“Bizi yani Türk Milletini ilgilendiren olayları sebep sonuç açısından değerlendiremezsek yarın başımıza gelmekte olanları anlayamayız!”
Türk Milleti, yüzyıllar boyunca göz göre göre aynen bugün olduğu gibi defaatle batağa saplanmış ve bu bataklardan ancak canla ve malla bedel ödeyerek kurtulmuştur. Bunun en önemli sebebi, üzerimize doğru gelmekte olan olayları hissedemeyişimiz ve göremeyişimizdir.
Başımıza gelen hiçbir hadise, tesadüf değildir. Hepsi bir plan üzerine gelişmiştir. Bu planların içimizden satın alınanlarca hayata geçirildiğinden de hiç şüphemiz yoktur. (Türk Milletini içten yıkma projeleri günümüzde de devam ediyor)
Türk Milletinin; meselelere böyle bir bakış açısı olmadığı için hem mağdur olmakta hem de aynı olaylarla birçok kez tekrar tekrar karşı karşıya kalmaktadır.
Örneğin 2015 yılı “Sözde Ermeni Soykırımı İddiaları”nın 100.yılıdır. Biz millet olarak, toplumsal olayların 25, 50 ve 100.yıl gibi dönemlerinin, insanlar üzerinde nasıl bir psikolojik etki yarattığını pek bilmediğimiz ve üzerinde düşünmediğimiz için umursamıyor olabiliriz. Ama şu bir gerçek ki, Ermeniler 2015 yılına çok ciddi hazırlıklar yaparak, soykırım iddialarını yeniden yeşertmeye ve geliştirmeye hazırlanmaktalar.
Bunun sonucu olarakta, Türk Milleti ve onun devleti Türkiye Cumhuriyeti, önümüzdeki günlerde çok sıkıştırılacaktır. (Bugün ayrılıkçı bölücü ve katliamcı terör tarafından sıkıştırıldığı gibi!)
Türkiye’nin “Ermeni Meselesi”, aslında Ermenilerle olan bir mesele değildir. Perdenin gerisinde, bu konu türetildiği andan itibaren İngiltere, Fransa, ABD ve Rusya vardır. Elbetteki daha sonra buna, bu meseleyi Türklere karşı koz olarak kullanmak isteyen birçok ülke daha taraf olarak eklemlenmiştir.
Türkiye’nin “Ermeni Meselesi” (günümüzde PKK ve muhipleri ile yaşananlar) dün Osmanlıyı, bugünde Türkiye’yi zayıflatmak isteyenlerin meselesidir. Tarihi tartışmaktan kaçan Ermeniler (bazı Kürtler ve Kürt görünümlüler...) ise sadece bu işin taşeronudur.
Bir Türk devleti olan Osmanlı, bir plan dahilinde yıkılırken, ülkenin batısı dediğimiz Balkanlar ile Anadolu’nun doğusunda devlete isyan edenlerin yani Bulgarların, Ermenilerin, Makedonların, Sırpların ve kiliselerin işbirliği içinde olduğunu görüyoruz. Süreç; Osmanlı’nın doğusunda ve batısında eş zamanlı olarak ve benzer argümanlara dayanılarak yürütülmüş.
Tarihçi Prof. Dr. Ali Aslan: “1877 ile 1890 arasında Balkanları Türklerden arındırma eylemleri, 100 yıllık bir plana dayanmaktadır.” (Kürtlerin ki ise 250 yıllık bir proje olarak yürüyor... Türklerin bundan haberi yok!)) diye söylemektedir. Keza Mora Türkleri, 1821’de İngiliz ve Fransızların himayesinde üç beş hafta içinde adeta buharlaşmış ve günümüze kadarda izlerine rastlamak bir daha mümkün olmamıştır! (Yani katliam bu boyuttadır. Ve biz Türkler tarafından çoğu şeyde olduğu gibi bu da anlaşılamamıştır.)
Yine Prof. Dr. Nedim İpek’in yazdıklarından öğreniyoruz ki; Doğu Anadolumuz da Ermenilerin hamisi olan Ruslar, 1877’de Balkanlardaki Türkleri ilk önce Rusya içlerine tehcir etmeye sonrada bundan vazgeçerek, bir ırkı yok etme planlarını uygulamaya koymuşlar. Bu arşiv belgelerine girmiş yazılardan anladığımız bir vahşettir.
Bulgaristan’da Taşnak teşkilatlarının ne işi var? (Yunanistan ve Güney Kıbrıs'ın PKK hamiliğine bir de buradan bakın.) Ermenilerin kahramanlaştırdığı ve bölücü apo benzeri bir adam olan Taşnakçı Antranik Ozanyan, 1905’te Bulgaristan’a geçer, Ermeni Gönüllü Birliği’ni kurarak Balkan Savaşları’nda Bulgar Ordusu’nun emrinde Türk’ün yok edildiği katliamlara katılır. Ondan sonra da aynı katliamlara 1915 yılında Van ve çevresinde devam eder. (Bunun da heykelleri dikilmiştir tıpkı Seyit Rıza ve Şeyh Sait hainlerinin olduğu gibi!) Bu bize Balkanlarda uğradığımız soykırımla, Ermenilerin Anadolu’da yaptıkları mezalim arasında, sebep sonuç ilişkisi kurmamız açısından, önemli bir örnektir.
Zavallı Osmanlı (şimdi de Türkiye mi? Bu soruyu sormamızın nedeni bölücü bir katilin TBMM'de konuşturulmak istenmesi, hukuka aykırı bir şekilde hainlerin heykellerinin meydanlara dikilmesi ve ihanetin siyaset tarafından savunulur hale gelmesidir.) dört bir koldan uğradığı saldırılar karşısında ne yapacağını bilmez bir haldedir. Batı da yani Balkanlarda beş milyonun üzerinde Türk ve Müslüman yok edilmiştir şimdi de ülkenin doğusu Balkanların akibetine doğru gitmektedir. Ve başka çare kalmadığı içinde tehcir kararı alınır. İyi ki de tehcir kararı alınmıştır da bugün Doğu Anadolu’da yaşayan insanlarımızın ecdatı bir soykırımdan kurtulmuştur!
Osmanlı kendi topraklarının doğusunda bir “İkinci Bulgaristan Vakası” yaşamak istememiştir. Şimdi ise Türkiye Cumhuriyeti’ne ülkemizin doğusunda pkk eliyle yeni bir “İkinci Bulgaristan Vakası” yaşatılmak istenmektedir. Osmanlı bunun için tedbir alır ama bu tedbirler günümüzde büyük devletler tarafından çarpıtılarak halen günümüzde aleyhimize kullanılmaktadır.
Asla bir “Ermeni Soykırımı” söz konusu olmadığı gibi Türk Milletinin bu olaylardan büyük bir mağduriyeti vardır. Osmanlı’nın Ermenilerin yaptıklarına ilişkin, 1916 yılında çıkardığı fotoğraf albümünde, eğer fotoğrafların altındaki yazıyı okumazsanız, vahşetin Balkanlarda yapıldığını zannedebilirsiniz. Vahşetin görüntüleri ne yazıkki; bugün pkk’nın yaptıkları ile birebir aynıdır. Bu bize, düne kadar vatandaşlarımız olan Bulgarlar, Ermeniler (buna Rumları da eklemek lazım) ile pkk’lıların aynı merkezlerin taşeronluğuna soyunduğunu göstermektedir. Olaylar sırasında, pkk’lılar içte ve dışta bugün nasıl savunuluyor ve olay bir hak arama mücadelesi (günümüzün işbirlikçi siyasetçileri de bu ağızla konuşuyorlar) olarak sunuluyorsa, Bulgar ve Ermeni (1919'dan sonra da Rumlar aynı işlere kalkışıyor Anadolu'da...) eylemleri de zamanında benzer şekillerde savunulmuştur.
Anlatmak istediğim şey şudur; esas soykırıma uğrayan Türklerdir. Ermeniler soykırıma uğramamıştır. Türk topraklarının, batısında ve doğusunda meydana gelen insan ve toprak kaybı ile sonuçlanan olaylarda, bir illiyet bağı vardır. Yani aynı planın (günümüzdeki ihanet de buna dahildir) parçalarıdır. Ermenilerle (Rumlar) istediklerini halledemeyen güçler, hedeflerini yeni versiyon pkk ile devam etmektedir. Türkler, bunları sezemedikleri ve içlerindeki hainleri baş tacı yaptıkları için, olayları dün olduğu gibi bugünde öngörememekte ve tedbir alamamaktadır.
On yıldır (20 yıl oldu) “Balkanlarda Türk Soykırımları”nı anlatmaya çalışıyorum. Sözde Ermeni iddialarını başımıza gelen gerçek bir soykırımla karşılayalım diyorum. Anlatamıyorum... Alın şimdi 2015 (2024'e geldik) geldi çattı. (Size dayatılanlara karşı) Ne yapacaksınız görelim bakalım!
“Özetle fakirliğe, yoksulluğa, hastalıklara, sığınmacı işgaline, eğitimsizliğe ve kesif bir düşman propagandasına uğratılan Türk Milleti önümüzdeki zaman diliminde ne yapacak bende merak ediyorum.”