Mavi koşarsa duru gökyüzünün peşinde, bozkırın üzerinde sinsice renge sarılır bulutlar, beyazını inadıyla kapatsa da, Gözümün önünde sonsuzl

Mavi koşarsa duru gökyüzünün peşinde, bozkırın üzerinde sinsice renge sarılır bulutlar, beyazını inadıyla kapatsa da,
Gözümün önünde sonsuzluk gibi uzanan altın sarısıyla,
Öyle bir büyüsü var ki; gözünü alamazsın ,düşünemezsin ,zihin sussa da, şaşırtmaya devam etmesi yüreğimle konuşamaz duruma getirir.
Bilirsin işte susmak istemeyi hiç bu kadar istememiştim.

Hani sormuştu yar! Sessizlikle derdin nedir sevgili?
Bu görsel zenginlik te seni
zamandan,mekandan bağımsız sevmiştim,
Saat kaç ,hangi gün,ayın kaçı gibi sorular anlamını yitirse de seninle birlikte cennet kapılarına dokundum, güzel gözlerine bakamayacak kadar utandım anlatamadıklarım yetmeyecekti, sustum işte o anki cevabım yine ruhumda saklı, kimbilir belki söyleyeceğim, bozkır sesinde gelebilirse...
Öncesi ,sonrası yok hafızan
Sıfırlanmış gibi enteresan bir boşluk...
Bütün ezberlerim silinmiş...
Trafik yoksunu, kağıt parçasına değişmek isteyen insanların yol üzerlerinde bile bilindik marka mağazaları yok ...
Böylece km.yol alıyorum her bakışımda varlığıyla
Sihiri kaybolmasın diye konuşmuyoruz onunla hep beni kendinden saklayacak kadar çekingendi büyüsüyle.
Kendi sessizliğimizde bütünleşiyoruz...
Sakin, dingin haliyle bir bilge edasıyla susarak öyle çok şey anlatıyorsun ki dinliyorum seni...!
Dinlerken ruhum duruluyor fazlalıklarından arınıyor.
İnatçı bozkır sade ,ama görkemli güzelliğin beni esir alıyor...
Bu sadeliğe hayran oluyorum.
Kendimden, kendime yolculuk yapıyor gibiyim ...
Ve yolculuk devam ediyor...
Gülay Özoğlu