Öncelikle programınız tekrar hayırlı uğurlu olsun Funda Hanım. Çok beğenildi, çok güzel yorumlar aldınız. Peki nasıl başladı bu program? Nasıl karar verdiniz?

Çok teşekkür ederim. Evet, çok güzel yorumlar aldım ve bundan dolayı çok mutluyum. Öncelikle VATAN TV'yi kurmuştuk ve orada "Papatyalı Sabahlar" yapmıştım, tam bir kadın programıydı ve o da çok sevilerek takip ediliyordu. Daha sonrasında sağlıkla ilgili çok doldum ben. Birçok camia ile aynı şekilde ama doktorlarla iyi bir ilişki içerisindeyim. Sağlıkla ilgili birçok insanın bilmediği buluşlar yapıldı ve bunu gazetemizde de röportaj yaparak duyurduk. Bunları insanlara daha çok aktarmak istedim. Mesela aklıma ilk gelen örnek; Prof. Dr. Faruk Erzengin ile görüşmüştük. Kalpte ameliyat olmadan hap ile çözüm buluyordu ve bununla ilgili ödüller de aldı. İşte bu gibi şeyleri televizyondan insanlar aktarmak, duyurmak istedim. Sağlık konusunda önemli bilgilerle insanlar arasında bir köprü olmak istedim. Bu yüzden de sağlık programı yapmak bana sıcak geldi.

Program hep sağlık üzerine mi devam edecek?

Evet, sağlık üzerine olacak. Ama diyetisyenimiz, psikoloğumuz, her alanda birlikte olacağımız konuklarımız da bizlerle. Amacımız bilgileri az ve öz olarak hap gibi yapıp insanlara verebilmek... Zaman içinde de programımızı genişleteceğiz. Aklımda program ile ilgili çok güzel fikirler var.



"Sağlıklı Papatyalar"ın ilk konuğu Prof. Dr. Sırrı Bektaş, ikinci konuğu ise Dr. Vehbi Altunçul oldu. Birbirinden değerli konukları ve sağlık üzerine verilen önemli bilgilerle program çok beğeni topladı.



Daha önce de hepimizin bildiği üzere "Papatya Dergisi" vardı. Ben papatyanın nereden geldiğini merak ediyorum. Papatyayı çiçek olarak çok sevdiğiniz için mi?

Papatyanın isim babası, babam Abdullah Akosman'dır. Papatya; saf, masum ve güzel olduğu için çıktı. Çok da güzel oldu. Bunun dışında bir iması ya da siyasi bir anlamı yok. Bir simge olarak kaldı. Geceler düzenliyorduk ve o gecelerde bile papatyalı elbiseler giyerdim ben.

"Kadının gücü..."
Her kadın çok güçlü. Yeter ki bunun farkında olsunlar. Dışarıdan gelen eleştiri ve yorumları duymayıp, kendi bildiği doğru yolda yürümeli kadınlarımız.

Peki Papatya Dergisi bir gün yeniden çıkabilir mi?

Herkes bunu soruyor ve istiyor sağ olsunlar. Papatya Dergisi sadece baskı ile sınırlı değildi. Özel günlerde etkinlikler yapıp bir araya geliyorduk. Kadınlar günü, anneler günü, sevgililer günü ve dergimizin yıl dönümlerini de kutluyorduk. Orada hem ünlü konuklarımızı ağırlıyorduk hem de sosyal sorumluluk projeleri yapıyorduk. Güzel vakit geçirip aynı zamanda yardımlar topluyorduk. Kanserli çocuklar için, engelli çocuklar için, suçlu çocuklar için... Böyle bir köprü olduğum için gerçekten çok mutluyum. Derginin bulmacasından cep telefonu bile hediye ediyorduk, çekilişler yapıyorduk. Ama tabi ki çok fazla çalışmalar gerektiriyordu. A'dan Z'ye derginin bütün aşamalarında bulunduğm için gerçekten çok yorucuydu. O zamanlar VATAN TV de vardı, hem dergi, hem de Önce Vatan Gazetesi'ne devam ediyorduk. VATAN TV'de kendi programımı yapıp, diğer programların da yöneticiliklerini yapıyordum ve ertesi gün evime dönebiliyordum. Çocuklarımı göremiyordum ve benim için annelik her şeyden önce geliyor. Baktım ki çocuklarımın o yaşlarını kaçırıyorum, bir daha geri gelmeyecek bu zamanlar. Onların ruhlarında da yara bırakmamak adına sadece gazetemizde ve TV programımda devam etme kararı aldım. Ama belli mi olur, belki bir sürpriz yaparız :)



Türkiye'de güçlü bir kadın olmak nasıl bir duygu? Siz çok güzel, başarılı ve güçlü bir kadınsınız...

Beni öyle gördüğün için çok teşekkür ederim. Sen de genç, aktif ve başarılı bir kızsın. Yaptığın çalışmaları çok beğeniyorum çünkü araştırmalar yapıp öyle lanse ediyorsun gazetemizde. Böyle birbirimize güzel şeyler söylüyormuşuz gibi oluyor ama gerçekler bunlar... Kadının gücü diyoruz ya, o güç aslında içimizde. Kadınlar çok güçlü evet. Neden? Biz doğduğumuzdan itibaren savaşmayı öğreniyoruz çünkü. Kadın herşeyden önce bir anne. Çocuğunuz hiç konuşamıyorken onun ne dediğini anlamayı başarabilmek zaten sizin bütün iletişim ağlarınızı açıyor. Bir bebeğin de bir hayvanın bile hatta ne demek istediğini anlayabilirsiniz, bu bir artıdır bizim için. Kadınlar zayıf gibi gözükebilirler ama aslında çok iradeli ve çok güçlülerdir. Aileyi ayakta tutan ve evi idare eden aslında annedir, kadındır. Kadın evde ev hanımı, çocuklarına anne, iş yerinde kariyer sahibidir. Ben ayrıca arkadaşlarımın da dertlerini dinleyen onlara çözüm yolları arayan biriyim. Kendimce böyle de bir misyon edindim. Sosyal sorumluluk projelerine de destek vermeye çalışıyorum. Elimden geldiğince her yere yetişmeye çalışıyorum. Örneğin en son mutlu olduğum bir proje ve dostları da dahil ettim bu projeye. Urfa Engelliler Vakfı için 5 tekerlikli sandalye ve 40 koli giysi, kitap, ayakkabı vb ihtiyaçları toplarladık. Herkes katkıda bulundu, oradaki insanları da mutlu ettik ve bizler de mutlu olduk. Bunu da duyarlı insanlara örnek olsun diye anlatıyorum.

Türkiye'de öldürülen, şiddet gören kadınlar için ne söyleyeceksiniz?

Hepimizin yarası tabi ki... Kadının maddi gücü olsa, bağımsızlığını ilan edebilse oradan ayrılabilir ama öyle olmadığı için boyun eğiyor ve şiddete razı geliyor deniliyor. Ama her şeyden önce o bir insan ve Allah'ın yarattığı bir varlık. Şiddeti uygulayan erkekleri de bir kadın dünyaya getirdi, bunu unutmasınlar. Kadın çok kutsal bir varlık. Kadınların kendilerine güvenip, "Ben buradan gidersem ne yaparım, çaresiz kalırım" diye düşünmemeleri gerekiyor. Belediyelerin kurduğu kurslar var ve bu kurslar ücretsiz. Okumamış bile olsa bir kadın bu tarz eğitimler alarak kendine bir iş yaratabilir ve çalışıp parasını kazanabilir. Yeter ki istesin bir kadın... Aslında daha çok söyleyecek şey var ama son olarak şiddete boyun eğmesinler diyorum.

Bugüne kadar yazdığınız köşe yazıları, yaptığınız başarılı röportajları ve tüm birikimlerinizi bir gün bir araya getirip bir kitap çıkartmayı düşünüyor musunuz?

Evet, düşünüyorum. Hepsini derledim. Yakında bir sürpriz yapabilirim. Daha çok Papatya Dergisi için yaptığım röportajları toparladım. Çünkü çok değerli isimler var. Her ay bir ünlümüzü misafir ediyorduk dergimize ve kapağına. Sonrasında başarılı iş adamları ve iş kadınları da yer alıyordu. O isimlerden bazıları vefat etti, bazıları ile son röportajlarını ben yaptım. O yüzden bunları derlemek istiyorum. Nostalji tadında olacak. Herkes için güzel bir anı olacak diye düşünüyorum.



Kadına ve çocuğa çok değer veren biri olarak; kayıpları bulmak, bazı çözülemeyen olayları çözmek adına Müge Anlı gibi bir program yapmayı düşünür müsünüz?

Sanki bir moda gibi bu programların furyası var şu an televizyonlarda. Nasıl ki evlilik programları tutunca her kanalda aynı format yapıldı, bu da aynı şekilde. Müge Anlı'yı andık şimdi, ben kendisi ile de tanışmıştım. Bu programı ilk o yaptığı için onunla anılıyor ve alanında çok başarılı. Onun ismiyle anılıyor bu tarz programlar. Ama onun dışında da işini iyi yapan sunucular da var tabii. Ama bana göre herkes kendi alanında çalışmalı. Bu yüzden o tarz programlar yapma gibi bir düşüncem yok.

Diksiyonunuz gerçekten muhteşem. Bunun için ne yaptınız? Bir eğitim aldınız mı?

Ben bu mesleği edindiğim için çok şanslıyım. Çünkü birçok farklı meslekten farklı insanlarla tanışıp onlardan bilgi edinme şansına da sahip oldum. Daha önce de Gülgün Feyman ile bir röportaj yapmıştım. Bana "sen olmuşsun" demişti. Bu benim için çok önemliydi. Sonrasında kendisinin diksiyon kursuna da katıldım. Ama zaman içerisinde gelişti aslında. Yaşayarak, görerek, tecrübe ederek oluyor bazı şeyler. Anneler ilk öğretmendir. Ben de çocuklarıma bir şey anlatırken vurgulayarak, gözlerinin içine bakarak, mimiklerle, hatta unutmamaları için bazı şeyleri simgesel hareketlerle anlatmak beni de geliştirdi. Programıma da baktığımda şimdilerde aynı şeyleri yaptığımı görüyorum.

Peki gazeteci ya da sunucu olmak isteyenlere neler öneriyorsunuz?

Her şeyden önce meraklı olmak lazım. Hem eğitimini alıp hem de sahada olmalı yani alaylı olmak önemli. Merak edip o konuyu sonuna kadar araştırmak lazım. Ben akrep burcuyum, dedektif gibi merak ettiğim şeyin peşinden giderim. Dünyada ne oluyor, takip etmeniz gerekiyor. İyi gazetecileri, iyi yazarları okumanız gerekiyor. Mesela ben iyi bir gazeteci bir soruyu nasıl sormuş, bunu merak ederim. Ben küçükken de dergileri karıştırıp bazı sayfalarını saklardım. Demek ki kanımızda varmış bu meslek. Babamdan bana geçmiş. Ben kağıt kokuları içinde büyüdüm. Birçok insan internetten takip ediyor haberleri ama benim için gazeteyi eline alıp okumak çok başkadır. Özellikle haftasonları çayımızı kahvemizi alıp gazete keyfi yapmak bence bambaşkadır.

En başarılı bulduğunuz gazeteci, televizyoncu ve yazarı sormak istiyorum.

Ülkemizde birçok başarılı isim var aslında. Ama kadın olarak ilk olarak aklıma Ayşe Arman geldi. Kendisiyle de tanıştım. Meraklı olması, işinde araştırma yapmak için farklı kimliklere girmesi hoşuma gidiyor. Hürriyet grubu gerçekten çok başarılı. Onların verdiği bir sertifika programına da gitmiştim ben gazetecilik üzerine ve basına verdikleri değer ve kattıkları için gerçekten takdir ediyorum. İsmail Küçükkaya'yı çok beğeniyorum. Kendisi ile de irtibat halindeyiz, bazen konuları aramızda tartışıyoruz. Bu zamanda böyle bir program yaptıkları için de onu ve kanalını da tebrik ediyorum. Aldıkları ödüllerin hepsi helal bence. Aynı zamanda Nazlı Çelik, Fatih Portakal ve duayen televizyoncu gazeteci Uğur Dündar'ı da unutmamak lazım. Yazar olarak, Ayşe Kulin, Orhan Pamuk ve Agatha Cristei okurum ve takip ederim. Ama en sevdiğim şair, babam Abdullah Akosman'dır.



Abdullah Akosman'ın kızı olmak nasıl bir duygu?

En zor soru bu oldu... Kendisiyle gurur duyuyorum. Sadece benim değil, herkesin babası gibidir. Ben iyilik yapmayı, taş atana ekmek atmayı ondan öğrendim. Onun yolundan devam ediyorum. Allah'a şükürler olsun ki benim de kanımda aynı duygular var. Babam benim idolüm. En güzel özelliği de çok büyük bir savaşçı olmasıdır. En büyük sorunlar karşısında bile mücadele etmesi ve asla vazgeçmemesini herkes bilir, ben de öyleyimdir. Sevgi dolu bir insandır. Bize karşı, çalışanlarına karşı, herkese karşı öyledir. Bu yüzden onun huzur dolu sağlıklı bir ömür sürmesini istiyorum hep beraber. Karşılıksız sevgiyi annemden ve babamdan öğrendim ben...

Şuan hayal ettiğiniz bir hayatı mı yaşıyorsunuz?

Aslında biz hepimiz çok zenginiz. Bunu farketmek için gönül gözümüzle bakmamız gerekiyor. Ben kendi adıma konuşursam çok şükür ki sağlıklıyım, 2 tane evladım var, eşim yanımda, ailem hayatta, sıkıntı duymadan hayatımızı sürdürebililiyoruz. Daha ne isterim ki? Ama tabi ki başka hayallerim de var. Gezi programı yapmak istiyorum. Şehirleri, ülkeleri gezip; oradaki insanların neler yaptığını, ne yiyip içtiklerini, dünya görüşlerini, eğlence anlayışları nasıl, görmek, anlamak ve anlatmak istiyorum.

2018'den beklentileriniz neler?

Astrologlar ile yaptığım röportajlarda 2018'in biraz zor geçeceğini söylediler ancak şüphesiz Allah bilir tabii. Ben kalbimi dinleyip, Allah'a sığınıp inşallah iyi şeyler yaşayacağız diyorum. Ben kendi adıma TV programlarımı devam ettirmeyi, daha da genişletip büyütmeyi, çocuklarımın başarılı olmasını istiyorum. Herkesin gönlünde ne varsa hayırlısı ile olmasını diliyorum. Ülkemiz ve dünyada barış içinde yaşar diye umuyorum 2018'de ve daima...



Takipçileriniz ve sevenleriniz size nasıl ulaşabilir?

Sosyal medyadan tüm çalışmalarımı takip edebilirler.
İnstagram hesabım: fundaakosmanerman
Facebook sayfamı da (FundaAkosmanErman) takip edebilirler.
Web sitem ise şu an yapım aşamasında. En kısa zamanda tamamlanmış olacak inşallah. Beni destekleyen herkese teşekkürler...

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Bu röportaj için sana teşekkür ederim Yağmur. Aslında bana garip gelmişti. Hem ben soru sormaya alışkın olduğum için, hem de kendi gazetemizde benim röportajım olacağı için. İnsanlar röportajı benim yaptırdığımı düşünür diye tedirgin olmuştum. Ama seni sevdiğim için kırmak istemedim. Yaptığın işler de başarılı ve kaliteli. Temiz kalbin ve iyi niyetini de bildiğim için seni geri çevirmek istemedim... Bizi zor günler bekliyor olabilir. Ama herkes inançlı ve güçlü olsun. Kaybetmek gibi bir lüksümüz yok. Ülkemizde de Atatürk'ün izinden onun ilkeleriyle gitmeliyiz, kafamızda soru işareti olmasına gerek yok. Düşmanlarımız da olabilir, birlik ve beraberlikle her şeyi yenebiliriz diyorum. İyilik ve sevgi kazansın.

 

Röportaj: Yağmur Tanyıldız