Otobüste, İstanbul’a gidiyorum.  Önden, bir koltuk arkada oturmaktayım. Genelde yanımda bilgisayarım ve bir kitabım hiç eksik olmaz. Çok okumak ist

Otobüste, İstanbul’a gidiyorum.  Önden, bir koltuk arkada oturmaktayım. Genelde yanımda bilgisayarım ve bir kitabım hiç eksik olmaz.
Çok okumak istediğim de bir türlü okuyamadığım, bir kitabım vardı, yanma almıştım onu açtım, okumaya başladım.
Saatler nasıl geçti bilmiyorum kitaba öyle bir dalmışım ki. Yolcular, 30 dakikalık yemek molasına çıkmış haberim bile yok. Bir Hapşırık, tükürük yağmuruyla kendime geldim “Çüş” ister istemez ağzımdan çıktı. Kafamı kaldırdım baktım Arka koltukta, yüzü kıpkırmızı bir adam, binden özür dileyerek, kolonyalı bir mendil uzattı. Sinirimden almadım. Zaten yanımda mendilim vardı. Yüzümü elimi kitabımı sildim. Yine içim rahat etmedi tükürük sıçrayan,  okumakta olduğum o sayfayı, hiç acımdan kopardım, çöpe attım. Gerçekten bu duruma çok sinirlenmiştim..
Okullarda bile Öğretmenler çocuklara, toplu taşıtlarda ve okullarda hapşırırken ağzınızı kapatın. Sofrada yemek yerken konuşmayın dediklerini ben iyi biliyorum.
Bu hapşırık olayına, sinirlerim iyice bozulmuştu. Bilgisayarımı açtım gripten başka, tükürük yoluyla bulaşan hastalıklara bir göz attım..(Kızamık. Boğmaca. Kabakulak. Suçiçeği. Tüberküloz, Grip ) hemen hemen virüs mikrobuyla bulaşan bütün hastalıklar var.
Aklıma hemen ağabeyim geldi. Ne saman köyümüze aşı yapmaya sağlıkçılar gelse en önde beni aşı yaptırırdı. Bende bundan esinlenerek şimdi Grip aşımı hiç eksik etmiyorum.  
İyi ki de AŞIM VAR...