Hey siz insanlar, zamanın dost görünümlü yüzüne kanarak bir gün tek başınıza kalacağınızı hiç düşü

Hey siz insanlar, zamanın dost görünümlü yüzüne kanarak bir gün tek başınıza kalacağınızı hiç düşünmeden, boş kalabalıklar içinde yaşadığını var sanıp sonrada yapayalnız kalan insanlar …Evet evet size diyorum bunca insan kırıntısı; ağaçlar kuşlar arasında sahi kaçınızın aklına gelirdi bir gün yalnızlığı iliklerinize kadar hissedeceğiniz…

Evet hissedebiliyorum,şuan bir çoğumuzun yalnızlık yüzünün hüzün toprağında bir demet kimsesizlik çiçeği açmış.Sanki zamanın derin kuyusuna düşmüş bir yardım eli bekler gibisiniz ve kimseler yok etrafta yüreğinizin elinden başka… Çaresizce hüzünlenmeyin derim, yalnızlık bir hastalık değil ki bir illetmiş gibi onu anlamsızlaştırmayın,bunun lüzumu yok!İnanın ki bomboş kalabalıklarda gem vurmuş sahte samimiyetlere tutsak olmanın pekte bir anlamı yok! Size ait bir şeyler olmalı hayat denen şu kısacık ömür merdiveninde…Bunlardan biri de bir ömre serpilmiş bir tutam yalnızlık olmalı…Yalnızlığa tutunarak gerçeklik olan bir soyutluk içinde var olabilme cesaretini gösterebilmek büyük insanların işidir…İşte biz yalnız insanlar bir tutam yalnızlığın bir ömre korkusuzca serpilmiş büyük insanlarız…

Sıradan insanlar yalnız kalmaktan korkarken ,yalnızlık kavramını çevrenin boş veya doluluk oranına göre tanımlarken biz büyük insanlar başarının güçlülüğün meşalesi olarak tanımlarız. Biz yalnızlar hayatın tutkulu cilvesi olan fazla bilgeliğin getirdiği deliliğin en üst mertebesi seviyesine ulaşmış , kendiyle konuşmaktan zevk alan onca basitliğe mahkum kalmış dünyanın büyük insanlarıyız….

Ve biz yalnızlar ; deliliğin soyut hali,başarının meşalesi ,güçlülüğün simgesi olmayı becerebildikten ve yalnızlığın hakiki ruhuna varabildikten sonra farklı bakış acılarımızla hep var olup şu kısacık ömürde ölümü bile yaşatacağız!