Onur Kitap ile sözleşme imzaladığımdan geçen aylarda bahsetmiştim.  Daha önce

Onur Kitap ile sözleşme imzaladığımdan geçen aylarda bahsetmiştim. 



Daha önce başka bir yayınevi tarafından yayımlanmış iki kitabım, Başkalarının Hayatı (Sevda Çiçeğim) ve Aşk Ekmek ve Ölüm ile birlikte, Efeler Yalnız Ölür (Postmodern Efe ve Zeybek Hikâyeleri) piyasaya çıkmıştı. 



Şimdi sıra NİHAN isimli romanıma geldi. Kitap kapağı hazırlandı ve gerekli bürokratik işler de bitti. Sıra taslağın son kontrollerinde…



NİHAN evlatlık olmayı ve bir aileye mensubiyet hissetmemeyi ele alıyor.



Türkiye’de yaşayan insanların kimlik bunalımına, hayatını bir insana/amaca adama sorunsalına, muhacirlik/yerlilik olgusuna ve çıkış yolu bulmak için sanata tutunma çabasına değiniyor.



Nihan’ın, yaşamdaki duruşunu, cesaretini ve başkaldırısını merkeze alarak, kendisini yarına taşıma gayretini ve yazmak için gecesini gündüzüne katma azmini bütünüyle ortaya koyuyor.  



Romanın diğer kahramanı MGK’nın da, hayat karşısındaki bocalamasına, naifliğine, karmaşıklığına ve yarım kalmışlığına inat, kendisini Nihan’ın varlığında var etmeye çalışmasını ve hayatını Nihan’a adamak için çırpınışını, hüzünle ve yalın bir üslupla anlatıyor. 



Kitaba mekân olarak seçilen Güzelhisar’da, esrarengiz olaylar, gizemli tarikatlar, çeşitli etnik gruplar, savaşan hayvanlar ve tuhaf insanlar var. Üstelik tüm bunlar, birbirleriyle çetin bir mücadele içindeler…



Çok katmanlı bir yapıya sahip NİHAN; metinlerarasılığın, bilinç akışının, hikâye içinde hikâyenin, rüyaların ve gerçekliğin kesiştiği yerde, insanlık kadar kâdim olan ‘yazı’ya bel bağlıyor.



NİHAN; genç bir kadının kaderini, yana yakıla değiştirmeye çalışan, MGK’nın hayat hikâyesi...



***



İnsanın gecesini gündüzüne katarak ete kemiğe büründürdüğü eserlerini raflarda görmesi elbette çok güzel. Ama ben hemen baş merdivene çıkılmayacağını çok erken yaşta içselleştirdim galiba.



Sabırlı olmaya çalıştım. Wirginia Wolf'un düsturuna bağlı kaldım, 30 yaşından önce kitaplarımı yayımlatmak istemedim.



Üstelik zor beğeniyor ve ikna oluyorum. Bu üç kitaba, hatta NİHAN’a tekrar dönsem, değiştirmek isteyebileceğim yerler muhakkak vardır. Fakat düzeltme ile aşındırma arasında ince bir çizgi de var, bunu da göz önüne almak lazım.



İki kitabımı 2015’te yayımlayan ve benim için elinden geleni yaptığına inandığım Kuzgun Kitap’a ve yayınevinin sahibi Hakan Sertan'a teşekkür ederim.



Zaten edebiyat camiasında hep güzel insanlarla karşılaştım. Tanısınlar tanımasınlar, insanlar bana yardımcı oldu ve ikilemde kaldığımda el uzatmaktan geri durmadılar.



Bu işlerin kolay olmayacağını az çok tahmin ediyordum. Zaten zahmetsiz olan ve hızlı gelişen her şeye kuşkuyla ve iç çıkıntısıyla bakıyorum.



Büyük usta, Gabriel Garcia Marquez de, edebiyat âlemine kendini çok zor kabullendirmişti. Örneğin 'Yaprak Fırtınası' kitabını bastırmak yazarın beş yılını almıştı.



Yayınevleri, ısrarla adı geçen kitabı reddediyorlardı, hatta Kolombiyalı genç gazeteciye ‘inat etmemesini, başka bir işle uğraşmasını’ öğütleyen mektuplar yazıyorlardı.



Gabriel Garcia Marquez yılmadı, sonunda çareyi, kitabı kendi parasıyla bastırmakta bulmuştu. Ama sonunda dünya çapında başarıya ulaşmıştı.



Gabriel Garcia Marquez, benim doğduğum yıl Nobel aldı ve büyülü gerçeklik akımının önde gelen yazarlarından birisi oldu.



Jorge Luis Borges'in ilk kitabı da bir yılda sadece 37 adet satmıştı.



Evet, yıl sonu geldiğinde satılan kitap bu kadardı. Lakin Jorge Luis Borges bununla ilgilenmedi ve üretmeye devam etti.



Hayal kırıklığına kapıldığımda ve umutsuzluğa düştüğümde bu yaşamöykülerini hatırladım ve elimden geleni yapmaya devam ettim. 



İşte böyle…



İnsan olduğumuzu ve bir gün dünyayı terk edeceğimizi unutmayarak ve birincil görevimizin 21. yüzyıl ultra dünyasının başlıca kronik sorunları; gasp edilen insan hakları, bozulup dağıtılan doğal çevre, yerinden yurdundan edilmiş insanlar ve mülteci/yetim/öksüz çocuklar olduğunu unutmadan Onur Kitap ile yola devam… 



Bu vesile ile ONUR KİTAP’a, Enes YILDIZ’a, Derya ERZURUMLU’ya, Ayşügül KAYCI’ya ve Gülfem KARABIYIK’a çok teşekkür ederim.



Hayallerime ortak olan çok değerli insanlar, iyi ki varsınız, iyi ki sizi tanımışım.