“Roller bir merdivenin basamaklarıdır. Hiçbirinde oyalanma. Hepsini kullan. Onları üzerine basmak için ve ötesine geçmek için kullan! Varlı

“Roller bir merdivenin basamaklarıdır. Hiçbirinde oyalanma. Hepsini kullan. Onları üzerine basmak için ve ötesine geçmek için kullan! Varlığının değerlerini yükseltmeyi öğren, o zaman her rolü üstünden çıkarıp attığın eski elbiselerin gibi çabucak ve kolayca terk edebileceksin. Bir rolü “kullanmak” , onun ardında yatan Oluş’a ve sorumluluğa sahip çıkmak ve artık ihtiyaç kalmadığında, ondan ebediyen kurtulmak demektir. Buna kesin bir biçimde kendini ondan özgürleştirmek denir”.

Stefano D’Anna

 

Görsel sanatlarda tiyatronun sahip olduğu anlatı yapısı, Aristoteles’in Poetika adlı kitabında “Tragedya” tanımıyla yer alır. Aristoteles: “Tragedya’nın ödevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhu tutkulardan temizlemektir” demiştir.

Aristo tarafından ruhun temizlenmesi – arınması olarak tanımlanan katharsis, psikanaliz öğretisinde her türlü rahatsızlık veren duygu yükünün uygun bir alanda kendini ifade etmesi ve kişinin böylelikle arınmasını sağlayan bir yöntemdir. Aristoteles, Katharsis’in kendini gösterebileceği yeri Trajedi olarak belirledi. Amaç, insanın bir diğerine empati yaparak, kendisini bir başkasının yerine koyarak, kendisini bir diğerinde izleyerek anlamaktır. Tragedya yani trajedide, insan diğerlerini izlerken kendinin dışına çıkar ve kendini izleme fırsatı bulur ve karşıdakini böylelikle anlayarak, korkuları veya tutkuları ile yüzleşerek, bir arınma hali yaşar. Kuşkusuz bu arınma hali estetik bir hazdır. Sonuç olarak insan, sahnede kahramanı izlerken kendi iç dünyasıyla yüzleşmekten estetik bir haz duyar.

Katharsis, aslında trajedi ve komedi olarak ikiye ayrılır. Trajedide, kahramanlar olağanüstü ve hayranlık uyandıran kişilerdir. Komedideyse, genelde gülünç unsuru olarak ele alınan kişiler halktan kimselerdir. Trajedi hayatın her alanında karşımıza çıkar, komedi de öyle. Onları nasıl ele alacağımıza biz karar veririz. Mizah bu yüzden iyidir, durumların halini küçültür ve çabuk geçişler yaptırır. Düşününce hiçbir şey sonsuza dek sürmüyor.

Kolay geçişleri, yaşama tekrar uyum sağlamayı, arınarak hayatla akabilmeyi bilmek asıl mesela. Bunu ister tiyatroyla yapın, ister hayatı gözleyerek. Bu size kalmış. Ama Sezen Aksu’nun o şarkıda dediği gibi:

Ama fazla da üzülme hayat bitiyor birgün.

Ayrılıktan kaçılmıyor.

Hem çok zor, hem çok kısa, macera ömür.

Ömür imtihanla geçiyor…

Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem.

Unutamam, acı tatlı ne varsa hazinemdir.

Acının insana verdiği değeri bilirim, küsemem.

Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir…