Kıymetli okuyucularım bu haftaki yazımda halk arasında çokça tartışılan akıl hastalığının ceza sorumluluğuna etkis

Kıymetli okuyucularım bu haftaki yazımda halk arasında çokça tartışılan akıl hastalığının ceza sorumluluğuna etkisine ilişkin açıklayıcı bilgiler vermeye çalışacağım.



Ceza Ehliyeti ve Hukuki Sorumluluk



Hukukumuzda suçu ve cezayı belirleyen Türk Ceza Kanunumuz (TCK), akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişilere ceza verilmeyeceği hükmünü getirmiştir. Kanunda, tam akıl hastası olan kişilere ceza verilmemekle birlikte bu kişiler hakkında belli koruma ve tedavi tedbirlerinin uygulanması da öngörülmüştür. Buradan hareketle suç faili kişinin kusur yeteneğini ortadan kaldıran bir akıl hastalığı varsa hukuki anlamda cezai ehliyeti olmadığını ve işlediği fiillerden dolayı sorumlu tutulamayacağını söyleyebiliriz.



Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması



Peki akıl hastası olan bir kişi suç işlediğinde ne olacaktır? Şimdi bu soruya  cevap verelim. TCK’da bu tür suçlulara yönelik olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanması öngörülmüştür. Kanunun suç olarak tanımladığı bir fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirlerine hükmedilecektir. Haklarında güvenlik tedbirlerine hükmedilen akıl hastaları, yüksek güvenlikli sağlık kurumlarında koruma ve tedavi altına alınırlar. Bu kişiler ancak, yerleştirildikleri kurumun sağlık kurulu tarafından düzenlenen raporda, toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir.



Uygulamada kişinin akıl hastası olup olmadığının saptanması ve belli bir akıl hastalığının kişinin algılama ve irade yeteneği üzerinde ne gibi etkilerinin olabileceği, davranışlarını hangi ölçüde etkilediği gibi hususların genel olarak belirlenmesi tıbbi bir konudur. Ancak bu tıbbi belirlemeden sonra akıl hastası kişinin somut olay açısından algılama veya irade yeteneğinin olup olmadığının, hastalığın kişinin kusurluluğunu ne ölçüde etkilediğinin normatif olarak belirlenmesi görevi Ceza Mahkemesi hâkimine aittir. Bu belirlemeyi mahkeme veya hâkim yapar.



Şizofreni Hastalarının Durumu



Toplumda, şizofrenisi olan bir kişinin herhangi bir suç işlediğinde hapse girip girmeyeceği hususu çok tartışılır. Şizofreni rahatsızlığı olan kişinin esasen cezai ehliyeti yoktur. Bu kişiler dış dünyalarındaki olayları kendi hezeyanları doğrultusunda yanlış şekilde yorumlar. Cezai ehliyetleri olmadığına dair adli tıp veya ruh ve sinir hastalıkları hastanesi sağlık kurulunca rapor verilirse işledikleri suçtan dolayı ceza almazlar. Fakat TCK’nın ilgili hükmü gereğince haklarında güvenlik tedbirleri uygulanır ve şifa buluncaya kadar bir ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde muhafaza ve tedavi edilirler. Suç ağır cezayı gerektiriyorsa bu süre en az bir yıl olmalıdır. Tehlikelilik riski olmayan, tedaviye uyum sağlayan, dışardaki hayata uyumu konusunda yeterli sosyal desteği olan şizofreni hastaları, sosyal şifaya kavuşunca haklarında rapor düzenlenir. Mahkeme de uygun görürse sağlık kurumundan taburcu edilirler. Ancak bu kişiler 15-20 yıl süreyle 3 ya da 6 ayda bir kontrol muayenesine tabi tutulur.