NEW YORK

Demokrat Parti'nin başkan adayı Hillary Clinton ve Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı Donald Trump, 8 Kasım'daki başkanlık seçimleri öncesinde ilk kez canlı yayında kozlarını paylaştı.

Başkan adayları Clinton ve Trump, New York'un Long Island bölgesindeki Hofstra Üniversitesi'nde NBC spikeri Lester Holt'un moderatörlüğündeki tartışmaya el sıkışarak başladı.

Adaylar, 90 dakika kesintisiz süren canlı yayında ekonomi, ABD'deki ırkçılık ve saldırılar ile terörle mücadele gibi konularda görüşlerini dile getirdi.

Ekonomi politikaları ile başlayan tartışmada, Clinton, sadece üst sınıfın değil herkesin yararına bir ekonomi inşa edilmesini, yeni istihdamlar yaratılarak, gelir artışı ile orta sınıfın güçlendirilmesini savundu.

"Size, sizin geleceğinize yatırım yapmak istiyorum" diyen Clinton, küçük işletmelerin birçok yeni istihdam yaratacağını söyledi.

Trump ise mevcut vergi sisteminin ve düzenlemelerin Amerikan firmalarının ülkeden gitmesine neden olduğunu ileri sürerek, "İstihdam kaynaklarımızın bizden çalınmasına engel olmalıyız. Yüzlerce şirket işçileri çıkarıp başka ülkelere gidiyor." dedi.

Başkan olması halinde vergi ve düzenlemeleri değiştirip ticareti daha cazip hale getireceğini ifade eden Trump, böylece zenginlerin ülkede kalarak yeni yatırımlar yapabileceğini, işlerini büyüteceğini, bu sayede de herkesin iş imkanına kavuşacağını söyledi.
Trump mevcut ticaret anlaşmalarının da ABD'nin aleyhine olduğunu ve bunların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini belirterek, "Clinton'ın kocası Bill Clinton'ın imzaladığı NAFTA anlaşması en kötü ticari anlaşmaydı." diye konuştu.

Trump konuşmasının bir yerinde Hillary'ye dönerek, "Mutlu musun? Senin mutlu olmanı isterim bu benim için önemli." dedi.

Trump'ın vadettiği vergi indiriminin ekonomiye zarar vereceğini savunan Clinton ise Trump'ın iş hayatına babasından kalan 14 milyon dolar ile başladığını ve şanslı olduğunu, kendisininse orta sınıfa daha fazla yatırım yaparak ekonomiyi kalkındıracağı vaadinde bulundu.

Clinton, Trump'ın sunduğu vergi sistemiyle ABD'nin borcunun 5 trilyon dolar artacağını, 3 milyon kişinin işini kaybedebileceğini ve yeni bir ekonomik krizin yaşanabileceğini, kendi planları ise 10 milyon kişiye istihdam sağlanacağını anlattı.

Hilary Clinton,Trump'ın gelir beyanında bulunmamasına ilişkin ise "Belki de federal vergileri ödemedi ve Amerikan halkının bunu bilmesini istemiyor." yorumunu yaptı.

Tartışmadaki Trump'ı en fazla zorlayan konulardan birisi ise vergi bilgilerini açıklamaması konusundaki soru oldu. Trump, "Beyannamelerinizi niçin açıklamıyorsunuz?" sorusuna "Hillary, özel mailinden sildiği 33 bin postayı açıklarsa ben de vergi beyannamelerimi açıklarım." diye konuştu.

Clinton ise, özel maili kullanarak hata yaptığını kabul etti.

ABD'nin dış borçlarını, dış ticaret açığını ve altyapısını eleştiren Trump, trilyonlarca dolar borca rağmen yolların, havalimanlarının, köprülerin, tren yollarının üçüncü dünya ülkesi gibi olduğunu dile getirdi.

Irkçılık

Irkçılığın ülkede hala önemli bir sorun olmaya devam ettiğine dikkati çeken Clinton, "Toplumlar ve polis arasındaki güveni yeniden inşa etmek zorundayız." dedi.

Silahların, taşımaması gereken insanların elinden alınması gerektiği vurgulayan Clinton, silahların ülkedeki genç siyahilerin ölümünün ana sebeplerinden birisi olduğuna dikkati çekti.

Clinton'ın ırkçılık yapmakla suçladığı Trump ise ırkçılık tartışmaları ve daha önce binalarında siyahi ve Hispaniklere daire kiralamadığı gerekçesiyle açılan davaların hatırlatılması üzerine, yıllardır hem siyahiler hem de Hispaniklerle çok iyi ilişkiler kurduğunu savundu.

Afrika asıllı Amerikalıları ve Hispanikleri politikacıların yıllarca ihmal ettiğini, 4 yılda bir kendilerini hatırladığını ve bu nedenle bu toplumlarda şiddetin çok olduğunu savunan Trump, bu kişilerin suçtan korunması gerektiğini söyledi.

Trump, New York'ta uygulanan ve ırkçılık içerdiği için yasaklanan polisin yolda insanları durdurup üstlerini araması uygulamasını savundu. Obama'nın doğum yeriyle ilgili daha önce ortaya attığı ancak bu yıl vazgeçtiği iddiaların sorulması üzerine Trump, "Obama'nın doğum belgesini ibraz etmesini temin ettim ve iyi bir iş yaptığıma inanıyorum." dedi.

ABD'nin güvenliği

ABD'nin güvenliği ve korunması konusundaki tartışmaya siber güvenlik konusu ile başlayan ve Rusya'yı ABD'de birçok kuruma siber saldırı düzenlemekle suçlayan Clinton, "Donald'ın Vladimir Putin'den den övgüyle bahsetttiğini biliyorum." dedi.

Trump ise Obama yönetimi altında ABD'nin özellikle siber güvenlik konusunda kontrolü kaybettiğini söyledi.

DAEŞ ile mücadele

DAEŞ ile mücadele konusuna ilişkin ise Clinton, terör örgütünün internet üzerinden insanları radikalleştirdiğini ve örgütün internet faaliyetlerinin denetlenmesi gerektiğini söyledi.

Clinton, hava saldırılarının artırılması ve Kürt ortaklarını DAEŞ ile mücadelede desteklemeleri gerektiğini belirtti.

Ortadoğu'da Müslümanlarla daha fazla iş birliği yapılması gerektiğini belirten Clinton, "Trump ise hem ülkede hem yurtdışında Müslümanlara sürekli hakaret etti." diye konuştu.

Trump ise DAEŞ ve diğer terör örgütlerinin interneti kullanarak ABD'ye saldırdığını kaydetti.

Irak'ın işgaline ilişkin de Trump, işgale en başından karşı çıktığını, bu politikanın Ortadoğu'yu kaosa sürüklediğini savundu, ancak Clinton bunun gerçek olmadığını savundu.

Irak'tan Obama-Clinton yönetiminin ani çıkışının güvenlik vakumu oluşturduğunu belirten Trump, "Biraz asker kalsa DAEŞ'in bu güce ve imkana kavuşması engellenebilirdi." dedi.

NATO'nun DAEŞ ile mücadele için Ortadoğu'ya gitmesi gerektiğini de savunan Trump, Clinton'a hitaben, "DAEŞ küçük bir bebekken sen dışişleri bakanıydın. Önleyemediniz, bu hale geldi." ifadelerini kullandı.

"Dünyanın polisi olmamalıyız"

Trump, ABD'nin müttefikleri ve güvenlik iş birliklerini eleştirerek, "Güvenliğini sağladığımız ülkeler bize ödeme yapmıyor. Biz tüm harcamayı yapıyoruz ama onlar paylarına düşeni ödemiyor. Japonları, Güney Kore'yi, Suudi Arabistan'ı koruyoruz ama bize ödeme yapılmıyor." dedi.

ABD'nin herkesi koruyamayacağını da kaydeden Trump, "Dünyanın polisi olamayız ve bize ödeme yapmadan herkesi koruyamayız." ifadelerini kullandı.

Nükleer silahsızlanma

Dünyadaki en büyük tehdidin iklim değişikliği değil nükleer tehdit olduğunu da söyleyen Trump, İran ile yapılan anlaşmanın çok kötü bir anlaşma olduğunu, anlaşmayla bu ülkenin daha da güçlendiğini savundu.

Trump'ın İran ile varılan nükleer anlaşmaya ilişkin eleştirilerine cevap veren Clinton ise bu ülkeye yönelik bütün yaptırımları desteklediğini ve bu yaptırımlar sayesinde İran'ın müzakere masasına oturmak zorunda kaldığını söyledi.

Diğer ülkelerin nükleer silahlara sahip olmasının Trump'ın umrunda dahi olmadığını ileri süren Clinton, "Trump'ın nükleer silahlar konusundaki ukala tavrı son derece tedirgin edici." değerlendirmesinde bulundu.

"Hillary'nin gücü yok"

Trump, Clinton'ın sağlığıyla ilgili yaşadığı sorunlara ilişkin ise "Clinton'ın başkanlık yapabilecek güç ve kuvveti yok." dedi.

Kendisinin hem enerjisi hem de kontrollü bir mizacı olduğunu savunan Trump, "Benim açık ara en önemli yanlarımdan birisi mizacım. Ben kazanan bir mizaca sahibim." diye konuştu.

Clinton'ın siyasette deneyimli olduğunu kabul eden Trump, "Ancak onun deneyimleri kötü deneyimler." dedi. Trump, seçimi kazanması halinde Clinton'ı kesinlikle destekleyeceğini de sözlerine ekledi.

Clinton, Trump'ın kadınlara aşağılayan tutumunu da eleştirdi.

İlki 1960 yılında Richard Nixon ile John F. Kennedy arasında gerçekleşen televizyon münazaraları bir kaç istisna harici tüm seçimlerde halkın kanaatini belirlemesi için önemli bir aracı oldu.

Tartışmada, Trump'ın bazı sözlerini "kayıtlar böyle söylemiyor" diye kesen spiker Holt, kimi yorumcular tarafından programda, Trump'ın daha fazla üstüne gitmekle suçlandı.

Programa Hillary Clinton kırmızı bir ceket ve pantolon, Donald Trump ise siyah takım elbise ve mavi bir kravatla çıktı.

Clinton'a eşi eski Başkan Bill Clinton ile kızı Chelsea Clinton, Trump'a ise eşi Melania Trump eşlik ederek münazarayı ön sıradan izledi. Programın ardından Trump ve Clinton aileleriyle birlikte taraftarlarını selamladı.

Protestocular gözaltına alındı

Hofstra Üniversitesi üçüncü kez bir başkanlık münazarasına ev sahipliği yapmış oldu. Üniversite içinde birtakım düzensizlikler göze battı.

Yaklaşık 2 bin kişilik protestocu grubu, öğlen saatlerinde etkinliğin yapılacağı üniversite etrafında toplanmaya başladı. Güvenlik önlemlerinin en üst düzeyde olduğu alanda gerçekleştirilen protesto gösterilerinde 24 kişi gözaltına alındı.

Gözaltıların bir çoğu protestocuların, tartışmanın yapılacağı Nassau Coliseum'a girişi engellemelerinden dolayı gerçekleşti. Bu arada protestocuların bir çoğunun Yeşil Parti'nin adayı Dr. Jill Stein'i destekleyen dövizler taşıdığı görüldü.

Başkanlık tartışmasının düzenlendiği üniversite içinde Demokrat Parti adayı Clinton'u destekleyenlerin sayı olarak ezici üstünlüğü vardı.

Protestocuların taşıdığı dövizlerde "Flint için adalet", "Hepimiz göçmeniz ve mülteciyiz" "Siyahların hayatı önemlidir" mesajlarına yer verildi.

Seçime kadar iki televizyon tartışması daha düzenlenecek. Başkan yardımcısı adayları da yine bir televizyon münazarasında kozlarını paylaşacak.​