Balamir Dönemi: Hunlar Balamir önderliğinde Karadeniz’in kuzeyinden batıya geçerek kısa sürede Tuna boylarına ulaşmı

Balamir Dönemi: Hunlar Balamir önderliğinde Karadeniz’in kuzeyinden batıya geçerek kısa sürede Tuna boylarına ulaşmıştır (375). Avrupa Hunlarının batıya yönelmesi önce Ostrogotların (Doğu Gotları), sonra Vizigotların (Batı Gotları) yerlerini terk etmelerine neden olmuştur.
Uldız Dönemi: Balamir’den sonra Avrupa Hunlarının başına Uldız geçmiştir (378). Uldız Döneminde Avrupa Hunları iki kol hâlinde hareket etmiştir. Bunlardan biri Roma topraklarına girerken diğeri de Kafkaslar üzerinden Anadolu topraklarına girmiştir. Böylelikle Türkler ilk kez Anadolu’ya ayak basmışlardır. Uldız, Avrupa Hun Devleti’nin geleneksel politikasının temellerini atmıştır. Onun politikası iki aşamalıdır:
- Doğu Roma’yı baskı altında tutmak,
-Batı Roma ile iyi ilişkiler kurmak.



Uldız 410’da ölmüştür. Uldız’dan sonra Hunların yönetimine Karaton, Rua daha sonra Atilla ve Bleda birlikte geçmiştir.



Attila Dönemi: Avrupa Hunlarının en parlak dönemi Attila ile başlamıştır. Attila, devletin başına geçtikten sonra Doğu Roma ile olan ilişkilerin yeniden düzenlenmesi gerektiğini düşünmüştür. Çünkü iki devlet arasında bazı sorunlar yaşanmaktaydı. Bu sorunun temelini Doğu Roma İmparatorluğu tarafından esir edilen veya çeşitli nedenlerle bu ülkeye sığınan Türkler teşkil etmiştir. 434 yılında Doğu Roma imparatoru, iki devlet arasındaki sorunların görüşülmesi için Attila’ya başvurmuş ve bir heyet göndermiştir.



Bunu bir fırsat gören Attila, Doğu Roma heyetiyle tarihe Margos Barışı adıyla geçen bir antlaşma imzalamıştır.



Attila, Batı Roma üzerine gidebilmek için Doğu Roma’nın hâkimiyetindeki Balkanlar’da güvenliğin sağlanması gerektiğini düşünmekteydi. Bunun için Balkanlar ı baskı altında tutmaya çalışmış, bu bölgeye peş peşe seferler düzenlemiştir. Bu seferler sonucunda Doğu Roma İmparatorluğu ile Anatolios (Anatolyus) Barışı (447) imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre Bizans’ın ödemesi gereken vergi miktarı üç katına çıkarılmıştır. Ancak daha sonraki dönemlerde Doğu Roma imparatoru bu vergiyi ödemek istememiştir. Bunun da Attila’nın öldürülmesiyle mümkün olabileceğini düşünmüştür. Bu düşünce Doğu Roma imparatorunu Attila’ya karşı bir suikast girişimine sevk etmiştir. Ancak bu girişim başarısızlıkla sonuçlanmıştır.



Doğu Roma İmparatorluğu’nu tamamen etkisiz hâle getiren Attila, Batı Roma üzerine yoğunlaşmıştır. Batı Roma üzerine gidebilmek için çeşitli sebepler aramıştır. Attila, Batı Roma imparatorunun kız kardeşi Honoria (Honarya)’nın evlilik teklifini bir fırsat olarak görmüştür. Honoria’nın teklifini kabul eden Attila, çeyiz olarak Roma topraklarının yarısını istemiş, bu isteği kabul edilmeyince de Galya Seferi’ne çıkma kararı almıştır. Bu sefer sırasında her iki taraf da çok kayıp vermesine rağmen kesin bir sonuç alınamamıştır (451). Ertesi yıl Attila, Alpleri aşarak İtalya’ya girmeyi başarmıştır. Attila’nın durdurulamayacağını anlayan Romalılar, Papa dan arabuluculuk için yardım istemişlerdir. Papa’nın başkanlığındaki heyet Attila’dan Roma’nın bağışlanmasını talep etmiştir. Attila, Papa ile anlaştıktan sonra ordusuyla birlikte geri dönmüştür (452).



Attila’nın Roma’yı işgal etmesine hiçbir engel yokken geri dönmesinin nedenleri;
. Roma’nın Hristiyan dünyası için kutsal bir merkez olması,
. Batı Roma’nın gücünü kırdığına inanması,
. Doğu’da bir tehlike olarak gördüğü Sasani Devleti üzerine sefere çıkmak istemesidir.



Attila, Roma Seferi’nden döndükten sonra hayatını kaybetmiştir (453). Bazı kaynaklarda Attila’nın zehirlenerek öldürüldüğü belirtilmiştir. Attila ve Hunlar, Avrupalıların zihninde önemli bir yer işgal etmiştir. Henüz Attila hayattayken onunla ilgili efsaneler söylenmeye, yazılmaya başlanmıştır. Attila, Avrupa Hun Devleti’nde babadan oğula geçen bir hükümdarlık sistemini yürürlüğe koymuştur. Attila’dan sonra yerine oğulları İlek, Dengizik ve İrnek geçmiştir. Ancak onlar devleti babaları kadar iyi yönetememişlerdir. İlek, ayaklanan Germen kavimleriyle savaşırken, yerine geçen Dengizik ise Doğu Roma ile yaptığı mücadele sırasında hayatını kaybetmiştir (469). İrnek, Orta Avrupa’da tutunamayacağını anlayınca kendine bağlı Türk boyları ile beraber Karadeniz’in kuzeybatı sahillerine dönmüştür. Türk boylarından bir kısmı da geldikleri yer olan Orta Asya’ya geri gitmişlerdir. Avrupa’da kendi göçebe geleneklerini devam ettiren Hunlar, ele geçirdikleri bölgelerdeki kavimlerle bir arada yaşamışlardır. Bu yüzden kavimler arasında kültürel bir etkileşim meydana gelmiştir. IV. yüzyıldan itibaren Tuna boyundaki Hunların bir kısmı Hristiyanlaşmıştır. Avrupa Hunları, çok güçlü devlet idareleri, sınırları içerisinde sağladığı emniyet ve huzur sayesinde kuzey-güney, doğu-batı arasındaki ticari ve kültürel faaliyetleri kolaylaştırmıştır. Hunlar, pantolon ve ceket giyme, at koşumları ve atları eyerleme konularında Avrupa’ya örnek olmuştur. Bazı Avrupa kavimleri, ordularını Türk ordusu düzeninde yeniden yapılandırmışlardır.