1912-1913 Balkan Harbinde kaybettiğimiz topraklarda kalan ve bugün  Yunanistan sınırları içinde yaşayan Batı Trakya Türkler’i,  yapılan anlaşmalara rağmen, Yunan Hükümetlerinin insan haklarına aykırı uygulamalarıyla mağdur edilmektedir.

1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ile giderleri Türk azınlık tarafından karşılanmak üzere her türlü okul ve buna benzeri eğitim öğretim kurumları KURMA, YÖNETME ve DENETLEME, ayrıca bu kurumlarda serbestçe KENDİ DİLİNİ KULLANMA HAKKI azınlığa tanınmıştır.

Bu haklar Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan 1951, 1952  “Kültür Anlaşmaları” ve “1968’de imzalanan Kültür Protokolü” ile güçlendirilmiştir. 20.04.1951’de imzalanan Kültür anlaşmasına göre iki ülkenin karşılıklı öğretmen değişimi yapması kabul edilmiş, Gümülcine Celal BAYAR Lisesi bu anlaşmadan sonra kurularak öğretim kadrosu Türkiye’de eğitim almış öğretmenlerden oluşmuştur.

1950´lerin sonlarına kadar çok ciddi şikayetlere konu olmadan yürütülen eğitim konusu, Cunta Yönetimi ve sonrasında gelen Hükümetler döneminde ve Kıbrıs Barış Harekatı sonrasında, Türkiye´den yeni ders kitaplarının girişine engel olunarak, Türkçe ders saatleri azaltılarak, anlaşmalara aykırı yasalarla sorun haline gelmeye başlamıştır.

Yunanistan’da yaşayan Batı Trakya Türkleri’nin, 1923’te, 305 olan Türk okulu sayısı 1997’de 214’e, günümüzde ise 103’e düşürülmüştür.

Ortaokul ve lise seviyesinde eğitim veren azınlık liselerinin sayısı yalnızca ikidir. Diğer azınlık okulları ile aynı statüye sahip bu okullardan biri Gümülcine´de (Celal Bayar Lisesi 6-kuruluş:1952), diğeri Ìskeçe´de (Özel statüye haiz Muzaffer Salihoğlu Lisesi, kuruluş tarihi: 1965) bulunmaktadır. Toplam 6 yıl süren eğitimin ilk üç yılı ortaokul seviyesinde, ikinci üç yılı lise seviyesindedir.[1] Ayrıca, İlki 1949 yılında Gümülcine´de, ikincisi İskeçe´nin Şahin kasabasında kurulmuş iki medresenin esas amacı azınlık için din adamı yetiştirilmesi olmakla beraber, azınlık eğitimindeki öğretmen eksikliğini gidermek amacıyla medrese mezunları görev almışlardır.

Ancak Yunanistan uluslararası anlaşmalarla güvence altına alınan bu hakları iyi niyetten uzak, tek taraflı çıkardığı yasa, genelge ve kararnamelerle Türk azınlığın elinden birer birer almıştır, almaya da devam etmektedir.[2]

Yunanistan’ın tasarruf tedbirleri ve öğrenci azlığını gerekçe göstererek okulları kapatması  Batı Trakya Türklerinin çağın gerektirdiği sosyal-kültürel-teknolojik ve insani donanım ve bilgiye sahip olmasını engellemekte ve eğitimsiz bırakarak hem ülke içi , hem de küresel alanda geri kalmalarına yol açmaktadır. Yunanistan'da okullarla ilgili olarak son yapılan yasal düzenlemede, azınlık okullarının birçok maddede kapsam dışında bırakılarak ayrımcılık yapıldığı görülmüştür.

Bugün Yunanistan’da okur-yazarlık oranının en düşük olduğu bölge Batı Trakya’dır. Kapanan ilk okullardan sonra 103 ilkokul,  2 ortaokul - lise kalmıştır.

Eğitim kurumlarının Türkçe tabelalarını dahi değiştirmeye kalkışan Yunanistan, bir yandan öğrenci azlığı bahanesiyle ilkokul kapatırken, diğer yandan ihtiyaç olmasına rağmen yeni Azınlık ortaokul/lisesi açılması taleplerini görmezden gelmekte ve Azınlık mensubu çocukların eğitim haklarını çeşitli bahanelerle ihlal etmektedir. Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi üyesi bir ülkede insan haklarının sistemli bir biçimde ihlal edilmesine Uluslararası toplumun seyirci kalmasını anlamak mümkün değildir. Batı Trakya Türklerinin çocukları eğitimsiz bırakılarak geleceği çalınmaktadır.

Ayrıca, 1954 tarih ve 3065 sayılı[3]  yasanın ardından çıkarılan emirnamelerle, “Müslüman Okulu” yazılı tabelalar yerine “TÜRK OKULU” yazılıların asılması istenmiştir. 1967´de iktidara gelen Cunta ilk iş olarak okul tabelalarını değiştirmeye başlar.[4]  Ancak Baskın Oran´ın bildirdiğine göre, Türk adı 50´li yılların sonundan itibaren müfettiş baskıları ile okul adlarından yavaş yavaş silinmeye başlamıştır.[5] Bu pratiğin resmiyet kazanması ise 1972´de çıkarılan 1109 sayılı yasa ile olur.

Eğitim kalitesi düşük tutulmaktadır. Öğretmenler yetersizdir. Okullar kapatılmış olup, kalan Okulların koşulları kötüdür. Türkçe ders saatleri azaltılmıştır. “Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği” sözcüğünü kullandıkları için bazı öğretmenlere 8 ay hapis cezası verilmiştir, okullar kapatılmıştır.

Bugüne kadar gelen Yunan hükümetleri Türk azınlığa karşı samimi olmadılar. Bazıları bir çok sözler verdi , bazıları da hiç oralı olmadı. Türk azınlığı  kendi vatandaşı olmaktan ziyade öteki gören ve hatta düşman olarak nitelendiren bir bakış açısı bir kısım yöneticilerde  varlığını sürdürmüştür. Hükümetler nezdinde bu konuya çözüm bulunmalıdır.

Süheyl  ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.

[1] Cem ŞENTÜRK, Yunanistan`da Azınlık Eğitiminin Sorunları. ABFFT, Witten - Eylül-2005.

[2] Sözcü Gazetesi (Ahmet AYDIN BTT.Öğt.Brl.Bşk.)

[3] “Mareşal Papagos Kanunu” olarak da bilinen bu yasada azınlık okullarının “Türk Okulu” olarak adlandırıldığı bildirilmektedir. Halil, İlnur, “Batı Trakya Türk Okullarında…”, s. 95. Oran, Baskın, Türk-Yunan İlişkilerinde Batı Trakya Sorunu, Bilgi Yayinlari, Ankara, 1991, s. 120.

[4] Ömeroğlu´nun bildirdiğine göre okul tabelalarındaki Türk adı silinerek, yerlerine bu dönemde M/KON ifadesi yazılmıştır. Bu ifade hem Müslüman hem azınlık okulu anlamına gelebilecek bir kısaltmadır. Ömeroğlu, Aydın, Belgeler ve olaylar isiginda, bilinmeyen yönleriyle Bati Trakya Türkleri ve Gercek –1-, İstanbul, 1994, s. 59. Bu durum „Türk Okulu“ tabirinin ileride yasa değişiklikleri ile kaldırılmasına kadar bir geçiş aşamasının öngörüldüğünü göstermektedir

[5] Oran, Baskın, Türk-Yunan..., s. 121