Kıymetli okuyucularım bu haftaki yazımda sizlere hukukumuzda boşanma sebepleri arasında kabul edilen aşırı kıskançlık ve duygusal şiddet hakkında bilgiler vermeye çalışacağım. Medeni Kanunumuzun (TMK) 185/3 maddesinde yer alan eşlerin sadakat yükümlülüğü, aynı zamanda duygusal sadakati de kapsamaktadır. Bu sebeple duygusal şiddet içeren davranışlar eşlerin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlar olmaları hasebiyle aynı zamanda boşanma sebebi oluşturur. Duygusal şiddete yönelik davranışlar her türlü delille ispatlanabilir. Şayet kanıtlanamamışsa ve açılmış bir ceza davası varsa bu davanın sonucu beklenmelidir.

Aşırı Kıskançlık

Eşini aşırı şekilde kıskanmak hukukumuzda boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir. Konuyla ilgili yapılan akademik çalışmalarda, kıskanmanın aşırılığının diğer eşin kişiliğine ve ruhsal bütünlüğüne saldırı oluşturacağı kabul edilmiştir. Uygulamada da eşini aşırı kıskanmak, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle açılan boşanma davalarında duygusal şiddete yönelik bir davranış olarak kabul edilmekte ve bu yönü itibariyle boşanma konusu davranışlardan sayılmaktadır. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2005 tarihli emsal bir kararında, “Davalının aşırı kıskançlık gösterdiği, eşine ağır hakaretlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir.” şeklinde aşırı kıskançlığın boşanma sebebi olduğu vurgulanmıştır. 

Yakınlarıyla Görüştürmemek

Aynı şekilde, evlilik birliği içinde eşini komşularla, ailesiyle veya yakınlarıyla (akrabalarıyla) görüştürmemek ve görüşmesine mâni olmak da duygusal şiddete yönelik davranışlardan kabul edilmiş ve boşanma sebepleri arasında sayılmıştır. Yine 2011 tarihli emsal nitelikteki bir Yargıtay kararında, “Kadının güven sarsıcı davranışları karşısında kocanın da eşine fiziksel şiddet uyguladığı, ortak konuttan kovduğu ve yakınlarıyla görüşmesine kısıtlama getirdiği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre kocanın daha fazla kusurlu olduğunun kabulü gerekir.” ifadeleriyle, eşini yakınlarıyla görüştürmemenin daha ağır kusur olduğu vurgulanmıştır. 

Bunlara ilave olarak, eşini kimseyle görüştürmemek, çocuklarıyla görüştürmemek, telefon kullanmasına izin vermemek, fotoğraflarını yırtmak, başkalarının yanında konuşmasına engel olup konuşturmamak gibi sebepler de duygusal şiddete yönelik davranışlar arasında sayılmıştır.