Bugün 5 Nisan bundan 563 yıl önce bize güzel İstanbul’u hediye eden Fatih Sultan Mehmet’in kuşatma için İstanbul surlarının önüne geldiği günd

Bugün 5 Nisan bundan 563 yıl önce bize güzel İstanbul’u hediye eden Fatih Sultan Mehmet’in kuşatma için İstanbul surlarının önüne geldiği gündür. Kuşatması sırasında gerek Türk ve gerekse Rum tarafından yaşanan garip olaylar gerçekleşmiştir. İstanbul feth edildiği 1453 yılına kadar, 1125 yıl içerisinde birçok defalar değişik milletler tarafından alınmak istenilmişse de; şehre yönelik bir girişimler hep başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bizans halkı arasında özellikle Müslümanlar’ın ve Türkler’in kuşatmaları sırasında kale surlarında beliren Meryem Ana figürünün kaleyi savunan Rum askerlerine moral verdiği ve başarılarını arttırdığına inanılmaktadır. Birçok Bizans tarihçisi kuşatmalar sırasında Tanrının kendilerine mucizeler göstererek yardımcı olduğunu ve Meryem Ana’nın şehirde dolaştığını yazmaktadırlar. Hatta kuşatmalardan birinde göklerin açılarak kendilerine refakat eden azizlerle birlikte Meryem Ana’nın görüldüğü son kuşatma sırasında şehirde yaşayan Rumlar arasında anlatılagelmiştir. Bir Kehanete göre; Müslümanlar günün birinde surları aşmayı başararak şehre gireceklerdir. Türkler Boğa Meydanı’na (bugünkü Tavuk Pazarı) kadar şehir halkını kovalayacaklar, ancak; Konstantin Sütunu’na gelindiğinde gökten bir melek elinde bir kılıç ile “esafil-i nas’tan” (halkın içinden) birini seçerek elindeki kılıcı verecek “ümmet-i ilahhiyye’nin” (kutsal milletinin) öcünü almasını emredecek. O kişinin komutanlığında Bizanslılar Türkleri sadece İstanbul’dan değil tüm Anadolu’dan söküp atarak İran sınırına kadar kovalayacaklardır. İşte Rumlar o dönemlerde kendilerini böylesi bir ilahi himaye altında güvencede hissediyorlardı. Türkler için ise şehrin ele geçirilmesi sadece kârlı bir işgal değil; aynı zamanda bir onur ve şeref meselesiydi. Çünkü Hz. Muhammed(A.S.): “İstanbul fethedilecektir. Ne mutlu komutana ve onun askerlerine” diyerek, İstanbul’ u fethedecek komutan ve askerlere cenneti müjdelemiştir. Kur’an-ı Kerim’de İstanbul için “Beldetun Tayyibetun” yani “Güzel Şehir” denilmektedir. Bu kelimenin Arap Harfleri’nin Ebced hesabına göre karşılığı 857’dir. Bu rakam hicri takvime göre 1453 yılına denk gelmektedir ki; hepimizin bildiği gibi bu tarih İstanbul’un Türkler tarafından fethi tarihidir. 1453 yılına kadar Osmanlılar 6 kez Bizans’ı kuşatmışlardır. Bunlardan ilk dördünü Yıldırım Beyazıt, beşinciyi oğlu Musa Çelebi, altıncıyı II. Sultan Murat gerçekleştirmiştir. Son kuşatma II. Sultan Mehmet tarafında yapılmıştır. Önce İstanbul Boğazında hâkimiyetin sağlanması için Rumeli Hisarını yaptırdı. Hisar'ın inşaatında belki Fatih'in daha önceleri düşünmediği bir güzellik daha vardır. Çünkü Hisar'ın başlama ve bitiş tarihleri arasında tam 132 gün geçmiştir ve bu sayı; “Muhammed” isminin Ebced hesabıyla bulunan değerine eşittir. Rumeli Hisarı’nın(Boğazkesen) yeni yapımı sırasında Padişah bizzat taş taşıyarak çalışmıştır. Boğazkesen hisarının yapılmasından sonra Sultan Mehmet, İstanbul'u karadan askeri bir kordon altına aldırmış, şehirden dışarıya ve dışarıdan şehre kimseyi bırakmamaları hakkında kesin emir vermişti. İstanbul'un sağlam yapıdaki surları, mevcut dönem toplarıyla yıkılabilecek nitelikte değildir. Bu fetihler için daha büyük ve daha sağlam topların planlanması gerektiğini düşünen II. Mehmet, planladığı topların döküm işi için Macar asıllı top döküm ustası Urban'ı görevlendirmiştir. 1453 senesi Şubat ayında Sultan Mehmet dökülen topun İstanbul önüne götürülmesini emretti. Top altmış manda ile çekiliyordu; topun kaymaması için iki tarafına ikişer yüz asker konmuştu; yolun bozuk kısmında ve köprü yapılacak yerlerde yolu düzletmek ve tahta köprü yapmak için önceden elli inşaat ustası ve iki yüz amele gönderilmişti. Nihayet top İstanbul'dan beş mil uzakta bir yere getirildi. Topun naklinden önce on bin kişilik bir kuvvetle Karaca Paşa gönderilerek Misivri, Ahyolu ve Vize ve sair kaleleri aldı. Silivri Kalesi ve civarındaki kaleler savaşılarak alındı. Bigados teslim oldu. Sur önüne getirilen toplar Karaca Paşa'ya teslim edildi. Mart başından itibaren Sultan Mehmet eyalet ve sancaklara fermanlar göndererek İstanbul üzerine hareket edileceğini bildirip orduya iltihaklarını emretti. Padişah bütün hazırlığını tamamladıktan sonra 23 Mart 1453'de Edirne'den üzerine hareketi hareket etti. Keşan mevkiinde durarak Çanakkale boğazından geçecek olan Anadolu kuvvetlerini bekledi ve bu kuvvetleri de aldıktan sonra yürüyüşe devam ederek 5 Nisan 1453’de İstanbul surları önüne geldi ve ertesi gün yani; 6 Nisan Cuma günü Haliç'teki Ayvansaray civarında Hrisi Pili (Yaldızlı kapı)'ye kadar karadan bütün şehri kuşattı. Sonrası 53 gün sonra 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul Mehmet tarafından feth edildi. Ne mutlu ki; Hazreti Muhammed(A.S.)’in hadis-i şerifi gerçekleşti. Ne mutlu fethi gerçekleştiren askere ve ne mutlu fethi gerçekleştiren komutana!..