Bilim ve teknikteki icatlar, keşifler insanın güzel yaşamı için yapılırsa güzel olur. Bilim, adından da anlaşılacağı gibi önce bilgidir. Bilim bi

Bilim ve teknikteki icatlar, keşifler insanın güzel yaşamı için yapılırsa güzel olur. Bilim, adından da anlaşılacağı gibi önce bilgidir. Bilim bize doğa üzerinde işlemek gücünü verdiğinden, sosyal önemi sanattan daha fazladır. Teknik ise; fizik, kimya, matematik biyoloji vb. bilimlerden elde edilen verileri iş ve yapım alanında uygulamadır. “Bilim, …..son 200 yıl süresincedir ki, bilim herkesin günlük hayatını belirlemede önemli bir etken haline girmiştir. Bilimsel teknik ile geleneksel zanaatlar, keskin bir çizgi ile birbirinden ayrılamaz. Bilimsel tekniğin temel özelliği doğal kuvvetlerden, hiç eğitim görmemiş insanın görüp bulamayacağı yollarda faydalanmaktır. Bilim sahibi milletler, sağlık kuruluşu ve sağlık bilgisi sayesinde tifüs ve veba gibi bir sürü hastalığın önüne geçmişlerdir.”
Yukarıdaki başlangıç sözleri çok güzel söylemiş B.Rusell’e göre, “bilimsel tekniğin ilk devresi tarihten önceki zamanlarda başlamıştır. Tarihçilere göre at, Sümerler zamanında Batı Asya’da türemiş, eşek yerine at kullananlara askeri zaferler sağlamıştır. Yazının başlaması tarihin başlaması ile hemen hemen çağdaştır. Bilimsel teknikte bundan sonra gelen büyük devre madenleri işlemek devresidir ki, tamamıyla tarihi çağ içindedir. Yollar en eski zamanlardan beri askeri amaçlarla yapılmıştır. Bilim, bilgi olarak, on yedinci yüzyılın başından on sekizinci yüzyılın sonuna kadar hep hızla ilerlemiş ise de, üretim tekniğine etkisinin görülmeğe başlaması ancak on sekizinci yüzyılın sonlarına doğrudur. Bilime saygınlık kazandıran da, çevreye egemen olmak veya çevreye uyabilmek üzerindeki bu pratik sınavda başarı elde edilmesidir. Bütün uygar yaşam bilimin pratik başarısı üzerine kurulmuştur.
Doğa kuvvetlerinden, özel bir eğitim görmemiş olanların farkına varamayacakları yöntemlerle faydalanılmasıdır. Bu yöntemler uzun uzadıya düşünüp taşınılarak yapılan araştırmalarla keşfedilmiştir. Uygar teknikte ilk adımlardan biri olan buharı makine de güç olarak kullanmak, bu bakımdan bir sınırdır. Eski tarz bir su değirmeninde su kuvvetinden yararlanmak, bilimden önceye aittir, çünkü bütün düzenek meydandadır. Bilgisiz insan onu görür, anlar. Fakat su kuvvetinden türbinlerle uygar bir tarzda faydalanmak bilimseldir, çünkü meydana gelen süreç bilimsel bilgisi olmayan insan için oldukça şaşırtıcıdır. Bilimsel teknik ile geleneksel teknik arasındaki sınır kesin olarak çizilemez; birinin nerede başladığını, ötekinin nerede bittiğini kestirip atamaz. Bilimsel yöntemin en önemli özelliği geleneklere değil, deneylere dayanmasıdır. Gerçekten, bir neslin bilimi, ondan sonraki nesil için gelenek olur.
Uygulamalı bilimin en büyük zaferleri fizik ve kimya alanında olmuştur. Makinelerin çoğunda, kelimenin dar anlamı ile bilim denmeğe yaraşan hiçbir şey yoktur. Makineler aslında sadece cansız malzemeye, o zamana kadar insanoğullarının bedeni ve özellikle parmakları ile yapılmakta olan, bir sıra düzgün hareketleri yerine getiren bir araçtırlar.
Endüstri tekniğinin amaçlarından biri her zaman, insan kaslarının gücü yerine, başka başka güçler koymak olmuştur. İnsanlar gitgide daha fazla bilgi edinince kendi kaslarını yorulmaktan kurtaracak güç kaynaklarına daha fazla egemen olabilmişlerdir. Bilimsel keşifler, kazanç amacıyla değil, salt bulmak aşkı ile başarılmışlardır. Derin araştırmalar hemen hemen tamamlanıncaya kadar onların ne işe yarayacaklarını kestirmek mümkün değildir.
Yer kabuğundaki sermayemizi harcamakta görülen olağanüstü hızdan ötürü, durmadan yeni süreçler icat etmek, yeni enerji kaynakları bulmak zorunlu olacaktır. Doğal maddelere olan gereksinim bize daha yalın bir çağdan miras kaldı. Bu gereksinme kimyanın ilerlemesi ile herhalde azalacaktır. Geleceğin büyük bir önem taşıyabilecek bilimsel olanaklarından biride, iklime yapay vasıtalarla egemen olmaktır. Uygar insan için çevre işlenecek, değiştirilecek bir hammaddeden başka bir şey değildir. Tipik uygar anlayışa göre, herhangi bir şeye karşı gösterilen ilgi, o şeyin ne olduğu değil, ondan ne yapılabileceği ve ne yapılması gerektiği bakımındandır.
Bilimsel teknik, insanoğulları tarafından, çeşitli birçok istekleri yerine getirmeğe ayrılmıştır. Hastalıklara karşı mücadele bilimsel araştırmaya oldukça ilginç bir alan açmıştır. Bitkilere gereksinim, hayvanlara olan gereksiniminden daha uzun sürecektir, çünkü bitkiler insan yaşamının hala bağlı olduğu kimyasal süreçler için zorunludurlar.
İnsan bedeninin fiziği mükemmeldir, fakat kimyası kadar karışık ve ilgi çekici değildir. Canlı bir bedenin, cansız bir cisme göre en dikkate özellikleri: Beslenme, gelişme ve belirli bir plana uymadır. Beslenme, yani besin maddelerinin değişikliklere uğrayarak bedendeki çeşitli dokular halini alması, gerçekten şaşılacak kadar çapraşık bir süreçtir.
Fizyolojideki teknik kullanımlar insan ömrünü uzatmak için çalışmalar yapmış- savaşları durduramamış olsa da – en azından hastalıklara çare bulmak için büyük mesafeler almıştır. Şimdiye kadar, en geniş anlamı ile başlıca hekimlik yani hastalığı ve ölümü önlemek ve hastalığı tedavi etmek şeklini almıştır. Bilimsel teknik her şeye değişmez bir veri değil, insan isteğini yerine getirmeğe yarayacak bir hammadde gözüyle bakılmasını temin etmeğe doğru gitmektedir.
Teknik psikolojide de kullanılarak insanın olgunlaşmasında büyük yer tutmuştur. Ruhi olaylar; biri bilmek (idrak), biri istemek (irade), biri de duymak (his) olmak üzere üçe ayrılmıştır. Bütün uygar bilimsel düşünce aslında kudret düşüncesidir, yani bilimsel düşünceyi harekete geçiren his kudret aşkıdır veya başka bir deyişle, mümkün olduğu kadar çok ve kapsamlı etkiler meydana getirmek arzusudur.
Toplum yaşamında teknik birçok kişi veya kişilere ulaşmayı kolaylaştırmıştır. Bilimin sosyal olaylara uygulanması, bireysel psikolojiye uygulanmasından da yenidir. Bunun en güzel örneği şudur; kişiler veya kurumlar kendi düşünce veya ürünlerini tanıtmak için çeşitli yöntemler denemişlerdir İşte bu yöntemlerin reklamdır ki; reklâmların, bilimsel bakımdan, büyük bir nitelikleri daha vardır; etkileri, fertler üzerinde değil, kütle üzerinde görülmesidir.”
Sonuç olarak, B.Rusell ile başladık onunla bitirelim; “bilgiden iyilik doğar, bilgisizlikten kötülük. Geniş ve derin bir bilgi bize uzak zamanlarda ve uzak ülkelerde gelip geçmiş olayları kavramağı öğretir. Kişinin her şeye gücü yetmediği ve her şeyden önemli olmadığı düşüncesini uyandırır. Heyecanlarımızın dünyası bilgiden de önemlidir. Zevkten, neşeden ve aşktan yoksun bir dünya değerden de yoksundur.”
Kısacası: Bilim ve teknik; sadece ve sadece insanın daha güzel bir yaşam sürmesi için geliştirilmelidir!