Günümüzde en önemli konularından biriside şüphesiz ustalık gerektiren durumlardan herkesin kendini birer usta saymasıdır. İşi ehline bırak sözü

Günümüzde en önemli konularından biriside şüphesiz ustalık gerektiren durumlardan herkesin kendini birer usta saymasıdır. İşi ehline bırak sözü boşuna çıkmamıştır.
Kolay mı hayatı anlamak,
Derinlemesine incelemek,
Bakabilmek ve görebilmek ve en önemlisi hayatı okuyabilmek…
Ne yapacağını bilmek, uygulamak ve başarmak…
Doğuştan insanoğlu sürekli yeni bilgilerle donanır. Verilen her bilgi, okunan yüzlerce kitap, yapılan her pratik, yeni başlangıçlar ve daha neler neler…
Değer katar insana, yürütür emin adımlarla, götürür yüreğinin rotasına doğru. Yol olur, renk katar hayata, mesleğine akar gider. Hayattan aldığı tüm deneyimler bir paydada buluşturur. Bir bileşke oluşturup tecrübe potasından geçirir. Alınan her bilgi, her öğrenme, her deneyim onu güçlendirir. Diri tutar daha emin adımlar atmasına sebep olur. Bilinçlenir, aldığı kararları daha isabetli olur. Neticede başarı ve mutluluk…
Kur’an-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde, işlerin ehli olana yani layık olduğu kimselere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet olduğu, bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emredilmektedir. (Allah size, mutlaka emanetleri [işleri] ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder.) [Nisa 58]
Kim hangi işi en iyi şekilde yapabiliyorsa o işi hakkı ile yapabilen kimseler verilmelidir. Adam kayırmak, adama göre iş vermek etik değildir. Her zaman işe göre adam seçilmelidir. O eleman o işe layıksa o iş ona verilmeli, layık değilse, layık olanını aranmalıdır. En uygun kişi bulunduğunda ona verilmeli ve denetlenmeli ki neticede güzel çalışmalar ortaya çıksın.
Bunun yanında şu da bir gerçektir ki, “Hırsız bir kimseyi hazinenin başına bekçi bırakmak, koyun sürüsünün başına kurdu bırakmakla aynı anlama gelir.”
Maalesef günümüzde herhangi ustalık gerektiren bir işe saygı pek kalmadı. Bir tasarımcıysanız uğraşıp yaptığınız işe kıymet verilmiyor. Bir sanat eserini büyük bir pişkinlikle eleştirebiliyoruz. Aslında günümüze bu şekilde yansıyan bu durumu internete de son zamanlarda çok yaygınlaşan bir hikâye iyi anlatıyor.
“Bir geminin makinesi bozulmuş, hiç kimse tamir edememiş. Son işin de 40 yıllık tecrübesi olan bir usta getirmişler. Usta, makineyi tepeden tırnağa dikkatli bir şekilde kontrol etmiş. Biraz bakındıktan sonra alet çantasına uzanmış ve küçük bir çekiç çıkarmış. Yavaşça bir yere vurmuş. Bir anda makine hayata dönmüş ve çalışmaya başlamış. Makine tamir olmuş! Bir hafta sonra geminin sahiplerine bu tamirle ilgili 10bin dolarlık bir fatura gelmiş. “Ne!?” diye yerinden sıçramış gemi sahibi “neredeyse hiç bir şey yapmadı ki.

Faturayı detaylandırsın. Neye ne veriyoruz onu görelim.”Cevap basit olmuş: Çekiç 2 dolar. Nereye vuracağını bilmek 9.998 dolar.” Tecrübeye, bilgiye, emeğe saygı duymak gerek…
Ülkenin geleceği için kalite çıtasını sürekli yukarıda tutmamız gerekir. Bunun için işin ehlinin yetiştirilmesi çok önemlidir. Zira yeterli düzeyde yetişmemiş kişiler, verilen görevleri eksik yerine getirirler. Kalite ve başarı için büyük bir önem taşımaktadır. Bu yapılabildiği ölçüde insanlar daha severek çalışacaklardır. Tecrübeleriyle işe yön vererek istihdamı daha da artıracaklardır.
Sorunlar karşısında çekici nereye vuracağımız çok önemlidir. Yapılan bir yanlışlık dönüşü olmayan uçurumlara götürebilir. Güzel bir gelecek, mutlu yarınlar için işi ehline verme zamanıdır. Umarım hayatımızda her şey rast gider. Hayata bakmak, tecrübe penceresinden şekillendirmeye çalışmak ve bilinçli bir şekilde yarınlara gitmek dileğiyle…