Sevgili okurlarım merhaba, süpermarkete gidiyordum yaşlılık Sendromu ya da Antalya’nın aşırı sıcağı ayaklarım birbirine dolaştı. Ağzım üstü

Sevgili okurlarım merhaba, süpermarkete gidiyordum yaşlılık Sendromu ya da Antalya’nın aşırı sıcağı ayaklarım birbirine dolaştı. Ağzım üstü düşmemek için refleksle sağ elimi düştüğüm kaldırıma koydum. Ayağa kalktığımda sağ kolumun acısı vücudumdan ağırdı ağrılarla evime döndüm. Ağrı kesici ve kas gevşetici kremle geçiştirdim. Aradan üç gün geçmesine rağmen ağrılar azalması gerekiyorken çoğaldı. Kırık ya da çatlak olduğunu düşünerek sabah erkenden evime yakın bir hastaneye gittim. Resepsiyondaki kızımız aradan üç gün geçtiğinden dolayı ilk yardım yerine Ortopediye gönderdi!..
İkinci kata çıktım. Ortopedi doktorumuzun asistanı: “Doktor bey yerinde değil, saat dokuzda gelecek. Ayrıca sizin önünüzde randevusu olan hastalarımız var epey beklemeniz gerekecek.” Dedi.
Yıllarca doktor bakan bakkal her dalda çalışanların çalışma saati sekizdir ve o saatten on beş dakika önce çalışmaya başlayan Hollandalıları aradım: “Nasıl yani şuan saat sekiz bir saat doktoru ayrıca diğer hastaları acılarla beklemem mi gerekiyor? Doktorumuzun işe başlama saati dokuzsa sizler neden bu saatte buradasınız? Doktorda olsa saatinde çalışmaya başlamalı.” Dedim.
Masalarda sırayla diğer doktorların asistanları da vardı. Bu ne diyor dercesine birbirlerine bakıştılar. Doktor asistanı: “Yapacak başka bir şey yok. Bakınmak istiyorsanız beklemelisiniz. Doktorumuz daima bu saatte geliyor.” Dedi.
Asistan kızımıza kızmanın veya dil dökmenin bir anlamı yoktu. Çünkü kendisi ona söyleneni yapıyordu. Tekrar ilk yardım için aşağıya indim. Kızımıza: “Ortopedi doktoru saat dokuzda gelecekmiş geliş saatini beklemek yerine ilk yardıma alır mısınız yoksa oda mı dokuzda gelecek?” Dedim.
“Hayır, doktorumuz burada.” Dedi ve ilk yardım işlemlerini yaptı hastane özel olduğundan dolayı bir miktar ödeme yaptım.
İlk yardımdaki doktorumuzu çok beklemedim içeri aldı. Kontrol ettikten sonra: “Kolunuzda çatlak kırık yok. Sanıyorum düşüş esnasında kaslarınızda zedelenme oluşmuş. Emin olmamız için film çektirmemiz gerekecek. ” Dedi ve operatör kızımızla film çektirmeye gönderdi.
İlginçtir film makinesinin üzerinde yıllarca operatör olarak çalışmış olduğum Phillips fabrikasının adı yazıyordu. Hollanda 16 milyonluk bir ülke makineleri 80 milyonluk Türkiye’de. İkinci Dünya Savaşı yaşamış bir ülke ürettiği ürünler anavatanımda içten içe baba-vatanımı kıskandım mı bilmiyorum, ama biz evlatlarımızı kimlere teslim ettik de teknolojide bu kadar geride kaldık acaba?
Film çekildikten sonra doktorumuza tekrar gittim tahmini doğruydu: “ Endişe edeceğiniz bir durum yok. Zedelenmiş bir haftaya kadar geçer eğer geçmezse tekrar gelin.” Dedi, ama tekrar gitmeme gerek kalmadı bir haftaya içerisinde ağrılarım acılarım kesildi.
Ülkemde yalnızca teknolojide değil birçok konuda gerideyiz buda bana uyum sorunu olarak yansıyor. Bir çok konuda ben dahil çoğu konularda şikayetçiyiz. Negatifleri ele almayınca pozitiflere ulaşma gibi bir şansımız yok. İnanıyorum ki, birlik olup sırt sırta verirsek başaramayacağımız hiçbir iş yok. Yılın dört mevsimini bir arada yaşadığımız doğal kaynakları olan toprak zengini harika bir ülkedeyiz. Çalıştığımız her alanda saatinde işe başlayıp hem elimizi hem beynimizi çalıştırıp hata yaptığımız yerden sorunları ele alıp ülkenin geleceği genç neslimizi ve topraklarımızı işlemeyi işletmeyi öğrenmeliyiz öğretmeliyiz!..
Sevgi ve saygılarımla