Merkez bankası sürekli satışlarla dövize müdahale ediyor, -ki biz hatırı sayılır döviz rezervi olan ülke değiliz.

Hatta swap ( İngilizce'de 'takas' anlamına gelen swap, iki tarafın belirli bir vade ile farklı para birimlerini belirlenmiş bir faiz ile değiş tokuş yapmaları anlamına geliyor.) denilen yöntemle ayakta duruyoruz.

Benim gördüğüm o ki, yetkilerin elinde dövize müdahale için özelleştirmeden yani mal, fabrika ve mülkiyet satmadan başka çare yok.

Satacak bir şeyde olduğunu sanmıyorum.

Olsa yine denerlerdi…

Bu iş yine milletimize düşüyor.

Bu gün döviz bürolarının önlerinde kuyruklar gördüm.

Ve gördüm ki, Merkez Bankası’nın sattığı dövizlerin %80’i yakın satışın bireysel yatırımcıların aldığını gördüm.

Hep söyledim yine söylüyorum.

100 Amerika doları satın almak emperyalist güce an itibariyle 1600 TL bizi sömürmesi için borç vermektir.

(Ben bu yazıyı kaleme aldığımda 1$=16.00 TL)

Hal böyleyken parasını ticarette değerlendirecek akla ve zamana sahip olmayanlar lütfen altın alsınlar.

Böyle yapmakla hem emperyalist güce yardım etmez, hemde tıpkı faiz gibi kendi nefsimize zulm etmeyiz.

Yatırım için çözüm altındır.

Yatırım tavsiyesi değildir falanda demiyorum.

Zira bu yatırım tavsiyesi değil, sömürüden çıkış yoludur.

Karşılıksız basılan kağıtlara yatırım yerine sahtesi mümkün olmayan, sahtesi yapılmasa anlaşılan mihenk taşına kadar ömrü olan altına yatırım.

Lütfen altın.!

SEÇİM.!

CIA ajanları bir ülkede darbe yapılmasının iyi sonuçlar doğurmayacağını öngörüp, ajanlarını o ülkeden çekerler ve yerine seçimle sonuç alacaklarını iyi bildikleri en etkili algı operasyonu yapan ajanlarını gönderirler.

Seçim yapılır ve CIA o ülkede seçimi kendi adamlarına kazandırır.

Halk bile bile Uluslararası Para Fonu (İMF) ile masaya oturacak olan hükumeti seçer.

Sonra halktan biri CIA ajanı olduğunu bilmediği adına “demokrasi gözlemcisi” denen ajana sorar:

“Sahi biz bu hükümeti, bizi uluslararası tefeciye satacağını bile bile nasıl ve neden seçtik.?”

CIA ajanı anlık boş bulunup, içindeki ölmeyen insani hücresinin de maharetiyle halktan biri olan ve oy kullanan seçmene der ki:

Eğer oy kullanmak sizin BECEREBİLDİĞİNİZ bir şey olsaydı inanın size sıra gelmezdi.

Dipçe: Bu filmin ve olayın yaşandığı ülkenin adını unuttum, hatırlayan olursa tekrar seyir etmekte istemem.

Zira hikaye, hikayeden fazlasıdır.

ASGARİ ÜCRET.!

Siyasi irade köprü ve otoyolları dolar üzerinden borçlandı ancak asgari ücret hesabı dolar üzerinden yapılamaz.

Bizde asgari ücreti dolar üzerinden hesaplayan “hayin” olmayacağız.

Asgari ücretli kardeşim aylık kazancınla 6gr altın aldın mı sana yeter.

10 ayda 60 gr eder.

Şükret.

Ancak ben hakkı söylemek zorundayım.

Kur-an aklı fakiri doyurun ve aşırı zenginleşmiş karun, haman ( din adamı) ve firavunlara ( devlet idaresi) DUR deyin der.

Zekatı verense firavunlaşmaz der.

Zekat ise 40/1 falanda değil.

Merak ediyorsan aç Kur-an’ı bak.

Kimseyede sorma.

Soru soracaklarında otoritenin sofrasına oturmayanlardan olsun:..

Soruyu Kur-an’a sor.

Her şeyi bilir mi Kur-an.?

Evet bilir.

Çünkü Kur’an derki “biz bu kitapta hiçbir şey eksik bırakmadık”

Yeterki sen doğru soruyu sor ve aklını kullan.

Oku ve harekete geç….

Doğru Yol olana selam olsun.!