Çingene ruhluların yeminleri;

Yargılamanın günah,

Düşüncelere çarpan tutuğun elin,

 “Yanlışlarını” doğru sayacağına, tutuğum elin zayıflığının”

Bana düşen yanını güçlü kılacağıma,

Dışarıda yalanlarla yanar iken,

Hıçkırığımı tanı diye,

Sızlanmalarım.

Ve tarlasında yetiştirdikleri lavantanın kokusu ile birlikte

Yanlışta doğruda sizindir.

Öyle yok bir üfürükte yıkılmak.

Kızgın kor gibi yürekte,

Buz gibi sevinç olarak,

Öyle bir hatada pes edip,

Öyle bir toplumun bir tokadında yıkılmak,

Çingene ruhunla seveceksin.

Mezarını tek bir çukurdan iki kişilik kazacaksın.

Doğruda sende.

Yanlışta sende.

Sevap istemem.

Günyüzü göremeden sevdiğim deyip,

Elinin tersiyle itip geçeceksin.

Çıkarken tutukları elde çingeneler sevdiklerinin;

Meleklerini,

Şeytanlarını.

Günahlarını,

Utançlarını,

Sevinçlerini

“Ben ve toplum” girdabında harmanlayarak,

“İnanç oluşturacak”

Ve bu inançla

Sevdiğinin ayak izleri rehberin,

Günahlarını sevap defterine yazacaksın.

Bilmelisin ki;

Ancak günah sevdiğinle işlenir.

Ve çingeneler “kör gözleri ile sevgiyi betimler”

Çingene leşmiş ruhunla seveceksin ki;

“Ölümsüzlük soluyasın”

Biz çingene ruhlular;

Kör gözlerimiz ile sevgiyi betimleyeceğiz için,

Ant içeriz.

Saygıyla