Yüzyıllardır. Gerekliler (Yunanlılar) kendilerinin Romalı oldukları yalanını kullanarak ve dolaysıyla Bizans’ı diriltme hiç gerçekleşmeyecek Hülya’yı sürdürdüler. Açık seçik söylüyorum. Çünkü Bizans dediğimiz devlet aslında Doğu Roma’dır. "Bizans Devleti’nin Yunanistan ile hiçbir ilişkisi yoktur ve tarihin hiçbir devrinde bugünkü Yunanistan gibi bir devlet asla olmamıştır. Özellikle belirtilmelidir ki, Yunanistan'daki Bizans kalıntılarının sayısı, Anadolu'dakilerin on da biri kadar bile değildir! Bizans döneminde Anadolu'da yaşayan yerli halk, misyonerlik kullanılarak ve zorlanarak Hristiyanlaştırılmış, istemediği halde yine zorla kiliseye sokulmuş ve anadili Grekçe olmadığı halde Grekçe verilen vaazları dinlemek ve Grekçe İncil'i okumak zorunda bırakılarak baskılarla Hellenleştirilmiştir.

Öyle ki, Kilikya'da olduğu gibi Bizans'ın Hristiyan bağnazlığı o derece artmıştır ki, Müslüman veya pagan olanların çoğu katledilmiş, canlarını kurtarabilenlere ise eğer yaşamak istiyorlarsa Hristiyan olmaları şartı yüklenmiştir. Anadolu tarihinde hiçbir kavim bu derece gaddar yöntemlerle asimilasyon politikası izlememiştir; hatta yaptıkları gaddarlıklarla Tevrat'a giren Asurlular dahi din öğretisini de içeren böyle iptidai yöntemlere başvurmamışlardı.

Bu kadar akıl almaz yöntemlerle Prokrustes yatağına sıkıştırılmış olan bir halklar kitlesine Grek, Yunanlı, Rum demek çok yanlıştır, çünkü bunu derken Anadolu'ya sanki Bizanslılar çağında yeni "Bizans" göçleri olmuş olduğunu kabullenmek gibi çok ciddi bir yanılgıya düşeriz. Bizanslılar devrinde Anadolu'ya hiçbir zaman Grek/"Bizanslı" göçü olmamıştır; aksine Slavlar, Bulgarlar, Peçenekler, Avarlar, Türkler, Araplar, Persler, Moğollar gibi başka kavimler göçmüştür. Peki Prokrustes ne demek derseniz hemen açıklayayım!..

Prokrustes demek; ¨Atina-Megara arasından haydutluk yapan mitolojik bir karakter. Biri küçük diğeri büyük iki yatağı varmış. Gelip geçen yolcuları soyduktan sonra uzun boyluları kısa yatağa yatırır, ayaklarını keser; kısa boyluları da uzun yatağa yatırarak ayaklarından çekerek uzatırmış. Truvalı Elene(Helene)'yi daha çocuk yaştayken kaçıran Atinalı Theseus bu haydutun hakkından gelerek öldürmüş. Günümüzde sabit fikirleri olan kişilerin düşüncelerini zorla değiştirmeye kalkan kişiler için kullanılan bir deyimdir.¨

En önemli gerçeği söylemeden geçemeyeceğim; İonlar’da Grek değildir, Pelasg kökenlidir. Ama göç sonrası karışmışlar ve bir çoğu Hellenleşmiştir. Ve İon sözünü bir Yunan'a çevirmişiz, yanlıştır. Gerçi Hellenler’de ancak ve ancak MÖ 5.yüzyıldan sonra Ellen sözünü etnik olarak kullanmaya başlamıştır, öncesi yoktur. İskender döneminde Anadolu'nun birçok yerinde "Yunanca" konuşulmuyordu ki MS 4.yüzyılda bile "Yunanca" konuşulmayan bölgeler vardı...

Bizans (Byzantion) adı "Yunanca" değildir ve "Grek" kolonileri tarafından da kurulmamıştır.

Bu imparatorluğun asıl adı Bizans değil, Doğu Roma'dır. Bizans adı 16.yüzyılda tarihçi Wolf tarafından antik kent adına atfen "verilir".

Roma İmparatorluğu’nu ikiye bölen ve doğuyu alan Diokletianus, bugünkü kıta Yunanistan'dan değil, İlirya'dan gelen bir Romalı’dır. Batı Roma ise Maximian'ındır.

Doğu Roma'nın kurucusu kabul edilen "Büyük" Konstantin Romalı’dır ve bugünkü Sırbistan'dan gelir.

İmparator Valentinian, bugünkü Hırvatistan'dan gelir, İlirya-Romalı’dır.

"Büyük" Theodosius, bugünkü İspanya'dan gelen Romalı’dır.

I. Leo, Trakyalı Romalı’dır. Kimi Trak kavmi Bessi, kimi de Dacialı (ya da Getae) olduğunu söyler. Şu iyi bilinmeli ki Traklar çok yoğun bir şekilde İskitlerle karışmıştır, yani melezdirler.

Makedonya'dan gelen I.Justin Trakyalı-Romalı’dır, Yunancası çok zayıftır.

"Büyük" Justinian Dardania'da doğmuş İlirya-Romalısıdır, Trak-Romalısı diyen de var, yine de "Grek" değildir...

Heraklius'un Kapadokya Ermenisi olduğu söylenir, hatta Arsak kökenli derler. Ancak, Hint-Avrupa ekolünü benimseyenlerin aksine, Arsakla’rın Türk kökenli olduğunu belirtilen birçok Azerbaycan ve Türkmenistan tarihçisi var, Arsaklar Part-Türkleri’nin devamıdır. Heraklius döneminde

Latinceye son verilerek, Yunancaya geçilir, kilisenin de etkisiyle Yunanca konuşulur. Heraklius gibi, Batı Türk Kağanlığı (Göktürk) da Sasaniler’le sorun yaşıyordu (ki Sasanile’rin ordusu azımsanmıyacak kadar çok Türk askeri bulunuyordu). Batı Türk kağanı Tong Yabgu ile müttefiliğini pekiştirmek için Heraklius kızı Eudokia'yı Kağan'ın oğlu ile sözledi, ancak bu evlilik Tong'un ölmesiyle gerçekleşemedi.

II. Justinianos'un eşi Hazar Türküdür. Buşir Kağan'ın kızkardeşi Theodora'dır.

V. Konstantin'in eşi de Türktür. Hazar Kağanı Bihar'ın kızı Çiçek (Tzitzak) iken, oğulları IV.Leo "Hazarlı İmparator" olarak tanınır. Çiçek ile birlikte Doğu Roma'ya "Türk" tekstili girer, Hazar kostümleri popüler olur ve buna da "Tzitzak modası" demişlerdir.

11.yüzyıl da imparator I. Aleksios'un kızı Anna Komnini bile eserinde "Romalı" sözünü kullanır.

Yalnız, Doğu Roma tarihinin Türksüz anlatılamıyacağını da bilmeliyiz. Kuruluş sonrasına bile bakarak Anadolu'da öncelikle Hun - Avar - Hazar Türklerinin, sonra ise Selçuklular’a kadar Kıpçak/Kuman ve Peçenek Türkleri’nin yerleşik yaşadıkları bir gerçektir ve birçoğu da Hristiyan dinini kabul ederek "Hellenleşmiştir". Nasıl ki Osmanlı İmparatorluğu’ndaki azınlıkları sayıyor ve gözümüze sokuyorlarsa, bizim de Doğu Roma İmparatorluğu’ndaki Türkleri anlatmamız gerekiyor. Bir imparator "Ermeni (Armenian origin)" ya da "German (Germanic origin)" kökenli olması belirtiliyor da "Türk" olunca niye tüm kaynaklar susuyor? IV. Leo için Hazar diyorlar, ancak "Türk" demiyorlar "semi-nomadic Turkic" diyorlar. Oysa Hazarlar ne semi-nomadic ne de Turkic'tir!.. Hepimiz biliyoruz, Hazarlar’ın Türklüğünü ve "devlet" kuranlara da "yarı-göçebe" denilmesi bilimsellik gerçeğine büyük bir saygısızlıktır!.. Bizanslılar’ın kullandığı Basileus (Basil/Başil/İl Başı-Avrupalılar’ın anlamdırdığı gibi bey/yönetici/lider/kral!) sözünün kökeni bile Türkçe’dir ve İskitler vasıtasıyla geçmiştir. Ayrıca kıta Yunanistan bile tam manasıyla "Grek" değildi. Birçok Hun, Avar, Hazar, Kuman da kıta Yunanistan'a yerleşmişti. Osmanlı döneminde bile Anadolu'da öyle abartılı bir "Rum" nüfus da yoktu. Yani bu tarihi olayların tek taraflı anlatılması öncelikle kendimize ihanettir. (Bayraktar Semra;Tarih ve Arkeoloji 2020)

Aksoukh adı Türkçe’dir; Aksu’dur. Mesela; "Vazelon manastırı kayıtlarından anlaşıldığı kadarı ile, bölgedeki Hristiyanlar’ın yüzde elli ikisi Rum kökenli değildir. Bunların büyük bir kısmının Hristiyan Kıpçak Türkleri olduğuna dair çeşitli kayıtlar vardır. Grek kayıtlarından Komnenoslar’ın doğusundaki Kıpçak unsuruyla akrabalık münasebeti kurduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bu evlilikler sonucu doğan çocukların ikinci isimleri hep Türkçe’dir.

Komnenos krallarından I. Jean’ın (1235-1238) diğer adı Aksuh (Aksu), Kral II. Aleksios’un (1297-1330) çocuklarının ikinci isimleri Michel Azahutlu (Atakutlu), Georges Ahpugas (Akboğa), Anna Anahutlu (Anakutlu)’dur."

Vardar Nehri'nin eski adı da Aksu'dur. İngilizce İlyada'da "Axius" iken, Yunancasında Axioú olarak geçer.... Ne hazindir ki Türkçesinde "Aksios" demişlerdir!.. Bakınız Homeros İlyada’sında Truva Savaşları sırasında Aksu’yu yani "Aksios" nasıl anlatır:

"…Hızla akan Hellespontos çeviri topraklarını,

Kargıcı Kikonlar’ın komutanıdır Euphemos,

Tanrıların beslediği Keadesoğlu Troizens’un oğlu,

Pyraikhmes komuta eder kıvrık yaylı Paionlara,

Onlar ta uzaklardan gelmişler, Amydon'dan,

Uzun kıyılarından Aksios'un,

Aksios yayılır tatlı bir suyla toprağa."

Bazılarının da iddia ettiği gibi kökeni Hint-Avrupa dilinden değil, Türkçe’den gelir.

"Bizans İmparatorluğu’ndaki etnik mozaik içinde bulunan Türk varlığının sayısı, hiç de küçümsenemeyecek kadar çoktu."

Son söz olarak; Yunanistan yönetimi ve Yunan halkına diyorum ki; sizler hiçbir zaman “Romalı” kavmiyetine mensup değildiniz, Bizanslılar Grek asıllı değildi. Sizler de artık Bizans’ın mirasçıyız demeyi bırakın! Bu belgeler sonucu İstanbul’un Bizans olmadığını kabul etmek zorunda olduğunuzu da asla unutmayın. Çünkü bin yılların gerçeği şudur ki "Bizans asla... Grek (Yunan) Devleti olmadı…