İnsan, umut ettiği kadar yaşarmış. Yeni umutlarla,  yepyeni bir başlangıç yaparak burada yazıyorum artık... Allah nasip ettiği sürece, hayata dai

İnsan, umut ettiği kadar yaşarmış.
Yeni umutlarla,  yepyeni bir başlangıç yaparak burada yazıyorum artık...
Allah nasip ettiği sürece, hayata dair tüm hissettiklerimi buradan dile getirmeye çalışacağım.
Olaylara bakış açısı, kişinin karakterini belirler.
İnşallah olaylara hep Hakkın emrettiği şekilde bakmaya çalışacağız...
Karşımıza çıkan her insan, henüz okunmamış bir kitap gibidir.
Kitap okumaya meraklı insanlar, mutlaka tanıdığı her insanda, daha önce hiç okunmamış satırlar olduğunu bilirler.
İşte yazarken tek amacım o, ''okunmamış satırları'' yazıya dökebilmek...
Gönül isterdi;
İlk yazıda güzel bir konuya değinelim. Güzelliklerden söz edelim.
Fakat çok fazla etkilendiğim için çocuk istismarları hakkında yazmak istedim.
Manisa'da yaşanan, Irmak bebeğin tecavüze uğrayıp öldürülmesi olayı, yazmak istediğim herşeyin önüne geçti.
Olayın detayları herkesçe malum, bu konuda daha fazla detaya girmek istemiyorum.
Olayın toplumsal boyutu sanırım bizi daha çok ilgilendiriyor.
Öncelikli konu,
anne baba olarak, ülke olarak  bu tür olayların en aza indirilmesi için ne yapmamız gerekiyor?
Sözü fazla uzatmadan içimden geçeni söylemek istiyorum.
Mağdur olan, öldürülen çocukların ana babaları cezanın mahiyetini belirlesin.
Allah bu durumdaki tüm ailelerin yardımcısı olsun.
Biliyorum hiçbir ceza, onların yüreklerini soğutmaz, evlâtlarını geri getirmez ama en azından ailelerin ve toplumun vicdanını rahatlatmak için ölümlerden ölüm beğendirmek lazım bu sapıklara!
Cezası o kadar korkunç olsun ki bir daha hiç kimse küçük bir bedene dokunmaya cesaret edemesin.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis falan bunlar hikâye..
Bu tür sapıklar (pedofili hastaları demek istemiyorum) bir şekilde itlâf edilsin.
İnşallah bu konuda gereken hassasiyet gösterilir.
Bir konuda daha yetkililerin hassas davranması gerekiyor.
Şöyle ki,
Amerika'da ve Avrupa'da çocuk istismarcıları cezaevinden çıktıkları zaman, devlet o sapıkların yaşadıkları bölgedeki insanları uyarıyor.
Toplumun bu konuda uyarılması çok önemli.
Küçük Irmak'ın katili daha önce kendi yiğenine tacizden cezaevinde yatmış.
Yaşadığı mahallede bunu bilenler olduğunu sanmıyorum.
Çünkü olayla ilgili bilgi veren mahalleli bu şahıstan hiç şüphelenmemiş.
Gariban, kendi halinde bir zavallı diye düşünüyorlarmış.
Önceden uyarılmış olsalardı diğer ülkelerde olduğu gibi, belki de bu olay yaşanmayacaktı.
Sosyo-ekonomik yönden düşük düzeydeki insanların  malesef daha çok bilinçlenmeye ihtiyaçları var.
Irmak'ın katili daha önce, hem ona ve ablasına hem de pek çok çocuğa,  şeker, çikolata gibi şeyler vererek onların güvenini ve sempatisini kazanmış.
''Bedava peynir ancak, fare kapanında var''
Anne baba olarak bunu bilmemiz ve çocuklara münasip bir dille anlatmak gerekiyor.
Yaşları kaç olursa olsun, mutlaka belli prensipleri öğretelim evlatlarımıza.
Yabancılardan uzak durmaları gerektiğini bilsinler. Hiç kimseden bir şey kabul etmesinler. Kendi bedenlerinin özel ve kıymetli olduğunu bilerek asla kimsenin dokunmasına izin vermesinler.
Ve en önemlisi ''hayır'' demeyi öğrensinler.
Bunu sadece çocuklar değil biz büyüklerin de öğrenmesi gerekiyor.
Çocuklarına yaklaşmak  isteyen, sevgi gösteren yabancılara  ''hayır'' demesini bilen, evladını gözünden bile sakınan anne babalar olmak gerekiyor.
Belki yadırganabilir bu durum, ama kimsenin alnında niyeti yazmıyor.
Öyle bir devirdeyiz ki şüphe ile yaklaşmak bazen hayat kurtarabiliyor.
O eskidenmiş, insanları karşılıksız dupduru  sevmeler...
Şimdi attığımız adıma, selam verdiğimiz insanlara bile dikkat etmek gerekiyor.
Mümkün oldukça her yazıda bir hadis ya da ayet paylaşmak istiyorum.
Bu konuda hepimizi ümitlendirecek  birhadis var.
Hz. Âişe (ra) rivayet ediyor. Resulullah (asm) şöyle buyurdular:
Cennette büyük bir köşk vardır. İsmi "Darü'l ferahtır. [Sevinç Köşkü]" Buraya ancak çocukları sevindirenler girer.
Çocukları sevindirenlere cennette köşk vaadeden Rabbimiz,
Irmak bebek gibi melekleri katleden canilere cehennemde özel bir yer hazırlamıştır elbet...
O'nun adaletine güvendiğimiz kadar bu dünyadaki adalete de güvenmek umuduyla...
Sağlıcakla kalın..