İSTANBUL

Kurtulmuş, Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi'nde düzenlenen AK Parti Bayrampaşa İlçe Danışma Meclisinde, Türkiye'nin son 13-14 yıl içinde büyük merhaleler aldığını, büyük mesafeler kat ettiğini belirterek, Türkiye'nin 64 - 65 yıllık çok partili siyasi hayattaki verilen mücadelelerle geldiği nokta itibarıyla bugün geçmişle kıyas edilemeyecek bir yerde olduğunu anlattı.

Bununla birlikte Türkiye'nin henüz şampiyonlar liginde olmadığını, şampiyonlar ligine çıkması, dünyanın 10 büyük ekonomisinden birisi olması, dünyaya yön veren ülkelerden birisi olabilmesi için biraz daha gayrete ihtiyaçları olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Evet birinci ligde iyi bir yerdeyiz ama henüz play off oynuyoruz, süper lige çıkmadık. Süper lige çıkmak için bu play off'u geçmemiz, bir basamak daha yukarıya sıçramamız, ekonomik siyasi kültürel ve sosyal bakımdan daha ileriye gitmemiz lazım" diye konuştu.

Türkiye'nin bu bölgenin amiral gemisi olan bir büyük ülke olarak hem bölgeye hem dünyaya bir türlü etki edecek gücü olmasını istemeyenlerin Türkiye'nin ayaklarından çektiğini belirten Kurtulmuş, Türkiye'ye diz çöktürmeye çalıştıklarını söyledi.

Türkiye'yi bu anlamda kendi iç problemleriyle boğuşan bir ülke haline getirmek istediklerini ifade eden Numan Kurtulmuş, terörün arkasındaki esas nedenin bu olduğunu kaydetti.

Kurtulmuş, "Türkiye'nin, büyük güçlü bir ülke olarak ayağa kalkmasını istemeyenler, geçmiş dönemlerde sağ sol kavgalarını, Alevi Sunni çatışmalarını, yine PKK ve ondan evvel ASALA örgütü ile Türkiye'ye karşı terörü bir koz olarak kullandılarsa şimdi de Türkiye'yi ayaklarından çekerek, tutarak, geriletmek, diz çöktürmek istiyorlar. Bu bir anlamda, bir ölçüde 100 sene önceki bir asır önceki yarım kalmış hesabın tekrar açılması ve görülmeye çalışılması meselesidir." diye konuştu.

Kurtulmuş, 18 Mart Çanakkale Savaşları'na ilişkin birçok konuşmanın yapıldığını anımsatarak, "1916-2016. 100 sene geçti üzerinden. 100 sene evvel bu memleketin, geniş coğrafyanın her yerinde kimi Hindu, kimi yamyam kimi bilmem ne bela bütün güçleriyle beraber bu ülkenin üzerine abananlar, Osmanlı cihan devletine diz çöktürmek ve bu coğrafyayı bölüp parçalamak istiyorlardı" değerlendirmesini yaptı.

Birinci Dünya Savaşı'nı kazanan galip ülkelerin bir masanın etrafında toplandığını, harita ve cetvelleri koyarak sınırları çizdiklerini anlatan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Türkiye ile Suriye arasındaki sınırın, Türkiye ile Irak arasındaki sınırın, Suriye ile Irak arasındaki, Ürdün ile Suriye arasındaki ya da Lübnan arasındaki sınırın velhasıl Osmanlı cihat devletinden üremiş olan, oradan çoğalmış, parçalanarak gündeme gelmiş olan 30'a yakın ülkenin sınırının hiçbir anlamı yok. Aynı ailenin çocukları Ceylanpınar'da, karşı tarafta Tel Abyad'da teyze ve amca çocukları kendilerini ayıran bir sınırla birbirinden ayrıldılar. Aynı şekilde Nusaybin'de. Bir asır sonra aynı şey yapılmaya çalışılıyor. Çanakkale'de bomba patlatanlarla, o bombayı attıranlarla Cizre'de ve Nusaybin'de bombayı patlattıranlar aynı mantık ve anlayışla hareket ediyor. Onlar bir asır evvel sınırlarını çizdikleri halkları şimdi gönüllerini ve zihinlerini bölerek birbirlerine düşman etmeye çalışıyorlar. Bizim babalarımız, atalarımız, dedelerimiz bu oyuna bir asır evvel Çanakkale'de, Kut'ül Ammare'de dur dedilerse, bütün Osmanlı coğrafyasında dur dedilerse, birinci cihan harbindeki o büyük mağlubiyete rağmen İstiklal Savaşı ile birlikte 'Ya Allah' diyerek ayağa kalktılar ve oyunu bozdularsa şimdi de biz oyunu bozacağız. Siz oyunu bozacaksınız. AK Parti ile uğraşmalarının sebebi budur. Eğer siz bu oyunları bozacak güçte olmazsanız, oynanan oyunların farkına varmazsanız sizden iyisi yok. Siyasi mücadelenin en önemli hususlarından birisi uyanık, şuurlu olarak aklı başında bir şekilde mücadele etmektir."

- "Güçlü bir şekilde yürüyeceğiz"

Geçmişte yaptıkları şuurlu mücadelelerin aynısını bugün devam ettirdiklerini dile getiren Kurtulmuş, hiç korkmadan, üzülmeden, çekinmeden sonuna kadar bu mücadeleyi vereceklerini vurguladı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Bunun teminatı bizim medeniyet değerlerimizdir, AK Parti'nin omurgasını oluşturan medeniyet anlayışımızdır. Bu anlayışa sahip olduğunuz sürece inşallah bütün bunları aşacağız ve yolumuza devam edeceğiz. Bir taraftan terör örgütleri ayaklarımıza çelme takmaya çalışıyor, bir taraftan daha da medeni şekilde görünen daha sinsi hareketlerle paralel yapılar ayaklarımıza çelme takmaya çalışıyor. Devletin içerisine sızmış çeteler eliyle devletin ilgili birimlerinin hareketiz hale gelmesini istiyorlar ve bu anlamda emniyetin, askeriyenin, silahlı kuvvetlerin, polis, adliye ve başka teşkilatların içeresinde adamları vasıtasıyla Türkiye'nin, yeni Türkiye istikametinde yol almasını engellemeye çalışıyorlar." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington'da konuşma yapmaya gittiğinde kapıda yaşanan protesto gösterilerine de değinen Kurtulmuş, "PKK bayraklarını taşıyanlar, ASALA'nın sözcüleri, ASALA'nın bayraklarını taşıyanlar, Ermeniler, cemaatin ya da Paralel Yapı'nın en çok bilinen adamları, solcular, şucular, bucular hep beraber bir araya geliyorlar. Bu tesadüfen oluşmuş birliktelik değildir. Hepsinin ortak noktası nereden hareket ederse etsin hepsinin ortak noktası, Türkiye'ye diz çöktürmek AK Partiyi hareketsiz hale getirmektir" dedi.

Bu odakların, Türkiye'nin zihnini, beynini, şuurunu ve medeniyet değerlerini temsil eden, bunu gür bir sesle ortaya koyan AK Parti'nin bu yürüyüşüne engel olmak için bir araya geldiklerini kaydeden Kurtulmuş, cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde Anadolu'yu dolaştıklarında Paralel Yapı'nın kimi yerde HDP'yi, kimi yerde MHP'yi kimi yerdeyse CHP'yi desteklediğini gördüklerini anlattı.

Dindar olan ve dindar olduğunu iddia eden insanların kapı kapı dolaştığını ve "HDP'ye oy verin" diyerek insanların kapısını çaldığını belirten Kurtulmuş, "Bayrampaşa'da belki böyle olmadı ama biliyorum ki Bayrampaşa'da da CHP'ye, MHP'ye oy verin diye dolaştılar" dedi.

Bunların amaçlarının AK Parti'ye kaybettirmek olduğunu ifade eden Kurtulmuş, şunları söyledi:

"Kaybedip de ne olacak? Güçlü bir Türkiye yürümeyecek. Güçlü muktedir bir Türkiye olmayacak. Bu topraklarda Selçuklu'nun ve Osmanlı'nın devamı olan aynı şuura sahip olan güçlü bir millet olarak bu millet ayağa kalkmayacak. Ondan sonra sağdan soldan gelen emirlerle, IMF'nin önünde avuç açan, falanca taraftan gelecek emirler karşısında ayakları titreyen bir Türkiye olacak. Bunlar bunun için çalışıyorlar. Bu oyunu bozuyoruz, bozmaya devam edeceğiz. Nasıl bozacağız? Birinci maddesi şuurla, dikkatle, samimiyetle bu oyunu bozacağız. Sizlerin gayretiniz, milletimizin şuurlu desteği ve Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli dik duruşu inşallah bu tehlikeleri savdı. Bundan sonra inşallah savacak. Hep beraber hükümet, Cumhurbaşkanı, parti hep beraber el ele vererek yolumuza devam edeceğiz, güçlü bir şekilde yürüyeceğiz."

- "Yılmak, ürkmek, korkmak yok"

Sağdan, soldan ayaklarına çelme takmak isteyenlere fırsat vermeyeceklerini, hiçbir şekilde onların dediklerine boyun eğmeyeceklerini aktaran Kurtulmuş, bu çerçevede oyunu görmenin yetmeyeceğini, bunu bozacak adımların atılması gerektiğini söyledi.

Kurtulmuş, "Onlar ne yapıyorlar, 'Türkiye kendi içine dönsün, korksun, çekinsin, sokağa çıkmasın, terörden korksun, birbirinden kuşku duysun, selam vermesin, birbirine kapısını, gönlünü açmasın' istiyorlar. Bu oyunu biz çok gördük. 1980 öncesinde de 1960 sonrasında da aynı şeyi yaptılar. Türkiye bir daha bu oyunu oynamayacak, bu oyuna boyun eğmeyecek. Biz bu oyanları çok gördük. Ne istiyorlar? Hükümet de bu baskılar karşısında yılsın, içine kapansın millete vermiş olduğu sözleri yerine getirmesin, vaat ettiklerini icra edemesin." diye konuştu.

AK Parti'nin seçim meydanlarında vaat ettiklerinin tamamını 3 ay içinde gerçekleştirerek, millete verdiği sözü yerine getirdiğini belirten Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Onlar bombalamalarla, suikastlerle durdurmak, korkutmak isteyecekler. Biz de tam tersine millete ne söz verdik? Taşeron işçi mi dedik. Taşeron işçi meselesini çözeceğiz. Öğretmen ataması mı? Öğretmen atamasını çözeceğiz. Yollar, köprüler sözü mü verdik. Yolları ve köprüleri yapmaya devam edeceğiz. Bunu deyince biriler çıldırıyor. 'Bu kadar terör oluyor siz nasıl yoldan köprüden bahsedersiniz'. Şuursuz adam, zaten terör bunu istiyor, içine kapan, sus, konuşma, kork, ürk hiçbir şey yapma istiyor. Onlara inat ne yapmamız gerekiyorsa onu yapacağız. Fabrikalar, yollar, barajlar, üniversiteler açacağız, hava alanlarımızı genişleteceğiz, halkımıza sosyal programlarımızı artıracağız. Ne vaat ettiysek onları yapacağız. Yılmak, ürkmek, korkmak yok, yolumuza devam edeceğiz. Biz dünyevi anlamda sadece millete uhrevi anlamda sadece Allah'a hesap veririz. Biz milletten ve Allah'tan başka hiç kimseye hesap vermeyiz. Hiçbir kimsenin önünde eğilmeyiz, kimsenin önünde boynumuzu bükmeyiz."

Kurtulmuş, bütün gayretlerinin el birliği ve gönül birliğiyle yaptıklarını anlatmak için AK Parti'nin tüm kadrolarıyla sokaklarda, çarşılarda olacağını belirterek, "Millete, el ele gönül gönüle vermiş oldukları sözün takipçisi olduklarının bir kere daha hatırlatacağız. Bu zor günler geride kalacak. Türkiye 2019 seçimlerine çok büyük bir güçle, daha güçlenmiş bir AK Parti ile çıkacak. İnşallah Türkiye 2023 hedeflerine ulaşmış bir ülke olarak yoluna devam edecek. Bizim yeni ve güçlü bir Türkiye dediğimiz şey sadece iktisadi olarak güçlü olandan ibaret büyük bir Türkiye değildir. İktisadi olarak güçlü olacağız tabii ki toplumsal olarak güçlü olacağız. Milletimizin her alanda daha ileri bir noktaya gitmesini hep beraber sağlıyoruz, sağlamaya devam edeceğiz." diye konuştu.

Salonda Boşnakların, Arnavutlarla Rumeli'den gelen Evlad-ı Fatihanların olduğunu ve bu coğrafyaya karşı sorumlu olduklarını anlatan Kurtulmuş, Kafkaslar'dan, Ortadoğu'dan gelenlere karşı da sorumlu olduklarını anlattı.

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Bizim sınırlarımız coğrafya ve siyasi olarak 780 bin kilometrekareyle sınırlı olabilir. Ama gönül coğrafyamız ve gönül sınırlarımız çok daha geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır. İki örnek vereyim Türkiye'nin niçin güçlü olması gerektiğine ilişkin. Geçen sene TİKA marifetiyle dünyaya kapalı olan Arakan'ın, Myanmar'ın sınırları içerisinde Thayet Türk şehitliği ziyarete açıldı. Thayet Şehitliği'ne, Bayrampaşa'ya noktayı koyun gitmek için 8 bin kilometre doğuya doğru gitmeniz lazım. Birinci Dünya Savaşı'nda şehit edilen bin 200 Osmanlı zabiti ve yöneticisi önce Hindistan'a sonra Myanmar'a kadar gitmiş. Orada yaşamışlar. Bir kısmı orada evlenmiş, çoluk çocuk sahibi olmuş. Orada esir tutulmuşlar. Bir daha buraya gelmemişler. Basın İlan Kurumunu ziyaret ettiğimde Thayet Müslümanlarının çıkarmış olduğu derginin bir nüshasını bana takdim ettiler. Eminim ki çoğunuz adını ilk kez duydunuz. Ben de ilgilendiğim için bu konuya muttali oldum. Türkiye gitti, 8 bin kilometre uzaklıkta esir düşmüş ve şehit olmuş atalarını buldu, onların mezarlarını keşfetti. Mezarlarını buldu ve güzel bir şekilde onardı. Türkiye'ye yakışır bir şekilde orada bir şehitlik yaptı. Unutmayın ki, sizin siyasi çalışmalarınız olmasaydı, Thayet Şehitliğini yapmamız mümkün olmazdı. Siz dünyanın bir büyük coğrafyasından sorumlusunuz. İkinci örneği de batıdan vereyim. Batı'da Cezayir'de o da her halde buradan 7-8 bin kilometre uzaklıktadır. Cezayir, Akdeniz'in en batı noktasında kalıyor. Cezayir, 140 sene Fransızlar tarafından işgal edildi. O süre içerisinde Cezayirli Hasan Paşa Camii maalesef kilise olarak kullanıldı. O kilise olarak cami yine geçtiğimiz sene içerisinde Sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığımız bir seyahatte, caminin imar planlarıyla ilgili çalışmalar yapıldı. Zannediyorum önümüzdeki günlerde Cezayirli Hasan Paşa Camii ibadete ve ziyarete açılacak."

AK Parti'nin siyasi çalışmalarının olmaması halinde bu tür faaliyetlerin yürütülmesinin mümkün olamayacağını ifade eden Kurtulmuş, Güney Afrika'da, Nijer'de, Sudan'da, Somali'de, Tibet'te, dünyanın öteki tarafında Moğolistan'da, Tuva Türkleri'nin olduğu yerde Türkiye'nin izleriyle faaliyetlerinin bulunduğunu söyledi.

Kurtulmuş, sözlerini, "Biz bunun için güçlü olmak durumundayız. Eğer güçlü bir Türkiye olmasaydı, çok açık söylüyorum 1960'ların, 70'lerin Türkiyesi olsaydı, 2 milyon 750 bin Suriyeli kardeşimize kapılarımızı ve gönüllerimizi açamazdık. Eğer 70'lerin Türkiyesi olsaydı, Türkiye Filistin davasının peşinde ve arkasında bu kadar kuvvetli bir şekilde adım atamazdı. Yeter mi? Yetmez. Biz sadece 78 milyon vatandaşımızdan değil, Kafkaslar'dan Balkanlar'a, oradan Ortadoğu'ya kadar geniş coğrafyamızdaki bütün medeniyet mensuplarımızdan sorumluyuz ve onlarla ilgili bir milletiz. Bunun yolu güçlü olmaktan geçiyor" diye tamamladı. (AA)
Editör: TE Bilisim