Başbakan Yardımcısı Bozdağ, IKBY'deki gayrimeşru referanduma ilişkin, "Barzani yönetimi, referandumun iptal edildiğini ve bunun kendileri açısından hiçbir geçerliliği olmadığını ilan etmelidir." dedi.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, İstanbul Aydın Üniversitesi akademik yıl açılış töreninde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Türkiye'nin bölgede üzerine düşeni yaptığına işaret eden Bozdağ, şöyle konuştu:

"Kuzey Suriye'de yeni bir Kürt oluşumuna veya Kürt devletine eğer Türkiye göz yumarsa, bu yakın gelecekte Türkiye'nin aleyhine, hepimizin aleyhine çok büyük sonuçlar doğuracaktır. Biz bunu görüyoruz. O bölgede kimin ne yaptığını da görüyoruz. Onun için Fırat Kalkanı Harekatı yapıldı. Onun için hem Amerika hem Rusya hem İran ile bütün taraflarla görüşüyor ve bu bölgede DEAŞ terör örgütünün silinmesi, yok edilmesi hem de bölgede PKK'nın uzantısı PYD, YPG terör örgütlerinin silinmesi, Irak, Suriye'nin toprak bütünlüğünün, siyasi birliğinin korunması konusunda, Türkiye üzerine düşeni bugüne kadar yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecektir."

IKBY'ye çağrı
Bozdağ, IKBY'deki gayrimeşru referanduma ilişkin şunları kaydetti:

"Barzani yönetimi, referandumun iptal edildiğini ve bunun kendileri açısından hiçbir geçerliliği olmadığını ilan etmelidir. Irak'ın toprak bütünlüğüne, siyasi birliğine ve egemenlik haklarının korunması konusunda herhangi bir farklı düşünceye sahip olmadığını ve bunları aynen kabul ettiğini de ilan etmelidir. Irak Hükümeti ile kendi aralarında olan anlaşmazlıkları çözmek için şartsız Irak Hükümeti ile görüşmelere başlamalıdır. Bu referandumun kesinlikle bölgedeki statülerde herhangi bir değişikliğe yol açmayacağını ve Irak Anayasası'nın kendieri için de bağlayıcı ve geçerli olduğunu bir kez daha deklare etmelidir. Bunları yaparsa, yaptığı yanlıştan o zaman dönmüş olur. Eğer yapmazsa o zaman bölge, bugünkünden daha fazla sıkıntılara gebe demektir."

"Gelişmeleri yakından takip edeceğiz"
Türkiye'nin Irak'ta olup bitenleri, kendi milli güvenliği bakımından doğrudan bir tehdit olarak değerlendirdiğine işaret eden Bozdağ, şözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu tehdidin, bu riskin büyümemesi ve ortadan kaldırılması elbette bizim birinci önceliğimizdir. O nedenle diyoruz ki Türkiye, Irak, İran beraber, uluslararası toplumun desteği ve uluslararası meşruiyeti de gözeterek, buradaki gelişmeleri yakından takip edeceğiz. Hangi adımı ne zaman atacağımıza da bu çerçevede karar vereceğiz. Bölgemizde, bölgeyi yeni yangınlara, yeni kavgalara, yeni şiddet dalgalarına götürecek adımların atılmasına izin vermeyeceğiz. Hükümetimiz ve Türkiye kararlıdır."

"Bir canavar ortaya çıkardı"
Başbakan Yardımcısı Bozdağ, FETÖ'nün insanların aklını, kalbini, vicdanını rehin aldığı için sorgulamadan insanları bir canavara dönüştürmeyi, meclisini bombalatmayı, vatandaşları üzerine tank sürdürmeyi başarabildiğini ve bir canavar ortaya çıkardığını söyledi.

Çok iyi eğitim almış insanların, birdenbire bir canavara dönüşebildiğini dile getiren Bozdağ, şöyle konuştu:

"Onun için aklın kullanılması, aklın, kalbin hürriyeti son derece önemlidir. Terör örgütlerinin tamamı, aklı kullanarak aklı, kalbi kullanarak kalbi, vicdanı kullanarak vicdanı esir alıyorlar. Onun için de teröristlere baktığınızda her şeye düşmanlar. Bütün terör örgütleri, PKK'sı, FETÖ'sü, DEAŞ'ı, DHKP/C'si ne varsa, hepsi taşerondur, başka güçlerin kurdurduğu, hedefleri için kullandığı. Onların ideolojileri ise ölecek ve öldürecek ahmakları devşirmek için yaptıkları şeylerdir. PKK Kürtçülüğü ölecek ve öldürecek Kürt devşirmek için kullanıyor. DEAŞ, İslam'ı ölecek ve öldürecek, dini hassasiyeti olan insanları devşirmek için kullanıyor. FETÖ de dini eğitimi aynı amaçla kullanıyor. 'Emperyalizme karşı omuz omuza' derler, gider gariban polisi, savcıyı öldürür. Emperyalist güçlerin kucağında oturur, onların talimatını yerine getirir. Ama bir defa sormazlar. Böyle bir şey olabilir mi? Onun için diyorum ki neslimizin güçlü olması, devletimizin geleceğinin aydınlık olması bakımından akıl, vicdan, kalp hürriyeti tam olan nesiller yetiştirmeliyiz. "

"Farklılıklardan düşmanlık en zayıf yönümüzdür"
Başkalarına kin ve nefret aşılayanların, doğru insanlar olmadığını, Türkiye'de farklılıkların en büyük güç kaynağı olduğunu, etnik, dini, inanç farklılıklarının ülkenin hazinesi olduğunu belirten Bozdağ, "Bu farklılıklardan düşmanlık, nefret üretmek ise bizim en zayıf yönümüzdür." dedi.

"Doğru kullanmamız hepimizin yararınadır"
Sosyal medya üzerinden müthiş bir kirlilik, iftira, yalan, yanlış, terör örgütlerinin organize propagandalarının bulunduğunu, sosyal medya kullanan kişilerin, bilgileri teyit etmeden kullanırsa öncelikle kendisine kötülük yapacağını belirten Bozdağ, "Gençlere diyorum ki sosyal medyada her gördüğünüze asla inanmayın, araştırın. Onu kendiniz sahiplenmeyin. Müthiş bir kirli kampanya var. Batak esasında, çamur. Orada yürüdüğünüzde etrafınızın size çamur sıçratmaması mümkün değil. Klavye tetikçiliği denen bir hastalık başladı. Çok büyük bir kısmı da yalan yanlış şeyler paylaşıyor. Onun için bütün gençlere diyorum ki sosyal medya denen aleti doğru kullanmamız hepimizin yararınadır." uyarısını yaptı.

Bozdağ, şöyle devam etti:

"Şort tartışması, başörtüsü tartışması... Böyle bir şeyi kimse gündeme bile taşıyamaz. Çünkü bu tartışmaları yapmak esasında bizim bu alandaki sıkıntımızdan kaynaklanıyor. Aklı hür, kalbi hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmezsek Türkiye'de, ülkemizin, milletimizin geleceği gerçekten arzu ettiğimiz gibi aydınlık olamaz. Aklı hür olacak, kalbi de vicdanı da irfanı da hür olacak. Atatürk'ün de bu anlamda güzel sözü var. Ben bakıyorum, bazı kişiler bir gazete alıyor başka gazeteyi okumuyor. Bu hür adam değil, esir. Televizyon, bir tanesine bakıyor ikincisine bakmıyor. Okuduğu kitaplara bakıyorsun ya hep aynı yayın evinin ya hep aynı yazarların kitaplarını okuyor. Gittiği toplantılara bakıyorsunuz, hep aynı yerlere gidiyor. Bunlar esir esir. Aklı esir, kalbi esir, vicdanı esir. Bu hür bir nesil yetiştiremez. Kimse alınmasın. Televizyonda Bekir Bozdağ'ı görünce 'Değiştirin şunu. Bu adam nereden çıktı? Yandık gitti. Bundan ilim adamı da olmaz film adamı da olmaz' Neden? Çünkü aklını bir ideolojiye rehin vermiş veya bir gruba, bir başka şeye rehin vermiş. Başka bir fikrin söylenme ihtimaline tahammül gösteremiyor."