Türkiye Gençlik Vakfı gönüllüsü, İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencilerinin düzenlemiş olduğu, ‘Yeni Nesil Okuyor’ proje çalışması başla

Türkiye Gençlik Vakfı gönüllüsü, İstanbul Aydın Üniversitesi öğrencilerinin düzenlemiş olduğu, ‘Yeni Nesil Okuyor’ proje çalışması başlattılar. Bizim de projeye katkı sunmamızı istediler. Hayra sevk edici bir çalışmanın, bir köşesinde dahi yer almak, bir şeyler katmaya çalışmak son derece memnuniyet verici… Milli ve manevi hassasiyetlerine somut örneklerle birçok kez yakından şahit olduğum, bu gençlerin beni aralarında görmek istemeleri, benim açımdan bahtiyarlığın bir ifadesidir. 
Bu gençlerin, öncelikle üniversitelerin ve liselerin dolayısıyla gençliğimizin popülizme gereğinden fazla kapıldıkları kanaati, çok önemli bir sorun olarak hareket merkezleri olmuştur. Bu durum geleneklerimizi ve inançlarımızı değer yitimi ile karşı karşıya bırakması gibi bir tehlikeyi beraberinde getirdiği gerçeği ile böyle bir çalışmayı başlattılar.
Gençlik ve spor bakanlığımızın desteklemiş olduğu bu proje ile konusunun uzmanı kişileri üniversite gençliği ile buluşturup özellikle kültür, kimlik, inanç ve değerlerimiz hususunda bilinç oluşturmak maksadıyla seminerler organize ediyorlar. Ve seminer sonunda konuşmacılara ait imzalı kitaplar dinleyicilere ücretsiz olarak veriliyor. Böylece 'Yeni Nesil Okuyor' projesinin maksadı istikametinde çok önemli, çok değerli bir adım atılmış oluyor. 
Salı günü yapılan medyada ‘psikohekim’ olarak tanınan Psikolog Abdulaziz Yılmaz'ın konuşmacı olarak katıldığı seminere katılma fırsatımız oldu. Abdülaziz Bey’in konuşması, özellikle hayatın içinden örneklerle popüler kültürün gençlerimizin ruh ikliminde ne kadar iz bıraktığı gerçeğini, gözler önüne sermiş oldu. Özellikle yabancı müzik gruplarının, özellikle ortaokul ve lise çağındaki gençlerin kimliği üzerinde yapmış olduğu tahribatı üzülerek, ibret alarak dinledik. 
Özellikle günümüz gençlerinde toplumdan yalıtılmışlık gibi bir duygu oluşuyor. Şahsi görüşüm şudur ki, var olan kültürün içselleştirilmesi gibi bir sıkıntı var. Bunda popüler kültürün etkisi olsa da bizlerin bunun etkisini kırabilecek yöndeki menfi çalışmalarımızın, azlığı da söz konusudur. O sebeple ben bu kardeşlerimi, Nemrudun ateşine bir damla su taşıyan karıncalar gibi görüyorum. 
Menfur sebeplere muhalefet olarak, hem sebepleri ortadan kaldırmak için bir adım atmak olacağını düşündüğümüzden elimizden gelen naçizane gayreti ortaya koymak istedik. Projenin broşürüne bir yazı yazmak gereği hâsıl oldu. Buradan sizlerle paylaşmak isterim:
“İnsanlık bir keşfi kadime muhtaçtır. Hem de bugün her zamankinden fazla muhtaçtır. İnsanlık beşeri sistemlerin çarkları arasında ezilmekte, zulüm görmekte, küçük bir azınlığın tahakkümüne mahkûm edilmektedir. Bu küçük azınlık kimi vakit bir ekonomik güç kimi zamanda siyasi veya askeri güç olarak toplumların dizaynı ve kurdukları sistemin devamı için uğraşmaktadır. 
İnsan varlığının ve kıymetinin mahiyetinden habersiz bir ömür geçirmektedir. Bu sebeple insanlık bir mana boşluğu ile yaşamından kaynaklı anlamların farkında olmadan adına yaşamak denirse, yaşayıp gitmektedir.
İnsanın dünya serüveni, tamamen anlam üzerine hem de en derin anlam üzerinedir. İlahi kitapların bildirdiği üzere İlk insanın yaradılışında, imtihanlarına, ilhamlarında, bilgilerinde ve keşiflerinde de sabittir ki ilk insanın varlık sebebindeki anlam ebedidir. 
Bugün İslamiyet’le şereflenmiş, Müslüman gençliği olarak yeniden insan olmanın, kul olmanın gereklerini, İnsana hakkın nazarıyla, eşrefi mahlûk (Varlıkların en şereflisi) olarak bakabilmeyi öğretmemiz gerekmektedir. Beşeri sistemlerin, insanlığa yapmış olduğu değer kaybını hakkıyla anlatmamız gerekmektedir. Müslüman genç, davet, tebliğ gibi görevlerin muhatabıdır, vazifelisidir. 
Bu dünyada menfaatperest bir hayat sürmenin, hakkı ve hakikati unutmanın ağır bedellerinin olacağını bildirmeliyiz. Ahlaki aşınmanın, acımasız hayat şartlarının, bencil bir toplumun üzerine gitmemiz gerekmektedir. İyiliği yayıp, kötülükten men etmek gibi bir büyük vazife Yüce Allah tarafından bize verilmiştir. 
Dünya hayatının ilk insandan bugüne gelen en kadim inancı, sırrı, mutluluk kaynağı kulluktur. Allah Teâlâ’nın, Hz. Âdeme vermiş olduğu sırlar içimizde saklıdır. İnsan kendinde var olan sırlı mutluluğu, sırlı meziyetleri çıkarabilecek kudret ve yetenekler yine kendinde vardır. Fakat onu ortaya çıkarabilmek kul olmayı başarabilmekle orantılıdır. Biz kul olmayı başardıkça ortaya çıkacak olan tüm güzellikler etrafımızda başka güzelliklere, başka nimetlere sebep olacaktır. 
Kul olmayı başarabilmek ise Allah teala’nın emir ve yasaklarına uymak ve Allahü tealanın sevmediklerini sevmemek, sevdiklerinin ise izinden gitmek, etrafında olmak, onlarla birlikte olmak ile mümkün olacaktır. Zaten biz kul olmayı hakkıyla başardıkça Allah bizi sevdikleri ile buluşturacak ve İnsanlık için hizmet etme gibi bir büyük hedefe bizi mazhar kılacaktır.
Değerli kardeşim çıktığımız bu yolda, hedeflerimizi rızayı ilahi olarak belirledik, istikametten ayrılmamak gibi bir gayretimiz var. İnsanız, hataya meyilli, günaha meyilli bir yaratılışımız var. Bu sebeple takılacağız, sendeleyeceğiz bazen düşeceğiz; fakat düştüğümüz yerden, yeniden kalkacağız. Sende bu kutlu yolda bizimle yürü, düştüğümüzde bize elini uzat, ilahi emrin istikametinde birlikte seninle yürümek bize güç katacak. Birlikte kadim olanı keşfedelim. Ve keşfettiğimiz kadimi (kulluk bilincini) tüm dünyaya duyuralım. İnsanlığın acılarını dindirmek için gayret gösterelim. Mazlum milletlerin sıkıntılarını duyuralım. 
Hedeflerimizi birlikte inşa edelim. Dünyadan kazancımız bir tek maddiyat olmasın, hazların peşinden gitmekten vazgeçelim. Birliktelik (ittihat) en başta Allah’ın emridir. Bu ulu emrin istikametinde feyz ile, rahmet ile, kudret ile yürüyeceğimizden eminiz. 
Allah için bir adım at. Aramızdaki duvarların yıkıldığına, şahitlik edelim.”