Herkes şahsına münhasırdır; Kişiliğiyle, duruşuyla, hayata bakışıyla. Bu duruşun şekillenmesinde pek çok etken vardır aslında; eğitim, aile, din, yaşanmışlıklar, yediğin kazıklar say say bitmez aslında ama genel anlamda bakacak olursak en büyük etken coğrafi konumdur elbet ki. Coğrafya kaderdir, kaderinizin çizilmeye başladığı yerdir. Bulunduğunuz konuma göre kültürel etkiler yavaş yavaş işler içinize. Öyle ki içine doğduğunuz toplumda herşey doğal ve olağan gelir size. Sorgulayamazsınız çünkü sorguya fırsat vermeyecek şekilde tertiplenmiştir eğitim sistemi ve siz daha A'yı, B'yi hecelerken farkında olmadan sisteme dahil edilirsiniz.

İkinci en büyük etken sosyal çevredir. İster istemez bir insan topluluğu içerisinde öyle yada böyle çeşitli görüşlere sahip kişilerle kesişir yolunuz. Hasbihal ettiğiniz her insan sizde bir fikir birikimi, bir bilinç oluşumu yaratır. Ya onların dedikleri ile aynı fikirde sabit kalırsınız, yada onların dediklerinin ne kadar saçma şeyler olduğunu idrak eder farklılaşırsınız. Bu biraz kişisel yeti ile alakalı bir durumdur. Aklınız ermeye, kalp gözünüz görmeye başlar ise eğer o zaman size öğretilen, dikte edilen fakat hayatın gerçekleri ile bir türlü uyuşmayan, beyninizde asla oturtamadığınız tezatları tek tek farkedersiniz. Bu bir aydınlanmadır, bu bir kopuş halidir bulunduğunuz toplumdan. Ve bu kopuş sizi bambaşka bir sosyal çevre ile birlikteliğe götürür.. Fikre saygılı, tercihlere saygılı bir çevre. Muhtemelen sizin aydınlanmanıza vesile olan o çevredir ki onlar da sizin gibi aydınlanmış, toplumun genel kabul gören dayatma fikirlerinden uzaklaşmış insanlar ve birbirini anladıkları ve fikir yarıştırdıkları tek yer olan o çevre... Günahıyla sevabıyla kimseye hesap vermek zorunda olmadığınız özgür bir insan olmuşsunuzdur artık. Yalnız yeni girdiğiniz çevre de sizi kıskacında tutmaya çalışacaktır ve belki de bunu başaracaktır siz birey olmadıkça.. Hür irade ve hür düşünceye sahip bir birey. 

Elbette detayda kişiler ayrışır fikirsel olarak ama çatı aynı çatıdır. Önemli olan kendine bilmen ve dengeyi kurmandır. En azından dayatma fikirlerin sunulduğu içine doğduğun toplumdan sıyrılmışsın, sürüden ayrılmışsın yani, yani çobana "Bi dur bakim" demişsin.. kendi fikrini ortaya koymuşsun. Ne güzel. Pek çok kişi bu fikre erişip bunu ortaya koyacak cesarete sahip olmadığından dolayı aydınlanmasını tamamlayamıyor. Kıvılcımlar çakıyor beyninde, yüreğinde, için için yanıyor ama susuyor. Korkuyor...

Biraz cesaret be güzel kardeşim. Bir de hal öyle bir hal alır ki; Aydınlanmada yarım kalmış, aydınlanmasını tamamlamışa düşman olur.. Kendi yarım aydınlanmasını örtmek için. Kendi iç karmaşasına kendince yön verir. Kolay mı bunca yıl sistemi yönetenlerin beynine tıkıştırdığı bağnaz fikirlerden sıyrılmak. Belki bunlar sapıkça ve sapkınca, biliyorsun ama içinde yaşadığın toplum bunu normal görüyor, bu sefer acaba ben miyim anormal diyorsun, kalıyorsun. O sebeple, aydınlanmış, hür iradesine sahip çıkan bir bireye saldırmak bir savunma mekanizmasıdır içinden ayrışamadığı topluma karşı, kendine göre. "Bak ben de küfür ediyorum ona, bak ben de "'yanlış yoldasınız dönün geriye"' diyorum" dercesine... Kendi ödlekliğinden bana sarıyorsun be kardeşim. Neden.. çünkü senin yapamadıklarını yaptım ben. Neden.. çünkü gidişata bir dur dedim, prangaları söktüm attım ben. Ve sen hala bana sarıyorsun. 

Neden.. Çünkü benim özgürlüğümü gördükçe içindeki ateş daha da büyüyor, daha çok yanıyorsun. Bir yanın "yeter" diyor bir yanın "sus otur, düzene uy". Senin savaşın benimle değil kardeşim, kendinle.. Sen de kapalı kapılar ardında kimbilir neler yapıyorsun gizli saklı ve çoğunu da kitabına uyduruyorsun bir şekilde ama takiyecisin işte, benden farkın bu. Yani kendine bile dürüst değilsin be kardeşim. Anlamaya çalışıyorsun; Cesaretin yok, tamah ettiğin şeyler çok, anlayamıyorsun. Tam anlayacak gibi oluyorsun korkuların tutuyor elinden, bilen birine danışayım diyorsun, bilge diye önüne konanlara açıyorsun içini ki onlar sistemin bilgeleri, beynini yine uyuşturuyorlar, kalıyorsun çukurun içinde, çıkamıyorsun.. Yine anlayamıyorsun.

BENİ ANLAMAN İÇİN BEN OLMAN LAZIM. 

Yalancı mıyım?