Her birimiz ayrı ayrı ne çok şeyler biliyoruz. Bildiklerimiz ihtiyaç halinde birkaç adım, birkaç hamle, birkaç müdahale, birkaç ilkyardım, pansumandan öteye gitmiyor. İnsan yapısal olarak da ilk adımları atabilecek yeterlilikte ise ne mutlu, zira toplum halinde yaşamaya asırlar öncesinden başlamışız. İnsan olarak çok şeyi ilk adım seviyesinde bilip, bir şeyi çok iyi, uzman seviyesinde bilmeliyiz. Toplum olarak yaşıyor olmamız tercihimizden ziyade bir mecburiyet oluşturdu, temel, asgari bilgilerle hayatlarımızı idame ettirirken, profesyonel olarak da bir konuda usta, uzman, ihtisas sahibi olmamız gerekliliği var. Doğru, dürüst ve samimi olsak, bilinçle hareket etsek, topyekûn bu ilkelerle hayata müdahil olsak, sorunsuz, problemsiz hayatlar süreceğiz de, öyle değil, maalesef değil, hep boşlukta kalıyoruz.

..

Adamın biri, kır koşusu yaparken havada uçan bir balon alçalarak yanına yaklaşmış, yere vurup birkaç kez zıpladıktan sonra tekrar havalanmış. İçinde birkaç adam, dehşet içinde balonun sepetine sıkı sıkı tutunmuşlar. Adamlardan biri, koşu yapana seslenmiş, “Beyefendi, rüzgâr nedeniyle yolumuzu kaybettik, bize nerede olduğumuzu söyler misiniz?”

Koşucu, balondakilere bakmış, “Yerden 20 metre yükseklikte, bir balonun sepetinin içindesiniz” demiş.

Balondaki bozulmuş biraz ve “Beyefendi siz gazeteci olmalısınız” diye seslenmiş bu kez.

“Evet” demiş adam, “Gazeteciyim de nasıl anladınız?”

Balondakilerden biri, “Verdiğiniz bilgiler kesinlikle doğru ancak bir işe yaramıyor” deyince, koşucu “Sizler de siyasetçi olmalısınız” diye karşılık vermiş.

“Evet, öyle” demiş balondaki adam, “Siz nasıl anladınız?”

Yoldaki gülmüş; “Yola çıkarken hava koşullarını bilmiyorsunuz, balonu uçurmayı bilmiyorsunuz, nereye geldiğinizi bilmiyorsunuz, nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz. Üstelik içinde bulunduğunuz durumdan dolayı beni suçluyorsunuz.”

..

Yazımın girişinde kendi düşünce ve yorumumu yapmış olsam da, kurgu hikâye isabetli bir projeksiyonla meseleyi kavramamıza ziyadesiyle yardımcı oldu. Uzman, usta, ihtisas sahibi olduğumuz, makam mevki işgal ettiğimiz profesyonel çalışma hayatımızda yaklaşık, hemen hemen, sanki, ihtimal gibi belirsizlikler olmaz, olmamalı. Yaptığımız iş ne ise o spesifik konunun uzmanı ve çevremizdeki insanların da ışık tutanı olmalıyız. Yaşadığımız toplumda ki her insanın profesyonel çalışma hayatında ve kurumsal sosyal yapılanmada da aynı hassasiyetlere sahip olmalıdır. Müreffeh bir yaşam, çağdaş, uygar, medeni bir hayatın temel gerekliliği böyledir.