Her gün yeni bir panik her gün yeni bir korku, yeni bir bomba dehşeti. Her gün insanlıktan çıkmış yeni bir vahşetin yoğunlaşan dalgasıyla uyanıyor

Her gün yeni bir panik her gün yeni bir korku, yeni bir bomba dehşeti. Her gün insanlıktan çıkmış yeni bir vahşetin yoğunlaşan dalgasıyla uyanıyoruz. Hangimiz hangi suçu işledik, neyin cezasını ödüyoruz. Bu neyin intikamı ki masumluk cehennemin kor alevinde boğuluyor.  Bu neyin intikamı ki bir yetim bebeğin masum gamzesi büzüşüyor, dul bir gelinin ciğeri dağlanıyor. Bu neyin intikamı ki dağ gibi bir babanın avludaki beyaz güvercinleri intihar ediyor ve bir annenin yüreği infaz ediliyor. Bu neyin intikamı ki ölümü bile utandırıp, acıyı kahır ediyor…
Yarın sıra hangimizde. Hangimiz Hangi şehirde öpeceğiz musalla taşının alnından. Hangi çeşmeden son suyu içeceğiz. Hangimiz yârimizden gelen son bakışın ukdesini taşıyacağız yüreğimizde. Ya da kim düşman kim dost nasıl belirleyeceğiz, kimden kaçıp kime sığınacağız. Hangimiz son kez annemizi kucaklamadan, gül kokusunu iliklerimizde hissetmeden öleceğiz. Hangimiz ağarmayan saçlarıyla işe koşarken patlayan hain bir bombayla parçalanacağız. Ya da hangimiz sevdiğimize masum duygularımızı söylemeden kan revan içinde parçalanmış göğsümüzü kurban vereceğiz… Hangimizin dilinde ıslanmamış dualar meçhule karışacak. Hangimiz, hangimizin işlenmemiş masum günahın bedelini ödeyeceğiz. Neden bu soruların cevapları sessiz kalacak kadar sağır ediyor kulaklarımızı? Neden bu soruların cevapları söylenmeden tükeniyor?
 Güzel ülkem, masum ülkem, umuda sevdalı ülkem. Nedir bu Gayri meşru çocuklarından çektiğin. Nedir bu kanayan yarana basılmış tuz. Bu neyin cefasıdır. Bu neyin ıstırabıdır ki başından eksik olmuyor karanlıklar. Her gün mavi düşlerinde parçalanıyor huzur dolu yüreğin… 
Neyin ne olduğunu anlamadan, birbirimizin yüreğini okumadan dalaştık, birbirimize girdik. Örselendik, tüketildik, tükendik. Kimin çıkarına, neyin davasıyla bilinmez.  Kimse en ufak bir bilgiye sahip değil. Herkes kara cahilken tüm huzurumuz meçhule döndü bu huzur kokan vatan topraklarında. Güneş bir buket çiçeğin gülüşünde doğarken, bir mum ışığını arar olduk bu matem günlerde…