İSTANBUL
Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mazhar Bağlı, Anayasa Mahkemesinin kararının Batı'da, "15 yaşından küçük çocuklara yönelik cinsel istismar serbest bırakıldı" şeklinde yansıtılmasına yönelik AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, bir darbenin altyapısını hazırlamak ve o darbeden sonra yapılacak yargılamaların suç unsurlarını oluşturmak adına yürütülen bir takım çalışmalar olduğunun bilindiğini söyledi.

Bunun bir örneğinin de Mısır'da görüldüğünü ifade eden Bağlı, ülkede yerel bir mahkemenin 9 yaşından büyük kızlarla evlenilebileceğine karar verdiğini anımsatarak, şöyle konuştu:

"Çarşıda tek başına dolaşan kızların ve kadınların muz almalarını yasakladı. Gündemle hiç alakası olmayan konularla ilgili kararlar aldı yerel mahkeme. Mursi'yi devirdikten sonra en fazla üzerinde durdukları konular bunlar oldu. Mursi'nin gitmesi gerektiğini, antidemokratik bir yapı olduğunu söylerken, bu tür referanslara başvurdular. Belki Mursi'nin ve toplumun büyük bir kısmının da haberi yok. Burada da çok benzer bir şey, Anayasa Mahkemesi çok daha sonra uygulanacak ve nasıl alındığını çok iyi bilmediğimiz bir karar aldı."

"Bu darbe planlı bir şekilde hazırlanıyordu"
Bağlı, aynı konu hakkında İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström'ün Twitter hesabından, Türkiye'nin bu kararı iptal etmesi gerektiği yönünde tweet attığını dile getirdi.

Mısır'da yapılan darbeye ve Türkiye'deki darbe girişimine kimlerin destek verdiğine bakıldığında birbiriyle uyuştuğunu aktaran Bağlı, şöyle devam etti:

"Abdullah Öcalan İmralı görüşme notlarının tamamında hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Mısır gibi olmakla tehdit ediyor. Eğer PKK'nın koyduğu tezgaha uygun hareket etmezse, sonunun böyle olacağıyla tehdit ediyor. Bütün bunlar bize şunu gösteriyor, bu darbe planlı bir şekilde hazırlanıyordu. Bunun suç ortakları da sadece dışarıdan gördüğümüz aktörler değil. Görmediğimiz başka aktörlerin de var olduğunun farkına varıyoruz. Avrupa konsorsiyumu ve Amerika'nın bu işin arkasında olduğunu, bunlarla birlikte hareket ettiklerini, bunun için gerekli altyapıyı hazırladıklarını, darbe olduktan sonra da 'demokrasinin yanındayız' beyanatını Suudi Arabistan'dan ve İran'dan sonra vermiş olmaları, aslında bu konuda tek söz bile söyleme haklarının olmadığının göstergesi. Bütün sahtekarlıklar ve yalan haberlerle daha sonra ortaya çıkmış olan demokratik direnci kırmak adına, 'diktatörlük gidecekti' gibi bir takım ifadelerle bunu da gölgelemek istiyorlar."

"Hükmün tekrar gözden geçirilmesi gerekir"
Bağlı, Anayasa Mahkemesinin aritmetiğinin değiştiğini ve bu hükmün tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Orada var olan iki üye, FETÖ üyeliği sebebinden dolayı ve FETÖ ile ilgili yargılamalarda hukuka uygun değil, FETÖ'nün çıkarlarına ve talimatlarına uygun hareket ettiklerinden dolayı üyelikten çıkarıldılar. Dolayısıyla şu an var olan aritmetiğin, bu konuyla ilgili nasıl bir işleyişe sahip olacağını söylemek çok kolay değil. Bu mevzular, Avrupa Birliğinin ya da başka ülkelerin Türkiye'den isteyip de Türkiye'nin geri kaçtığı mevzular değil. Eğer böyle bir durum varsa bile çok rahatlıkla üyelik müzakerelerimiz devam ediyor Avrupa Birliği ile. Avrupa Konseyi ve Viyana Komisyonu üyesiyiz. Bunların tamamı Türkiye ile oturulup konuşulabilir konulardır.

Zira Türkiye bugüne kadar töre ve namus cinayetleri de dahil olmak üzere kan davaları, taciz, cinsel istismarla ilgili bütün konularda Avrupa'nın istediği standartlarda kanuni düzenleme yapıyor zaten. Türkiye, Avrupa'dan ve dünya standardından bağımsız, bunların dışında yeni bir düzenleme yapıyor değildir. Burada bir kumpas ve tezgah var. Bu tezgah, darbe sonrası yargılamalar için gerekli altyapıyı oluşturacak bir mekanizmaydı. Bu açık bir biçimde görüldü. Hala devam ettirmeleri, onların sahtekarlıklarının, üçkağıtçılıklarının, dürüst olmayan düşüncelerinin deşifre edilmesidir. Bundan biraz sinirlenmişlerdir, kızmışlardır."

Anayasa Mahkemesi, Türk Ceza Kanunu'nun, çocuğun cinsel yönden istismarını düzenleyen 103. maddesinin birinci fıkrasındaki "15 yaşını tamamlamamış her çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranışın cinsel istismar sayılacağına" ilişkin hükmü iptal etmişti.
Editör: TE Bilisim