Ürperticidir Ankara türküsü. Ankara’nın taştır yolu Her tarafı asker dolu Uyan uyan kemal paşa Kan ağlıyor Anadolu… Şeklinde d

Ürperticidir Ankara türküsü.
Ankara’nın taştır yolu
Her tarafı asker dolu
Uyan uyan kemal paşa
Kan ağlıyor Anadolu… Şeklinde devam eder.. 1993'te hain bir saldırı sonucu yitirdiğimiz aydın gazeteci Uğur Mumcu özellikle ilk dörtlüğü sık sık kullandığını biliyoruz. Ölümünden sonra bu dizeler onunla özdeşleşmiştir diyebiliriz.
İç dünyamızın köprüleri çürük tahtadan sanki.
Fikirler ve bombalar kol kola, olan çocuklara oluyor. Bir gün huzurla bir ülkede kuşlarla güneşe “merhaba” diyerek uyansınlar. Bu kadar kolay mı?
Lanetlemek, kınamak yetmiyor.
Herkes tabut başında, nerede türkülerimiz, geleneklerimiz, yardımlaşmamız? Akıl tutulması yaşanıyor. Ülkeme, çocuklarımıza yardım et Al-lah’ım, yarattıklarının şerrinden koru!
Atalarımız doğa takvimi ile yaşardı. Günleri, ayları; yağmurla, güneşle, kuşların göç edişiy-le, leyleklerin gelişi ile doğum günlerini, tabiatın değişimine göre, cemrelerin düşüşüyle gelen baharları, kızılcıkla, çiçeklerle anlatırdı. Günümüzde ise günlerin adı katliam. Acıdan haz almak durumuna getiriliyor insanlar. Üzülüyoruz, nutkumuz tutuluyor. Üç gün sonra biraz normale dönüyoruz. Tekrar yanan canlarla birlikte, görmesine izin vermediğimiz baharlar bile ağlıyordur bu canlara.
Günaydın çocuklar, özgürlüğü ve bağımsızlığı doyasıya yaşayacağınız günler görmeniz en büyük hayalim. Denizlerin dili yok, çarpıyor kıyıya. Gökyüzü el uzatıyor çocuklara, hani kuyruklu uçurtmalar? Yapraklar dökülüyor altından geçen çocukların üzerine. Sevgi yollayacak mutlu çocuklar nerede?
Her fotoğraf her kare kelimelerin kifayetsiz olduğu görüntüler, güzel ülkemin güzel şehirleri, güzel insanları, insanların geçtiği meydanlar katliam harflerinin içine sıkıştılar ve birlikte anılacaklar. Çocukluğunuz dair güzel anılar yaşatama- dığımız için üzgünüm. Bekleyin çocuklar, gözyaşlarınız lalelere boy verecek. Gülüşlere dönecek.
Gerçek doğruları savunan insanlar nerede? Olmayan ayrımcılığa sürüklenen kuzucuklar bir bir giderken. İlkbahar rüzgarla- rıyla, yağmurlarıyla ölüme de gidilmez ki Allah korkusu, kul hakkı nerede? Nerede ha-ram? Nerede helal?
Pandora’nın kutusundan ortaya saçılmıştı bütün kötülükler, sevgi iyilik ve çocuklar, gençler kaybolup gitti kötülüklerin arasında. Birimiz birileri kapatmalı kutunun kapağını. Çaresizlik içinde kıvranıyoruz adeta. Gözümüzü bürümüş nefret ve kin. Birbirimize soruyoruz. Haber kanallarını açarken yüreği- miz sızlıyor bugün km ölecek, kaç can yanacak, kaç ana ağlayacak? Ne günler…
Çocuklar ağlarsa analar yanar, yürekler ya- nar. Acının adresi hastane önleri oldu. Kanımız yerlere dökülsün diye değil, yaşatmak için bedenimizde dolaşır. Sorsan herkes iyi. İnsanları, olmayan ayrıştırmaya sürükleyenler, yapmayın bu çocuklar bizim çocuklarımız Kaç yaralı, kaç ölü hesabının yapılmadığı güzel günlere…
Cahit Sıtkı Tarancı dizeleri umudumu yeşertiyor.
Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun…