Merhabalar, Biltes Koleji’nin kurucusu, çocukların Can öğretmeni, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul Bilgi Üniversitesi olmak üzere birçok okulun öğretim görevlisi Can Uysal... Genç yaşınızda birçok çocuğun, birçok gencin hayatına dokundunuz. Şu an bulunduğunuz yerden mutlu musunuz?

Hayallerimin de ötesinde bir hayat yaşıyorum. Her yaştan, her kademedeki çocuklarla birlikte vakit geçirmek, eğitim camiasındaki arkadaşlarımla yeni modelleri konuşmak, her gün daha çok nasıl katkı olabiliriz söylemini hayata geçirmek benim için çok kıymetli. Dolayısıyla hayallerimin de ötesinde bir hayat yaşıyorum.

Birçok ülkede proje sorumlusu olarak çalıştınız. Tekrar İstanbul’a dönmek radikal bir karar olmalı...

İstanbul’a babamın vasiyeti üzerine döndüm. Uluslararası şirketlerde yaşadığım deneyimlerle, ülkeme nasıl katkıda bulunabilirim, eğitim camiasına nasıl entegre edebilirim sorusunu kendimi sordum ve çok heyecanlı, güzel bir serüven başladı.

Babanızın vasiyeti üzerine İstanbul ‘a geldiğinizi söylediniz. Bu karardan pişmanlık duyduğunuz oluyor mu?

Zaman zaman yurt dışındaki hayatımı özlediğim oluyor ama çok şanslıyım, gidip arkadaşlarımla görüşebiliyorum. Daha önce yaşadığım şehirleri görme fırsatım oluyor. Bu çok büyük bir ayrıcalık, o yüzden pişman olduğumu söyleyemem. eğitime katkım olan insan sayısı yüz binleri geçti çok büyük bir manevi tatmin yaşıyorum. Tek sorunum özlem.

Bir çocuğun ilk öğretmeni ebeveynleridir derler. Bir eğitmen olarak bu sözü doğru buluyor musunuz?

Yüzde yetmiş beş annesi, yüzde yirmi beş babasıdır diye düşünüyorum. Türkiye’de bir ortalama verecek olursak evde aldığınız edep bütün hayatınızı lanse ediyor; çevre ile olan ilişkinize, doğa ile olan ilişkinize, insanlara olan yaklaşımınıza, her şeye sirayet ediyor. Sevgiyle ve huzurla büyüyen çocuklar ebeveynleriyle doğru mesafede oldukça kaliteli eğitime olan aşinalıkları da artıyor.

Birçok ülkedeki sisteme tanıklık etmiş biri olarak gittiğiniz ülkelerdeki eğitim sistemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

63 ülke gezdim, her ülkede mutlaka en az bir ilkokul, ortaokul, lise ve bir üniversite gezip, görme imkanım oldu. her birinin ayrı zenginlikleri var. Her biri ülkemiz için ayrı fırsatlar oluşturabilecek nitelikte. Benim bakış açım, tamamen bu fırsatları Türkiye’ye nasıl entegre ederim doğrultusunda.

Dünyadaki eğitime sistemlerini inceleyen bir çalışmanız var. Bu konuda sizi en çok şaşırtan ülke hangisi oldu?

Beni en çok şaşırtan ülke kesinlikle Finlandiya. Oradaki eğitim fırsat eşitliği beni çok etkiledi. Türkiye’de olamayacağını ve ulaşamayacağımı düşündüğüm bir şey olduğu için en azından görmek deneyimi yasamak heyecan vericiydi. Ülkenin en ücra köşesindeki okul ile en gelişmiş olarak görülen Helsinki'deki bir okulun aynı müfredatı, aynı nitelikte işleyebiliyor olması çok şaşırtıcıydı .


Bir insanın en değerli varlığı çocuklarıdır. Biltes Kolleji’nin eğitim sisteminden bahseder misiniz?

Bu ilginç bir bakış açıcısı... Bir insanın en değerli varlığının çocukları olduğunu düşünmüyorum. Benim için o çocuklara doğru sistem kurmak, en doğru eğitimi vermek bireysellikten çıkarak tüm topluma hizmet etmek daha değerli. Biltes Kolleji’ndeki hedefim öncelikle teknolojiyi çok iyi öğrenen, bunu eğitimine çok iyi entegre eden çocuklar yetiştirmek. Sanatla ve doğru montörlerle geliştirerek, onların ruhlarına dokunmak, ruh dışındaki her şeyin yapay zeka tarafından yapılabileceğine inanıyorum. Bizi diğer canlılardan ve cansızlardan ayıran en kıymetli şeyin hissiyatımız ve özgür seçimlerimiz olduğunu düşünüyorum.

Anaokulundan ortaokula kadar uzanan, çocukların en önemli yaş paradigmasını sağlayan bir dönemden bahsediyoruz. 4-5 yaşındaki bir çocuk için eğitim nedir?

Oyundur. Oyun onun kişisel gelişimi, konsantrasyonu, hayata bakış açısı ve geleceğe dönük eğilimlerini geliştiren çok özel bir kavramdır.

Çocuklarda en sık karşılaştığınız sorunlar ne oluyor?

Sorun kavramının öncelikle kişilere göre değişkenlik gösterdiğini düşünüyorum. Size göre sorun olan şey bana göre fırsat olabilir. oldukça sübjektif bir kavram aslolan yaklaşımdır.

Biltes Kolleji’nin amacını vurgulayan bir mottonuz var mı?

Mutlulukla başarıya taşır

Türkiye’nin eğitim sistemiyle ilgili yıllardır süregelen bir “özel okul’ tartışması var. Özellikle günümüzde özel okulların sunduğu imkanlar devlet okullarıyla arasında bir çığ oluşturuyor. Bu hiyerarşik eğitim sistemi anaokulunda üniversiteye kadar olan süreçte bireyi nasıl etkiliyor?

Doğruyu söylemek gerekirse doğada her zaman güçlü olan kazanır. Öğrencinin seçimi daha iyi eğitim alacağı özel okulda okumaksa bunun için bursluluk sınavlarına hazırlanıp burslu şekilde tamamlar. Bunların kişisel seçenek olduğunu devlet okullarının da özel okulların da rekabet halinde olup öğrenciye en kaliteli eğitimin verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugün özelikle orta öğretimde ( lise eğitiminde ) çok sayıda devlet okulu Galatasaray Lisesi gibi İstanbul Erkek Lisesi gibi özel liselerden daha etkin bir kültür ortaya koyabilmekteler. Hedefimiz özel sektör ve devletin bir olarak, birlikte olarak çok daha iyiye taşımak olmalı. Eğitimcilerin her zaman, her gün daha mükemmel eğitimi nasıl oluşturabiliriz mottosuyla ilerlemeli benim bakış açım tamamıyla bu yönde ve bunun için ciddi anlamda çaba sarf ediyorum.

Genç yaşınızda bir okul açarak büyük bir girişimin içine girmişsiniz. Hayatınızdaki bu büyük atılım sizi korkuttu mu?

Sorunuz benim için değerli bir iltifat böyle gördüğünüz için çok teşekkür ederim. Tatlı bir korku, tatlı bir heyecanı tetikler. Tatlı heyecanlar büyük bir tutkunun başlangıç adımlarıdır. Tutkumuzu tetikleyerek korkularınızın üstesinden neşeyle gelebiliriz.

Hem okul sahibi, hem bir eğitmen hem de öğrenci... Eğitime olan bu büyük aşkınızın geçmişten gelen bir temeli var mı?

Annem ve babam evde hep kitap okurdu. Okuyan insanları gördüğünüzde özellikle sadece okumakla kalmayıp, bunu güzel yazılarla kâğıda döktüklerini fark ettiğinizde, farklı bir dünyanın kapıları ister istemez açılıyor. Bu güzel açılışlar için kendilerine teşekkür ederim.

“Gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseridir” sözü hayatınızın en önemli dönüm noktalarında hocalarımızın değerini anlatıyor. Siz de girdiğiniz bu yolda birçok gencin eseri oldunuz bile...

Teşekkür ederim çok keyifli bir sohbetti Sizinle birlikte röportaj yapmaktan onur duydum. Güzel sözleriniz her ne kadar beni utandırsa da daha iyi olabilmem için beni motive edenlere kapım her zaman açıktır.