Geçmişi, olmakta olanı ve geleceği anlamak; bireyin fikrinden doğan, özgür düşüncenin bir ürünü olan soru sorma niteliğidir. Doğru düşünceye g

Geçmişi, olmakta olanı ve geleceği anlamak; bireyin fikrinden doğan, özgür düşüncenin bir ürünü olan soru sorma niteliğidir. Doğru düşünceye götüren yasaların zorunluluğu bireyi yönlendirir. Bu gün bilim adına bilinenlerin tümünün kaynağı, insanın daha çok soru sormasıdır. Onlar doğaya bakarak kendi kendilerine sorular sordular ve akıllarının gücüyle gözlemlerinin sonuçlarını dile getirdiler. Bilimin temellerini attılar sorularınca.
Ne var ki İtalya’nın en büyük bilim adamı Galileo Galilei, yer dönüyor dediği için Inquisition mahkemesi az kalsın Roma meydanında diri diri yakacaktı, otuz yıl önce Giordano Bruno’yu yaktığı gibi. Soru sormak iyi de soru sorduğu için adam yakmak, kitap yakmak görülmemiş, duyulmamış bir şey değil.
Dünya dönmüyor, güneş dönüyor desin diye Galile’ye baskı yapan, dünya dönüyor demesini yasaklayan adam Kardinal Bellarmino’yu papalık aziz ilan eder. Hıristiyanlığın merkezi Vatikan’da cennetin anahtarını tutan Petrus’un yeryüzündeki temsilcisi, papalık nezdinde aziz unvanını taşıyor. Bir aziz, bir melek öyle mi?
Baskılar yüzünden inancından döner Galileo, on yedinci yüzyılda uyanış çağının sonunda inkar eder. Kutsal kurulun şahitliği önünde, kardinal hazretlerinin huzurunda: Güneşin dünyanın merkezi olduğu ve onun dönmeyip arzın döndüğü kanaatini terk etmesi, bu kanaati beslememesi, yaymaması ve ne yazı ne de sözle hiçbir şekilde savunmaması ihtar ve emir olunur. Aksi takdirde hakkında takibata girişileceği söylenir. Galileo kabul eder ve itaat edeceğine söz verir.
Prusyalı bilgin ve din adamı Nikolaus Kopernikus, Galile’den bir yüzyıl önce aynı soruyu sormuş doğru cevabı bulmuş olduğu halde ölüm döşeğine kadar ses çıkarmamış ancak vefatından önce kitabını yayınlatmıştı.
Sormak hep kötü karşılanmış, kuşku duyulmuştu geçmişte. Alay edilmiş, yadırganmıştı bilim adamlarının buluşları. Bunlardan biri de Anaxgoras, Urlalı bilgin: Güneş bir tanrı değil de bir ateş yığınıdır, dedi diye dinsizlik suçuyla sürülmüştü Atina’dan.
Bu yeniden düzen kurma, yeniden uyanma döneminde soru sormakla iş bitmiyor kurulu düzenlerin tepkisine karşı durmak da gerekiyordu. Bu nasıl başarılabilirdi? Kopernikus gibi saklanmakla mı, Giordano Bruno gibi ölmekle mi, yoksa Galileo Galile gibi boyun eğer görünüp direnmekle mi?