Herhangi bir gün… Neresi olduğu çok da önemli değil… Bütün şehirlerimizin hep birbirine benzeyen ortalama bir sokağ

Herhangi bir gün… Neresi olduğu çok da önemli değil… Bütün şehirlerimizin hep birbirine benzeyen ortalama bir sokağı…



Tek tük arabalar öteye beriye gelip geçmekte… Kenarda eski püskü bir panelvan, kendisini park etmiş sahibinin gelip götürmesini uslu uslu beklemekte…



Sıska, boz ve kanâre (arsız) bir köpek epey uzakta susta da durmuş, arka ayağıyla sağ kulağının arkasını kaşımak için kesif bir çaba sarf etmekte…



Bir iş yerinin kamerası sabit bir yere odaklanmış bir vaziyette kadrajına giren ne varsa kaydediyor. Burası bir benzinliğin önü olsa gerek…



Sonra ilerden siyah renkli, lüks bir araba sağa sola yalpalayarak gelip tesisin önüne yanaşıyor. Şoför mahallinde oturan kadın arabanın kapısını açıyor, hem inmek istiyor hem de yanındaki erkekle itiş kakış yaşamaya başlıyor.



Şoför, hışımla, palas pandıras arabadan iniyor. Hatta el frenini çekmeyi unuttuğu için araç hareketleniyor bir an. Arabayı durdurduktan sonra, dolaşıp geliyor, tekme tokat girişiyor kadına.



O adam çocukluğundan itibaren ‘ağız burun’ diye tabir edilen şekilde erkeklerle bile dövüşmemiştir inanın.



Kadın çaresiz, kadın direnmeye çalışıyor ama adam acımasız bir boksör gibi aşağılık yumruklarını saydırıyor.



Binmek istemeyen kadını, iteleyerek ve tabii daha kötü vurmayı ihmal etmeden arabanın içine sokmaya çalışıyor.



Çevrede ise bir sürü nemelazımcı, bir yığın ‘el âlemin derdi seni mi gerdi’ci, aval aval onlara bakıyor. Kadın yumrukların etkisiyle sendeleyip yere düşüyor bir ara, yerde de karın boşluğuna tekme yemekten kurtulamıyor.



Kadın zar zor kalkıyor, kaçayım diyor, olay mahallinden epey bir uzaklaşıyor. Ama adam gene peşinde…



Bir insan, karşısında ellerini kaldırıp acziyetini belli eden insana nasıl vurabilir? Adam (!) dinlemiyor, işi daha da ileri götürüp insanın kanını donduracak bir hamle yapıyor. Koşuyor kadının üzerine, usta bir karateci gibi, ona döner tekme atıyor.



Toplanan bir sürü adam yine kılını kıpırdatmıyor, kendi aralarında mırıldansalar da seyrediyorlar, elleri armut topluyormuş gibi sadece bakıyorlar. Hiç olmazsa birisi, “Oğlum yeter artık, kendine gel!” diyen yok.



Orada, erkeklerin yerine bir tane kadın olsa bak adamı nasıl tutuyor, hatta ona nasıl haddini bildiriyor ama maalesef etraf ezik, herhangi bir olayla karşılaştığında anlık karar verme yetisini kaybeden zayıf yaradılışlı erkeklerle dolmuş taşmış.



Belki de, onlarda, kadınla kocası arasına girilmez gibi bir safsataya inandırılmışlardır, bilmiyorum.



Adam kadını saçından sürükleyip getiriyor, karga tulumba arabanın arkasına sokuyor. Düşen eşyalarını da alıyor, kendi üstünü başını düzelttikten hiç bir şey olmamış gibi kasım kasım kasılarak son model taksisine binip gidiyor.



Benzer olaylar son zamanda ayyuka çıktı artık. Bazı şizofrenler ise dövmeyi, sövmeyi, darp etmeyi bırakıp doğrudan kadınların canlarına kast ediyor.



Boşuna kalem oynattığımı bilsemde yazmak zorundayım, karar alma konumundakilerin ivedi olarak bunun önünü almaları, bir an önce bu işleri kökünden halledecek işler yapmaları lazım.



Allah aşkına daha kaç can gidecek, daha kaç yuvaya ateş düşecek.



Bize de çok iş düşüyor, bunlarla baş etmek için toplumsal bir bilinç gerekiyor. Hassasiyetleri gelişmiş ve elini taşın altına koymaya meyyal bireylere ihtiyacımız var.



Şiddet gören, taciz edilen bir kadın gördüğünüz de, duyduğunuz da susmayın, görmezden gelmeyin…



Kendinizi koruyarak, önleminizi alarak, araya girmekten veya şikâyet etmekten korkmayın.



Öyle veya böyle..



İnisiyatif alın, aman canım, neme lazım demeyin. Unutmayın ne geldiyse başımıza adamsendecilikten, duyarsızlıktan, nemelazımcılıktan geldi.