Sağ elin verdiğini sol el görmesin diye öğütlerdi atalarımız. 

Şimdi kural değişmiş olacak ki, yardım ettiğimizi ne kadar çok insana duyurabiliriz acaba telaşına düştüler. 

Basın bültenleri, haberler ve sosyal medya paylaşımları ile üç kuruşluk yardımları bile abartarak duyuruyorlar. 

15-20 liralık kırtasiye yardımını bile dünyayı bağışlamış gibi anlatıyorlar.

Özellikle bazı belediyeler, vakıflar ve dernekler işin suyunu çıkardı dersek abartı olmaz.

Bir belediye kırtasiye yardımı dağıtacağını duyurdu, belediye önü miting alanına dönüypr. Ortaya çıkan izdiham, itiş kakıştan insan utanıyor.

En acı tarafı da gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım hiçbir şekilde ulaşmıyor. 

Zaten kim takar ki gerçek ihtiyaç sahibini. 

Amaç başka. Hedef çok başka. 

Bir taşla birden fazla kuş nasıl vurulur? Bunun hesabını yapanlardan bahsediyoruz. 

Reklamı, şamatası, havası, gösterişi, duyurusu bir başka.

Tek kelimeyle evlere şenlik!

Olması gereken gibi değil.

Neden değil?

Yapmış olduğu yardımları kimseye duyurmayan,

Kendinden ve Allah'tan başka kimsenin bilmediği, 

Bu yardımları kim yaptı diye insanların merak ettiği,

Ancak bu dünya da ögrenemedikleri yardımları yapanlarda bizlerin ataları, dedeleri, babaları değil miydi?

Bizler o insanların evlatları, torunları değil miyiz?

Yaptığımız iyiliği yalnızca Allah'ın bilmesi bize yetmiyor mu?

Yetmiyor ki, yaptığımız yardımları, bilmeyen, duymayan kalmasın istiyoruz!

Dahası o da yetmiyor!

Namımız yürüsün!

Şehirde efsane olalım!

Dostlar övsün yüceltsin, düşmanlar ve kıskananalar çatlasın! 

Basın çeksin, haber yapsın, ekranlarda anlatılsın.

O konuda çıkalım açıklamalar yapalım. 

Sosyal medya hesaplarımıza beğeniler ve yorumlar yağsın.

Telefonlarımız hiç susmasın!

Şehir bizi konuşsun, bizi anlasın denen başımızı döndürecek, ayağımızı yerden kesecek, bizi havalara uçuracak o duygu yağmurlarıyla sırılsıklam ıslanmanın derdindeyiz!

Bunun adı ne?

Yardım yapmak mı?

Reklam mı?

Ne diyeceğiz bu davranış biçimine?

Görgüsüzlük mü?

Siyasette boy göstermek mi?

Övünmenin birkaç üst versiyonu mu?

Şımarıklığın daniskası mı?

Yardım yaptığımız kesimleri üzmek ve yaralamak zorunda mıyız?

Gerçekten amaç sadece yardımsa, ihtiyaç sahipleri tek tek tespit edilip kapılarına bırakılamaz mı?

Okul zamanları kırtasiye yardımı moda ya: belediye önlerinde mitingle yardım dağıtacağınıza, ihtiyaç sahibi öğrencileri okullarında tespit edip insanları rencide etmeden dağıtmak daha güzel olmaz mı?

Küçük hesaplar için, üç beş oy daha fazla alabiliriz umuduyla insanları bu kadar rencide etmek ayıp değil mi?

Asıl üzücü olanı ise kamu kaynaklarının siyasi hesaplar için heba edilmesidir.

Halkın parasını, yine halka gösteriş yaparak ve insanları rencide ederek dağıtıyorlar, bunu da büyük başarı gibi halka duyuruyorlar. 

Ne yazık ki, halkın bir kısmı da bunu kabullenmiş, yapılan yardımların ne kadar doğru olduğunu savunuyorlar. 

Başka bir deyişle seçim yardımını, siyasi hesapları alkışlıyorlar. 

Ne olurdu sessiz sedasız bu yardımları yapabilselerdi?

Yapamıyorlar, yapmaları da mümkün değil!

Onların bu gösterişe ve şova dönüşen yardım teşebbüslerini yazanlar çizenler, gündeme getirenler var olduğu müddetçe ne onlar bu işten vaz geçecekler, ne de sayılarında bir azalma olacak!

Ve her defasında onlarca yoksul evladımız, rencide edilseler de bunların yaptığı yardımlardan faydalanmak zorunda kalacaklar. 

...