İSTANBUL -  Galatasaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril DedeoğluÇekya'nın terör örgütü PYD/PKK'nın eski eş başkanı Salih Müslüm'ü, serbest bırakmasının ardından, "Terörizmi desteklediğimiz iddialarını kabul etmiyoruz. Türkiye, Müslüm'ün iadesini talep ederse gözden geçiririz.'' açıklamasını,  değerlendirdi.


Çekya'nın Türkiye ile ikili ilişkilerini bozmamak için Müslüm'ü başka bir ülkeye gönderebileceği öngörüsünde bulunan Dedeoğlu, şöyle konuştu:


''Müslüm hangi ülkeye giderse gitsin sonuç itibarıyla aynı şey olacaktır. Ama benim anladığım kadarıyla Çekya Türkiye ile olan olumlu bir dizi ilişkisini riske sokmamak maksadıyla ya bu ateş topunu Türkiye'nin peşine düşmesi için başka ülkeye atacak, başka yerde bu davaların sürmesini sağlamaya çalışacaktır. Ya da iki ülke arasında yeni bir sözleşme yapılmasını bekleyeceklerdir. Ve burada terör suçlularının iadesi yönünde bir hüküm konulacaktır.


Sayın Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 'Mahkemenin bu kararının her şeyin bittiği anlamına gelmez. İşin peşini bırakmayacağız. Başka ülkeye giderse de peşini bırakmayacağız. Ortada kırmızı bülten var, mahkeme kararları da var.' şeklindeki açıklamayı bir anlamda Çekya'nın ateş topunu başka bir ülkeye atmasına yönelik yapmış olabilir.''


Çekya hükümetinin açıklamalarında iki ülke arasındaki ilişkileri riske edecek bir tutum içinde olmadıklarının görüldüğünü kaydeden Dedeoğlu, Çekya hükümetinin kamuoyuna rağmen iradesini kullandığını söyledi.


Dedeoğlu, Abdullah Öcalan olayını anımsatarak,''Öcalan'nın kaç ülke gezdiğini hatırlayın. Bu ateşten topu herkes birbirinin kucağına atmıştı. En sonunda hiç tahmin edilmeyecek bir yerde derdest edilerek Türkiye'ye getirilmesi sağlanmıştı. Ama Öcalan'ın sığındığı her ülkeyle Türkiye'nin ilişkileri gerginleşmişti, kimse bir kişi için iki devletin ilişkisini riske sokmak istememişti o dönemde. Bir sürü yeri dolaşıp en sonunda Kenya'da ortaya çıkmıştı." dedi.


Şimdi benzer bir sürecin Salih Müslüm için de teşvik edilebileceğini belirten Dedeoğlu, "Bu bir. İkincisi Türkiye şunu sorabilir: Ne yapıyordu Çek Cumhuriyeti'nde? Nasıl gelmişti, kimlerle görüşüyordu, silah mı alıyordu, neyin görüşmesi, neyin konferansını yapıyordu? Üst düzey bir yetkiliyle görüştü mü görüşmedi mi? Eğer birtakım resmi yetkililerle görüşmesi gibi bir durum varsa, ülkede çok sıkışır. Yani bu meselenin peşini bırakmayacağız demek sadece hukuki anlamda takibi içermez, siyaseten de takip edileceği anlamı çıkar. Ve ülkeler de belki riske girmek istemezler.'' değerlendirmelerinde bulundu.



''Tutuklanan bir DEAŞ'lı olsaydı hemen iade ederlerdi''


Dedeoğlu, gerek Çekya gerekse AB mevzuatının terör suçlarının da siyasi suç kapsamına aldığını, bu nedenle iadeyi öngörmediğini kaydetti.


Mevzuatı bahane eden Avrupa'nın ikircikli davrandığını ifade eden Dedeoğlu, tutuklanan kişinin bir DEAŞ'lı olması durumunda hemen iade edilebileceği söyledi.



''Türkiye iade konusunda pazarlık yapmaz''


Dedeoğlu, "Türkiye'de tutuklu bulunan ve PKK-PYD için çalışan Çekyalı istihbaratçıların takası yapılacağı" şeklindeki yorumlarının ise iki ülkenin ilişkilerini bozmaya yönelik olduğunu söyledi.


Basın tarafından ortaya atılan pazarlık meselesini "skandal" olarak niteleyen Dedeoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:


''Salih Müslüm olayında pazarlık konusu yapılmasının basın yoluyla da gündeme taşınması, iki ülke ilişkilerini gerçekten zarar vermek isteyen üçüncü bir oyuncudan kaynaklanmış olabilir. Çünkü hiçbir devlet böyle bir şeyi medya üstünden ne yapar, ne de bu bunun karşılığıdır. Çünkü eşdeğer bir koşul değil. Bu ancak ve ancak bir tarafın bir istihbaratçısı yakalanır, karşılığında diğer tarafın istihbaratçısı yakalanır, bunlar devlet görevlileridir, sessizce böyle bir takas olur. Öbür türlü olsa hiçbir dünya vatandaşı rehin alınırım korkusuyla hiçbir yere gidemez. Bunu ne Türkiye Cumhuriyeti yapar ne de Çekya teklif eder. Bu bence basın yoluyla yapılmış bir suikasttır.''



"Çekya hükümetinin üstünde bir karar olabilir"


Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Uluslararasi İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Murat Çemrek ise ''Türkiye’nin INTERPOL’den kırmızı bültenle arattığı Müslüm’ün Çekya’da yakalanması ve serbest bırakılması Türkiye açısından Batı’nın terör konusunda tutumunu ölçmesi bakımından yeni bir turnusol kağıdı işlevi gördü.'' dedi.


Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ'ın Müslümüin serbest bırakılmasının uluslararası hukuka aykırı sözlerini değerlendiren Çemrek, şunları kaydetti:


''Uluslararası Hukuk uzmanı olmadığım için bu konuda haddimi aşmak istemem. Lakin INTERPOL'ün Türkiye’den kendilerine gelen ihbar neticesinde Salih Müslüm’ü Çekya polisi tutuklayıp mahkemeye sevk etmiş. Salıveren ise Çekya Mahkemesi. Herhangi bir mahkeme polisin sevk ettiğini salabilir elbette. Hem Türkiye Adalet Bakanı hem de Dışişleri Bakanı bu işin takipçisi olacağını bildirdi. Öte yandan hukuk hep siyaseti takip edegelmiştir. Çekya basınında çıkan Türkiye’de terör destekçisi olarak tutuklu iki Çek vatandaşı karşılığında Salih Müslüm’ün takas edileceği haberlerinin Türk yetkililerce yalanlanması sonrası Salih Müslüm’ün serbest bırakılması haberi hukukun siyaseti takip etmesi bağlamında şaşırtıcı olmadı. Kaldı ki bu sadece Çekya mahkemesinin, siyasetinin bile üstünde başka bir yönlendirmenin kararı olabilir. Elbette kullanmış oluyor ama Deniz Yücel davasından örnekleyelim, özel uçakla gitti hakkında bir senedir terörist diye manşetler atılırken. Ben siyaset bilimciyim, hukukçu değil. Hukuk siyaseti takip eder. Yani egemenlik belirleyicidir.''



''Çekya ile nur topu gibi bir sorun ortaya çıktı''


ODTÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Bağcı da, uluslararası anlaşmalara göre, Müslüm'ün Türkiye'ye teslim edilmesi gerektiğin kaydetti.


Pazar günü gözaltına alınan Müslüm'in çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakılmasının uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunu ifade eden Bağcı, ''Türkiye ile AB arasında terörist olarak tanımlanan ve kırmızı bültenle aranan kişilerin iade edilmesi anlaşması var. Çekya bu anlaşmaya aykırı hareket ederek Müslüm'i serbest bırakmıştır. Çekya'nın bu kararı, hukuki bir karar değil. Türkiye'nin talebi ve bu kişi ile ilgili gönderdiği bilgiler dikkate alınmadan serbest bırakıldı. Müslüm'in teslim edilmesi Türkiye'ye lehine bir gelişme olurdu. Türkiye ile Çekya arasında Müslüm'ün tutuklanması veya iadesi ile ilgili yeniden bir müzakere olmayacak. Çekya Cumhuriyeti ile nur topu gibi bir sorun ortaya çıktı.''