebiliriz" gibi tezviratlar yaptıklarını savundu.

Muhalefetin yerel seçim günü sonuçlar daha belli olmadan "biz kazandık" diye açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Akdoğan, bunun muhalefet tarafından hep yapıldığını, itibar etmemek gerektiğini kaydetti.

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "Asıl şaibeli durum ortada bir terör örgütünün olmasıdır. Bu örgütün KCK uzantılarıyla şehirlerde insanları tehdit etmesidir. Orada o örgütün varlığı demokrasi için bir tehdittir" dedi.

AK Parti mitinglerine gidenlerin taciz ve darp edildiğini anlatan Akdoğan, Mayıs'ta doksan altı defa saldırıya uğradıklarını belirtti.

"Bir imaj üretilmeye çalışılan bir kişi durumunda"

Kimsenin "AK Parti niye böyle bir saldırıya maruz kalıyor" demediğine vurgu yapan Akdoğan, açıkça terör örgütü ve yandaşlarının kampanya sürecini etkilemeye çalıştıklarına işaret etti.

Asıl HDP'nin aldığı oylara şaibe karıştığını savunan Akdoğan, şöyle konuştu:

"Sen örgütün desteğiyle tehdidiyle oy alıyorsun. Demirtaş'a dedim ki, bir çağrı yap, 'Ey Kandil senin tehdidine, baskına, millete haraç mektubu göndermene benim ihtiyacım yok, sen bunları yapma' diyemediler. Vatandaşa dön de ki, 'Ey vatandaşım sen bu Kandilin tehditlerine KCK adamları şehirlerde geziyor, bunların tehditlerine aldırış etmeyin, siz gönül rahatlığıyla oyunuzu verin' bunu da diyemedi. Doğuda bu baskıdan medet uman ama batıda da PR çalışmalarıyla, PR objesi olarak ortaya dökülen ve bir imaj üretilmeye çalışılan bir kişi durumunda."

Akdoğan, devletin seçim günü, öncesi ve sonrasıyla ilgili her türlü tedbiri aldığını açıkladı.

"Demokrasiye inanmamak demektir"

Kandil'in ve HDP'nin barajı geçmemesi durumunda bir takım tehditlerde bulunduklarını kaydeden Akdoğan, "Vatandaşlarımız hiç buna aldırış etmesinler ve müsterih olsunlar. Kamu düzeni ve güvenliğini koruma konusunda devlet hangi tedbir gerekiyorsa alır. Bunlar dağda devleti dize getiremediler, şehirde dize getiremezler. Bu tehditlerin yapılıyor olması, demokrasi açısından sorgulanması gereken bir şey. Bu demokrasiye inanmamak demektir" diye konuştu.

HDP heyeti ile Dolmabahçe'de yapılan görüşmenin hatırlatılması üzerine de Akdoğan, "Burada sorgulanması gereken Öcalan 4 Şubat'ta bu çağrıyı yaptı. Niye 28'ine kadar bunlar yapamadılar? Gemiden inmeden bağırmaya başlıyor bunlar açıklama yapma sevdasındalar, niye o gün yapmadılar da üç hafta sonra yaptılar" diye sordu?

HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın Amerika ziyaretinden sonra bir "makas değişikliği" olduğunu iddia eden Yalçın Akdoğan, "HDP'nin parti olarak seçime sokulması bir proje. Barajı bir şekilde geçerse, geçirtirsek nasıl AK Parti'yi engelleyebiliriz, devirebilir miyiz böyle bir hesap var. Bu hesabın, bu senaryonun içerisinde çözüm süreci yok. Bu oyunu kuranlar zaten çözüm sürecine de karşı olan kişiler" dedi.

"8 Haziran'da çözüm sürecini kim yapabilir?" sorularının bir türlü cevap bulamadığını dile getiren Akdoğan, "AK Parti olursa çözüm süreci olacak. Diğer partilerin böyle bir vaadi var mı?" diye konuştu.

HDP'nin iktidara gelemeyeceğini iddia eden Akdoğan, diğer partilerin çözüm sürecini kategorik olarak reddettiğini bu nedenle çözüm sürecini yapabilecek tek partinin AK Parti olduğunu vurguladı.

CHP'nin çözüm sürecini desteklemediğini ve desteklemeyeceğini savunan Akdoğan, "Bunu yapacaksa AK Parti yapacak. HDP barajı geçse geçmese de AK Parti çözüm sürecini başarıya ulaştıracaktır" dedi.

HDP'nin barajı geçmesinin Çözüm Süreci'ni nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Akdoğan şöyle konuştu:

"Barajı geçmesi, milletvekili dağılımı açısından AK Parti'nin iktidarına mal olacak bir tablo ortaya çıkarırsa zaten çözüm süreci kalmaz. HDP barajı geçti, çözüm süreci geçmiş olsun, ruhuna Fatiha dersiniz. Ama burada benim karşı çıktığım herhangi bir partinin barajı geçip geçmemesi değil. Benim itiraz ettiğim şu; bir vesayetçi yapı var, bir kaos planı yaptı 'AK Parti'yi nasıl devirebiliriz'. Burada da HDP'yi kullanıyor. HDP de çözüm sürecinin düşmanları ile işbirliğine gidiyor. Buna ilkesel olarak itiraz ediyorum."

Demokratik partilerin öne çıkması gerektiğini anlatan Akdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Ama sen Kandil'e tavır takınıyorsan, örgütle arana mesafe koyarsan senin güçlenmen demokrasiye hizmet eder. Kontrolü, vesayeti altındaysan, sen millete değil onlara hesap veriyorsan, o adamın dediği oluyorsa o zaman senin güçlenmen demokrasiye bir anlam ifade etmez. Bugün HDP'yi kullanan ve bir proje olarak Selahattin Demirtaş'ı parlatan yapının çözüm sürecinin dostu olduğunu düşünmüyorum. Süreci nasıl akamete uğratabiliriz lobisinin oyunu olduğunu düşünüyorum."

Akdoğan, Selahattin Demirtaş'ın Erdoğan karşıtlığını ortaya attığını belirterek, şöyle dedi:

"Bunu şunun için yaptı; 'gelin beni kullanın'. Burada AK Parti'yi devirmeye çalışan bir yapı var, 'hepiniz gelin beni kullanın' bunun için yaptı. Bu sadece Erdoğan, karşıtı bir hamle değil, bu İmralı karşıtı, çözüm süreci karşıtı bir hamledir."

'Bizim öncelikli konumuz çözüm sürecidir'

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, "(Çözüm süreci) Biz bu süreci başlattığımızda HDP böyle bir rol üslenmiş değildi. Burada PKK'ya silah bıraktıracak olan kimdir? HDP mi? Burada silah bıraktırma iradesine sahip olan İmralı'dır? Onun ötesinde HDP'nin böyle bir iradesi yok ve bu irade hiçbir zaman PKK silah bıraksın üzerine kurgulanmadı. Onun için Öcalan'ın mesajını 3 hafta açıklamadılar" dedi.

"HDP'nin güçlenmesi yarardan çok zarar mı getirir?" sorusu üzerine Akdoğan, çözüm sürecinde kritik olan durumun AK Parti'nin seçimdeki başarısına bağlı olduğunu söyledi.

Akdoğan, Kürt vatandaşların çözüm sürecini AK Parti'nin başlattığını anlaması gerektiğini kaydederek, bu süreçte atılan tüm adımların ve reformların da AK Parti tarafından atıldığını belitti.

Seçim sonrası öncelik verecekleri konuların başında çözüm süreci olacağını dile getiren Akdoğan, "AK Parti olarak taahhüt ediyoruz. 8 Haziran sabahı bizim öncelikli konumuz çözüm sürecidir ve biz birkaç ay içerisinde çok önemli gelişmelerin olabileceğini düşünüyoruz. Meselenin yaz aylarında bile bir noktaya gelebileceğini düşünüyoruz" ifadesini kullandı.

"HDP'nin söylediği PKK'nın siyasi hedefidir"

Akdoğan, Selahattin Demirtaş'ın "hepsi birazcık apocu oldu" sözlerine ilişkin soru üzerine, kimsenin "apocu" olmadığını ve zihniyet olarak Öcalan ile Demirtaş arasında bir fark bulunmadığını söyledi.

Sadece terör örgütünün silah bırakmasıyla ilgili çözüm süreci bağlamında ortada farklı tavırların sergilendiğine işaret eden Akdoğan, şöyle konuştu:

"Geçmişten bu yana PKK'nın bir takım hedefleri olmuştur, bunlar evrim geçirmiştir. Bağımsız devletten demokratik özerkliğe kadar gelmiştir. Bugün HDP'nin söylediği PKK'nın siyasi hedefidir. Kandil silah bırakmaya yanaşmadığı için Selahattin Demirtaş biraz makas değiştirdi. Dış güçler 'Türkiye kendi iradesiyle bu sorunu çözmesin, aman PKK denklemden çıkmasın' bazıları da 'aman bu sorunu Türkiye çözerse gelir bizi vurur' gibi farklı sebeplerle yönlendirme yapıyor. Kandil'de 'silahlı mücadeleyle istediğimi elde ederim' diye çözüm sürecine ayak dirediler. HDP şimdi bu kaos planını yapanlara neden kendini kullandırtıyor."

"İmralı'ya piknik yapmaya mı gidiyorsun?"

Akdoğan, çözüm sürecinin sahibinin AK Parti olduğunu vurgulayarak, "Sen bu süreçte rol oynadın. Senin rolün ne? Bir iraden var mı? Sen getir götür yapıyorsun. Geçenlerde kendi açıklaması vardı, 'O bizim parti başkanımız değil, bize karışmaz'. Yani 'talimat almayız' demeye getiriyor. Peki sen niye gidiyorsun İmralı'ya, piknik yapmaya mı gidiyorsun? Oradan talimat almıyorsan niye gidiyorsun?" değerlendirmesinde bulundu.

HDP'nin darbeci, vesayetçi yapıyla ve bir takım medya guruplarıyla birlikte olduğu için güvenilirliğini kaybettiğini belirten Akdoğan, hükümetin seçimde sonra farklı kişilerle bu süreci yürütülebileceğine dikkati çekti.

"Türkiye, Türkmenlere elbette yardım gönderecek"

Akdoğan, MİT tırlarıyla ilgili habere yönelik değerlendirmesinin sorulması üzerine, "paralel yapı"nın her seçimden önce çeşitli oyunlar düzenlediğini ifade etti.

Akdoğan, Türkiye'nin hiçbir şekilde terör örgütlerine yardım etmeyeceğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Bu kaynak da paralel çetedir. Geçen seçimlerde de Dışişlerini dinlemişlerdi. Burada bir ihanet var, bir casusluk faaliyeti var. Kendi ülkesini teröristlere yardım eden bir ülkeymiş gibi göstermeye çalışan bir anlayış, dünyanın her tarafında kötüleyen bir anlayış bu açıkça bir ihanettir ve başka bir gücün taşeronu olduğunu gösterir. Daha vahimi devletin imkanlarını kullanarak, devlet gücünü, devlet mekanizmasını, yargı gücünü, polis gücünü kullanarak bunları yapması. Burada Türkiye, Türkmenlere elbette yardım gönderecek. Burada bizim kardeşlerimiz var, oradaki Türkmenlere biz katledilmelerine sessiz mi kalacağız. Yani Kobani'ye yardım gönderildiği zaman insanlık onuru için yapılıyor, herkes, bütün dünya alkış tutuyor 'Niye yapılmıyor' deniyor, peki bunların canı can değil mi? Oradaki Türkmenlere biz kayıtsız kalabilir miyiz?"

Türkiye'ye Arapların, Ezidilerin ve Kürtlerin de geldiğini, kendilerinin ise mazluma kimlik sormadan kucak açtığını anlatan Akdoğan, "Kobani'ye insani yardım ya da yardım giderken ses çıkarmayacaksın, Türkmenlere yardım gittiği zaman ortalığı ayağa kaldıracaksın. Terör örgütünün uzantısı olan sensin, insan utanır biraz, ortada bir terör örgütü var. Senin bununla organik bağın var. Onun vesayeti altındasın. Senin milletvekili listelerini bile onlar yapıyor, seni ikide bir azarlıyor. Sen bunu görmüyorsun, Türkiye'ye teröristlere yardım eden ülke muamelesi yapmaya çalışıyorsun. Türkiye hiçbir zaman teröristlere yardım etmemiştir, oradaki masumlara sahip çıkmıştır. Bundan sonra da gurur duyarak sahip çıkacaktır" diye konuştu.

-"O ilk önce kendisine baksın"

Akdoğan, "Seçimlerden sonra başkanlık sistemini hemen ortaya koyacak mısınız?" sorusu üzerine, başkanlık sisteminin yeni anayasanın bir parçası olduğunu söyledi.

Başkanlık sistemi konusundan kimsenin ürkmemesi gerektiğini belirten Akdoğan, "Bu Selahattin Demirtaş'ın keyfine kalmış bir konu değildir. Başkanlık sistemi Türkiye'nin ihtiyacıdır. O ilk önce kendisine baksın. Daha önce ağabeyi genel başkandı, sanki aile şirketi. Şimdi kendisi geldi partinin başına Tayyip Beye laf yetiştiriyor. Bir partinin başkanı nasıl 6 ay sonra gidip Kuzey Irak'ta kendine göre IŞİD ile savaşıyormuş. Sen nasıl demokrasiye inanıyorsun. 6 ay sonra senin de gitmeyeceğinin bir garantisi var mı?" ifadesini kullandı.