Herkes dünyada bulur kendini Düşünmez ki, burada neydi işi? Doğmuş, büyümüş yaşıyor işte Ne var n’olmuş bu gidişte? Derken bir gü

Herkes dünyada bulur kendini

Düşünmez ki, burada neydi işi?

Doğmuş, büyümüş yaşıyor işte

Ne var n’olmuş bu gidişte?

Derken bir gün, düşünür her nasılsa

Gelenlerin birlikte gittiği kervana katılsa

Nereye gidiştir, nereden geliştir bu?

Sorup soruştursa, ne iştir bu?

Anlasa dinlese olacakları bir bir

Durup deşelese geçmişi, olanlar nedir?

Sonra anlasa ki, burada oluşu

Huzura çıkmaya, hazırlık duruşu

Huzura çıkartacak, protokol için

Bunca külfet, onca ıstırap başka niçin?

Düşün bu küçük sonucu, kalma yoldan geri

Sen değilsin başıboş, rastgele bir serseri

Anla artık, çünkü bu; var oluşun büyük sırrı

Mânasına er, çünkü bu; yaratılışın gizli hayrı

X

İmam Şafii ne güzel söylemiş: “Hakla meşgul olmayanı bâtıl istila eder.!”

İnsan; ya suudda / çıkışta, yükselişte veya sukutta / inişte, düşüştedir. İnsan için bunun ortası yoktur.

Ya Hakk’la meşgul olacak. Fikrini, zikrini, düşüncesini kâinatın gerçek sırrı ve gizi olan Zât’ın varlığını bilmeye sarfedecek...

Ya da hiçlik derelerinde, yokluk kuyularında yok olup gidecek. Hiç ender hiç olacak.

Çünkü Hakk’la meşgul olmamak demek; kendi mânasına ve dışındakilerin anlamına kulak asmamak, göz atmamak; kısaca bilmek, anlamak istememek demektir!

Oysa insan, farketsin diye dünyaya gönderilmiştir.

Oysa insan, ayırdına varsın diye dünyaya yollanmıştır.

Oysa insan, kendinden kendine yola düşsün diye var edilmiştir.

Oysa insan, içindeki can cevherinin ucu nereye dayandığını arasın, bulsun, görsün ve olsun diye ete kemiğe büründürülmüştür.

X

Mâna ışıktır, nurdur, görüştür, biliştir. Kısaca yolda oluştur be dostlar!

Mânasızlık, anlam vermezlik, mânaya ermezlik, fehimden uzak duruş ise; karanlıkta kalış, körlük ve Hakk yoldan ayrı düşüştür be dostlar!

İşte bütün bunlardan ötürü mânaya eriş, mânaya varış, mânadan ibaret oluş; cennet üstü cennet. Cennet lezzetlerinden çok üstün bir lezzettir be dostlar!

Çünkü mânasızlık belki hayrete götürür. Ama mâna veriş; insanı hidayete / doğru yola eriştirir. Ebedî lezzete kapı açtırır. Ebediyyen lezzet aldırır.

Evet sevgili okur! Mâna veriş, mânaya eriş, mânayla hemhâl oluş; doyumsuz bir zevk, bitimsiz bir lezzet, sonsuz bir rahmettir.

Rahmet gazabı örttüğü, örteceği gibi; mâna ışığı da cehalet karanlıklarını örter, yok eder.

X

Çünkü: Herşey mesaj; insan için. Görsel olarak, duysal olarak, sessel olarak. İnsan için mesaj herşey. İçin için duraklayıp da sorsa insan: Niçin niçin? Ötelerden bir ses yankılanıp durur, ta derinlerden der: Mesaj var insan için. Acep niçin herşey mesaj taşıyor?

Çünkü herşey pencere. Pencere görmez ama gösterir. Pencere bilmez ama bildirir. Pencere duymaz lâkin duyurur. O halde ne duruyorsun: Gör. Bil. Duy be kardeş!