Velayet, kökeni itibariyle Arapça bir kelime olup aile hukukunda henüz reşit olmamış çocuğun, anne-babasının hâkimiyet

Velayet, kökeni itibariyle Arapça bir kelime olup aile hukukunda henüz reşit olmamış çocuğun, anne-babasının hâkimiyeti altında bulunması anlamına gelir. Aile birliği içinde velayet hakkı, ana-baba tarafından birlikte kullanılır. Bu hakkın kullanılmasında, çocuğun maddi, manevi bütünlüğünün geliştirilmesi, güvenliğinin sağlanması ve çocuğa toplumda birey olarak bağımsız bir kişilik kazandırılması amaçlanmıştır. Medenî Kanunumuz da velayet hakkını düzenlerken çocuğun menfaatini esas almıştır.


Boşanma Halinde Müşterek Velayet


Yakın zamana kadar velayet hakkı, boşanma hâlinde çocuğun anası veya babasından birine verilmek suretiyle uygulanıyordu. Fakat son dönemde Yargıtay içtihat değişikliğine giderek ilk kez müşterek velayet kararı verdi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2017 yılında aldığı bir kararda, çocuğun velayeti hem anneye hem de babaya verildi. Nitekim, İsviçre ve Alman Medenî Kanunlarında, birlikte talep ve çocuğun menfaati de mevcutsa ana-babanın birlikte velayet hakkına sahip olabilecekleri hükmü vardır. Yargıtay’ın verdiği emsal karar doğrultusunda artık boşanan eşler çocukları üzerinde müşterek velayet hakkına sahip olabilecekler.


Velayetin Tayininde Rol Oynayan Hususlar


Hâkim, çocuğun menfaati noktasında değerlendirme yaparken ana-babadan hangisinin çocuğa daha iyi bir gelecek imkânı sağlayacağı, çocuğun sosyal ve toplumsal ihtiyaçlarının kimin yanında daha iyi karşılanacağı, çocuğun kimi tercih edeceği gibi noktaları araştırır ve çocuğun yaşını da dikkate alarak velayet kararını verir. 3 yaşına kadar olan çocukların velayeti, anne sevgisine ve şefkatine daha fazla ihtiyacı olduğu düşünülerek anneye bırakılmaktadır. 7 yaşına kadar olan çocukların velayeti ise genelde, anneyle ilgili olumsuz durumların varlığı söz konusu olmadığı sürece annede kalmaya devam eder. 7 yaşından büyük çocukların velayet hakkının belirlenmesi noktasında artık yaştan ziyade, çocukların gelecekleriyle ilgili hususlar ön plana çıkar. Tarafların çocuğa sunacakları maddi imkânlar, çocuğun gideceği okul, alacağı eğitim ve yaşayacağı sosyal çevre velayetin kime verileceğinin belirlenmesinde önem arz eder.


Sekiz Yaşından Büyük Çocuklara Fikri Sorulacak


Diğer taraftan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, geçtiğimiz haftalarda verdiği emsal kararla velayet davalarında idrak gücü olan 8 yaş ve üstü çocuklara mahkeme tarafından kimi tercih ettiğinin sorulması gerektiğine işaret etti. Yüksek Mahkemenin kararında, idrak gücü sahibi 8 yaş ve üstü çocukların kendisini ifade edebileceği belirtilerek, mahkemelerin velayet davalarında nihai kararı vermeden önce çocuğa "Anneni mi, babanı mı istiyorsun?" sorusunu yöneltmesi gerektiği vurgulandı. Kararda, "Velayet düzenlemesinde asıl olan çocukların yararıdır ve bu düzenlemede ana ve babanın yararı ile çocuğun yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gerekir." denildi.


Velayet Hakkının Sona Ermesi


Velayet hakkı, kişiye sıkı surette bağlı haklardandır. Süreye bağlı bir hak olan velayet hakkı, çocuğun reşit olması ile sona erer.