Makedonyalı Büyük İskender; Perslere göre; “Hindistan’ın Fatihi,” Hintlilere göre; “Asya’nın hayranı,” Babillilere göre “Dünyanın Sonuna Ulaşmış Bir Kral,” Makedonlara göre “Tanrı Soyundan Gelmiş Bir Kral” olan Büyük İskender MÖ.356’da Makedonya (Pella)’da doğdu. Her ne kadar Makedonyalı İskender olsa da; kim ne derse desin Büyük İskender Asya’ya hayran Avrupa’ya uzak bir liderdir. Gerek Asya Seferleri sırasında gerekse Asya hakimiyeti sonrası, yaşam şekli, giyimi kuşamı, en önemlisi yaptığı evlilikler Asyalı (Pers kökenli) kızlar ile olmuştur. Bakınız; ilk eşi Roksana, ikinci eşi III. Darius’un kızı Barsine, üçüncü eşi ise Parysatis olarak tanımlanan Arrian Asyalı’ dır.

Evet doğumu efsanevi olan İskender’in hayatı da enteresandır.

Doğumu da şahsiyeti gibi efsanevi oldu. Zira doğduğunda Artemis Tapınağı gökten yağan taşlar ile yıkılıyor ve oraya buraya koşuşmakta olan çaresiz rahipler buna Makedon Kralı’nın oğlu İskender’in doğumunun lanetinin neden olduğuna inanıyorlardı. Doğumunun lanetine inanılan İskender ise tam aksine çocuk masumiyetin eseri olan güzellikler içinde büyümüş ve babasının önem verdiği liderlik çerçevesinde; ünlü Düşünür Aristo’nun eğitimine verilmişti. Düşünce yapısı İlyada Destanı ile şekilleniyor ve Asya hayallerini süslüyordu.

Babasının aldığı at, yanına kimseyi yaklaştırmasa da 13 yaşındaki İskender, atın gölgesinden korktuğunu anlamış onun kafasını güneşe doğru çevirmiş ve atın kendi gölgesini görmesini engelleyerek sakinleşmesini sağlamıştır. Bu başarısından dolayı içten içe kendiyle övünüp Bukefalos (Öküzbaşı) adını verdiği atın, Asya hayalinde yoldaşı olabileceğini düşünüyordu. Bukefalos'un Sadrakarta şehrinde hırsızlar tarafından çalınması üzerine İskender yerli halka atın geri verilmesini aksi takdirde yerleşimin yerle bir edileceğini bildirmiştir. Bunun üzerine hırsızlar atı geri getirmişlerdir. İskender ise hırsızları cezalandırmak yerine onları ödüllendirerek dönmelerine izin vermiştir.

Bu at sonraları Kuzey Hindistan'da yapılan Hydaspes Savaşı sonrasında ölmüş ve Bukefalya'ya gömülmüştür. Bukefalya, Büyük İskender'in Bukefalos'un anısına kurduğu bir şehir olup günümüzde Pakistan sınırları içerisinde yer almakta ve Jhelum olarak adlandırılmaktadır.

Ve babası II. Filip’in ölümü ile hayallerine giden yol artık onundu. Babasının yarım kalan hayallerini, kendi hayalleriyle birleştirecek ve yol haritasını öyle çizecekti. İskender’in hayallerine giden yolda ilk adımı dar ağaçları kurdurmak oldu. Babasını zehirleyenler başta olmak üzere tüm rakiplerini darağacında sallandırdı ve 35.000 kişilik ordusu ile Anadolu’ya ilerledi. Ege’yi dümdüz etti ve Çanakkale’yi son durağı bildi. Oradan Gordion’a yöneldi.

Kimsenin çözemediği düğümü kılıcıyla çözdü. Sonra Sinop’ta fıçı içinde yaşayan ünlü Düşünür Romen Diyojen’i ziyaret etti. Ona ne istediğini sordu. O ise İskender’e asla unutamayacağı bir yanıt verdi: “Gölge etme başka ihsan istemem.” Babasının ve kendinin en büyük rakibi olan Pers İmparatorluğu’nu üç adam boyundaki mızraklarla adeta yok etti. Bu savaş öyle heybetliydi ki savaşın yapıldığı yere “İskenderiye” adı verildi. Ancak Pers lideri Darius kaçmıştı.

İskender, zaferini lideri öldürerek taçlandırmak için peşine düşer ve Mısır’a gider. Mısır’a kendinden önce namı ulaşan İskender, din adamları tarafından saygıyla karşılanır. Ve yine din adamları tarafından “Tanrı’nın Oğlu” unvanı verildi.

Görkemli zaferlere imza atan İskender, Mezopotamya fethinde yaralandı ve Babil’in Asma Bahçeleri’nde istirahate çekildi. Bugün bile dünyanın 7 harikası içinde yer alan Asma Bahçeleri’nin onarımı çalışmaları sırasında sırtında taş taşımaktan geri durmadı. Tarihi değere sahip bu muhteşem esere, o denli saygılıydı.

Firari Pers Kralı Darius’u M.Ö. 331 tarihinde bulmayı başardı. Ancak önünde devasa bir ordu vardı ve bu ordu yaklaşık beş yüz bin kişilik bir orduydu. İskender için tarihe adını altın harflerle yazacak bir başka zafer daha ayağına gelmişti. Beş yüz binlik orduyu o güne dek kullanılmamış bir yöntem ile, petrol ile oracıkta tarihin tozlu sayfalarına gömmüştü. Bu zaferle hayalleri gerçek olmuş ve Doğu’nun kapıları ona açılmıştı. Artık Pers Krallığı’nın tahtında Darius değil İskender oturuyordu. İskender’in büyük Doğu zaferi ile Doğu ve Batı kültürleri karma bir hal alarak Helenizm’i ortaya çıkarttı. Artık Doğu’da ele geçirilecek tek bir yer kalmıştı o da Hindistan… Ve artık o tek yerin de alınma vakti gelmişti.

İskender, ordularıyla Hindistan’ı fethetti. Halk kendinden önce namını duydukları adamdan deli gibi korkarken o merhametiyle din adamlarından tam not ve “Büyük” unvanını aldı. Kısa sürede namı dünyayı saran İskender, Arabistan’a yol aldığı sırada bir sivrisineğin ısırması sonucu sıtma hastalığına yakalanarak Babil’in Asma Bahceleri’ne götürüldü. O onarımı için sırtında taş taşıdığı yer, son nefesini verdiği yer oldu. Asya’nın büyük hayranı Makedonyalı Büyük İskender; MÖ. 323 tarihinde sayısız zaferi ile 33 yaşında dünyadan göçüp gitti

Kısacası: İskender efsaneleri bugün Asya’nın her yerinde ve buralarda doğu eserlerinde yaşamaktadır. Ancak İskender çeşitli kişiliklere bürünmüş, Lokman hekim ile karıştırılmış yer yer Kuran'da ismi geçen Zülkarneyn olmuştur. Büyük İskender; “Asya’ya hayran, Avrupa’ya uzak Makedonyalı İskender” olarak tarihteki yerini almıştır.