Hayat, hiçbir şeyi hiçbir şeyin yerine koymaz. Sadece süreçler vardır, görmemiz gerekenler vakti gelince görünür ve gider. Başka şekillerde zuhur e

Hayat, hiçbir şeyi hiçbir şeyin yerine koymaz. Sadece süreçler vardır, görmemiz gerekenler vakti gelince görünür ve gider. Başka şekillerde zuhur eder son bulmaz ama zamanın renginde farklı hallere dönüşür. Hani Candan Erçetin’in o şarkıda dediği gibi “İnanmadım asla inanamam, her şeyin bir sonu olduğuna…” Olayların, durumların ve kişilerin zamanda yolculuğu da son bulmaz aslında dönüşür. Her uzaklaştığımızda yaşanılanlardan, rengidir bizde geriye kalan. O renklerden hangi çiçek demetleri yapacağımıza bizde kalan rengi karar verir… O geçtiğimiz sokakları, kokladığımız ağaçları, oturduğumuz sahili ne kadar sevmişsek bıraktığı iz kadar bizde dönüşür rengi… Biz de bulaştırırız zamanın akışına… Bazen bir eser olur, dökülür cümlelerden… Bazen bir şarkı olur dökülür bestelerden. Ama benim en sevdiğim; yaşanılan her neyse, belki çocukluğumuzda geçtiğimiz o narenciye sokağındaki limon ağacından süzülen muhteşem mandalina ve limon kokularıdır hafızada kalan, işte o an’ı bulaştırmaktır zamana asıl yaşanan... Orda bırakmamak, bir sonraki anlara taşımak... Belki de bu yüzden sanat ölümsüzlük diyarına bir giriştir... Anıları sonsuzluğa taşırken yaşadıklarımızın resmidir… Hiçbir anı kaybolmasın, dönüşsün başka renklere çalsın diyenler içindir sanat... Burda ayrılır iyi bir sanatseverle sanatçı… Bir sanatçı için korku yoktur, sen vardır, ben vardır, biz vardır, büyük bir resim vardır…
Vahdet denizine burdan uzanılır…
Sanatçı bu resme baktığında sen olur, ben olur, biz oluruz… Çünkü hepimizin birleştiği tek yerdir bu resim. Sanatçı o resmi parlaklaştırır, ışıldatır, yoğunlaştırır ve sana daha önce görmediğin renklerde gösterir zamanı. Sen bile inanamazsın ama biz o yolda birlikte yürümüştük der seninle. Sadece ben unutmak yerine hatırlamayı seçtim kendiliğimde. Hepsi bu, sen ve ben sonsuz karelerde… Dursun bakışlarındaki atalet, kurtulsun ışığın içindeki cesaret der… Yaşam bilincin köklerime varıncaya kadar sana emanet…
Özünde bir ışık yanmıyorsa, özün özünü görmüyorsan , evrensel bilincin yüreğinde haritası yoksa geçilmez bu resim… Geçilmez anılar… Sadece kendi gerçeğinden doğar yeni çığlıklar… Belki de yeniden doğar yeni şiirin resmi…