RİZE - Bahçeşehir Koleji Rize Kampüsü’nü ziyaret eden SODİMER Başkanı Prof. Dr. Levent Eraslan, son günlerin popüler uygulaması Clubhouse hakkında uyarılarda bulundu. Her geçen gün üye sayısını artıran, sadece davetiye üzerinden katılım imkanı olan ve ses odalarından oluşan uygulamanın tehlikelerine dikkat çeken Prof. Dr. Eraslan, “Son günlerde tüm dünyada ve ülkemizde sosyal medya modası oluştu, Clubhouse. 90'lı yılların kapalı sohbet odalarının sesli biçimi. Davetiye yoluyla insanların katıldığı sosyal medya zemini. Davetiye geliyor, davetiye kabul edildiği zaman siz gruba dahil oluyorsunuz. Sadece sesle görüşebiliyorsunuz. İnsanların kendilerini özel hissettikleri ve farklı olarak kendini ifade ettiklerini düşündükleri bir mecra. Baktığımız zaman kullanım ve gizlilik politikalarında bazı tehlikeli unsurlar var. Mesela iletişim bilgileri, görüşme bilgileriniz, fotoğraflarınız hatta çerezleriniz gibi bilgileri topladıkları bunları müşteri ilişkilerinde kullandıklarını ifade ediyorlar. Biz Whatsapp'tan kaçtık gizlilik mahremiyet vurgusuyla, şimdi Clubhouse’a gittik. İnsanlar oralarda ne yazık ki şimdi gizli verilerini paylaşıyorlar” dedi.

'ŞİFRELİ ODALARDA HİÇ TANIMADIĞINIZ İNSANLAR BİR ARAYA GELİYOR'

Uygulamanın terör boyutuna dikkat çeken Prof. Dr. Eraslan, “Clubhouse’un bir diğer boyutu da terör örgütlerinin bir zemini olması. Propaganda, süreç içerisinde eleman temini ve hatta örgüt içi toplantılarını yapabilecekleri bir zemin olma özelliği var. Çünkü şifreli odalarda hiç tanımadığınız insanlar bir araya gelebiliyor. Bu yüzden çok dikkat edilmesi gereken yeni bir sosyal medya ağı. Farkına varmadan böylesi durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Son dönemlerde Clubhouse’ta insanların çeşitli şekillerde tacize uğradığına yönelik bilgiler de gelmekte. Sosyal medyada yeni heyecanları denemek için çok acele etmemeli, mutlaka çok iyi araştırarak sürece dahil olunmalı” diye konuştu.

‘SANAL KUMAR, YETİŞKİN SİTELERE GİRİŞ VE DİJİTAL ZORBALIK ARTTI’

Sosyolog Prof. Dr. Levent Eraslan, pandemi ile beraber çocukların dijital dünyaya ile karşı karşıya kaldığını belirterek aileleri uyardı. Sanal kumar, yetişkin sitelere giriş ve dijital zorbalığın arttığını söyleyen Eraslan, “Pandemi dönemi ile beraber online kalma hali, dijital süreçler ile birlikte olma, ekrana bakma halleri çok arttı. Daha önceden oyun amaçlı kullandığımız birçok eğlence araçlarının tamamı öğretim aracına döndü. Televizyon bir anda öğretmen, tablet bir anda okul oldu. Elbette böyle bir dijital dünya ile karşı karşıya kalmanın da bazı zararları var. Psikolojik olarak çocuklarda yorgunluk, fizyolojik olarak, bel, boyun, kol ağrıları. Özellikle pandemi döneminde artan bir diğer tehlikede dijital oyunlar. Online dijital tehlikeli oyunlar şiddet öğretir. Anne ve babalar online dersler sonrasında çocukların yine tabletle baş başa kaldıklarında ne yaptıklarına bakmalılar. Bu yüzden de onların dünyalarını iyi bilmeleri lazım. Bu takipte emredici, yargılayıcı, suçlayıcı ve yasaklayıcı bir dil kullanmak olumlu sonuç vermiyor. Tehlikeli dijital oyunlar artık mobil sistemi girdiler. Yaygınlığı o kadar artıyor ki insanlar günde 8 saate kadar, özellikle sokağa çıkma kısıtlamasında böylesi alanlarda kalıyorlar. Ekstrem denemeler yapıyorlar. Bu dönemde ne yazık ki sanal kumar çok arttı. Yetişkin sitelerine giriş, dijital zorbalık arttı, suç oranları yükseldi. Bu yüzden anne ve babaların çocuklarının ne yaptığını, nasıl bir alışkanlık içerisinde olduklarını izlemeleri gerek. Sosyal medyada tanımadığı kişilerle konuşmamaları, tanımadığı kişilere kendi verilerini vermemeleri, tanımadığı kişilerle süreç içerisinde özel ilişki kurmamaları gerektiği mutlaka vurgulanmalı” dedi.

‘UZAKTAN EĞİTİM DEĞİL, DİJİTAL EĞİTİM’

Pandemi ile beraber dünyada yaklaşık 1 milyar öğrenci ve 300 milyon öğretmenin dijital eğitim süreci ile tanıştığını ifade eden Prof. Dr. Levent Eraslan, “Kullandığımız sistemin adı uzaktan eğitim değil dijital eğitim. Çünkü fiziki olarak farklı yerlerde eğitim almanın çok ötesinde bir şey yapıyoruz. Öğrenme nesneleri, üç boyutlu öğrenme araçları, animasyonlar grafikler o yüzden bu sürecin adı dijital eğitim. Bahçeşehir Eğitim kurumları bu süreçte dijital atak yaptılar. Metodbox adı verilen bir platformda eğitimlerine devam ediyorlar. Bu kurum süreç içerisinde bir dijital eğitim kültürüne sahip. 2000'li yılların başında kurucusu Enver Yücel Giresun’un bir köyünden İstanbul'a uzaktan eğitim uygulaması yaptırmış. Böyle bir çalışmaya girmiş, Apple'da anlaşmalar yapmış, okullarda bu tarz yeni farklılıklar ortaya koymuş bir eğitim lideri. O yüzden bu kurumlarda bu başarıyı görüyoruz. Bahçeşehir Eğitim kurumları çağın tüm özelliklerini eğitim sürecine yansıtmaktadır” açıklamasında bulundu.

‘YÜZ YÜZE EĞİTİMİ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ’

Bahçeşehir Koleji Rize Kampüsü Kurucusu Aziz Sonkaya da pandemi ile beraber başlayan dijital eğitim maratonunu değerlendirerek, “Aslında dijital eğitime yabancı bir kurum değiliz, yaklaşık 10-12 yıl önce uzaktan eğitime yatırım yapmaya başladık. Metodbox diye özel bir dijital platformumuz var. Pandemi sürecinde eğitimimizi metodbox üzerinden vermeye başladık. Bu sistemle biz okulu alıp tamamen dijitale taşıdık. Bize gelen günlük, haftalık yönergeleri alarak ekrana taşıdık. Ekrana taşırken, çocukların alması gereken hem tasarımsal hem uygulamaya yönelik becerilerini de ev iklimine uygun olarak metodbox'un içerisine tasarlandı. Bu sistem Türkiye genelinde oldukça başarılı oldu ve velilerimizden güzel tepkiler aldık. Biz Rize Bahçeşehir’i kurarken 14 atölye açtık. Bu atölyelerde, çocukta tasarım becerisi, bilişim okuryazarlığının gelişmesini hedefledik. Siber güvenlik, yapay zeka, dron pilotluğu gibi atölyelerle öğrencileri yeni yüzyıla hazırlayacak becerilerle donatmaya çalışıyoruz. Türkiye'de ilk kez Rize Bahçeşehir'de kurulan Greenbox laboratuvarı ile çocuklara sosyal medya becerisi katarak sosyal medya etiği ve mahremiyeti oluşturma konularında bilgilendiriliyor. Bütün atölyelerimiz de hazırlıkları yaptık, bu becerileri çocuklarımıza kazandırılacak ortamları hazırladık, yüz yüze eğitimi sabırsızlıkla bekliyoruz” dedi.