Çocuğunuzu dinleyin. Ama televizyon seyrederken, gazete okurken, yemek yaparken değil, yüzüne bakarak, dikkat ve ilginizi be

Çocuğunuzu dinleyin. Ama televizyon seyrederken, gazete okurken, yemek yaparken değil, yüzüne bakarak, dikkat ve ilginizi belli ederek dinleyin. “Hı, hı...” diye mırıldanmakla yetinmeyin, söylediklerini ve derdini anladığınızı belli eden yorumlar yapın.



a. Çocuğu Dinlerken Dikkat Edilecek Hususlar



(1) Dinleyin, öğüt vermeden, çözüm getirmeden ve yönlendirmeden sadece dinleyin. Genellikle öğüt vermek, ahlak dersi gibi nasihatler, problemini anlatmakta olan çocukta, mecburiyet veya suçluluk duyguları uyandırır. Bunun neticesinde de karşılıklı konuşmanın kesilmesine veya yön değiştirmesine sebep olabilir. Çünkü derdini anlatırken suçlandığını hisseden bir kimse hemen kendini savunmaya geçecek ve asıl konudan uzaklaşılacaktır. Veya konuşan kişiyi inatçılığa ya da isyana sevk edecektir.



(2) Dinlerken yargılayıp, tenkit edip, ad takmayınız. Umumiyetle, kesin hüküm verme ve tenkit etme tepkileri ile karşılaşan kişiler, kendilerini anlaşılmamış, itilmiş, haksızlığa uğramış ve daha çaresiz hissederler. Bunun karşılığında diyaloğu keser veya karşılık verir. Bu şekildeki tepkilere sürekli maruz kalan çocuklar; kendileri için sarf edilen “aptal, geri zekalı, sulu göz” gibi kötü sıfat ile adlandırılmaları gerçek olarak idrak ederler. Bu da çocuğun kişiliği üzerinde olumsuz etkiler bırakır. Çocuğun kendine güveni sarsıldığı gibi, başarısına da engel olur.



(3) Dinlerken soru sorup, araştırıp, incelemeye kalkmayınız. “Neden? Sen ona ne yaptın? O sana ne dedi? Hanginiz önce söyledi?“ gibi sualler, genellikle inceleme, sebebini arama gibi yaklaşımların içinde kesin hüküm veya tenkit bulunur. Ayrıca kişi, sorulara cevap vermeye takılarak yön değiştirip esas problemden uzaklaşabilir. Sualler genellikle sual soranın nereye varmak istediğini açıklamadığından, konuşan kişi endişeye kapılabilir ya da savunmaya geçer. Sorulara cevap vermek çabasıyla asıl meramını anlatmaktan uzaklaşır.



(4) Dinlerken teşhis koyup tahlil etmeyiniz. “Aslında sen öyle demek istemiyorsun.” “Ben senin aslında niye öyle yaptığını biliyorum.” “Aslında senin derdin başka.” gibi ifadeler, dinleyen kişinin sanki konuşanın niyetini, söylemek istediklerini çok iyi biliyormuş, onun kafasının içindekileri okuyormuş gibi bir tavır takınması, yani “Ben seni senden iyi bilirim.” gibi bir bilmişlik havasında cevap vererek konuşanı savunmaya ittiği gibi, sinirlenmesine, sabırsızlanmasına ve karşılık vermesine sebep olabilir.



Meramını anlatmaya çalışan çocuk, kendini kıstırılmış, yanlış anlaşılmış ve yanlış yorumlanmış hissettiğinden diyaloğu büyük bir ihtimalle keser.



(5) Dinlerken teskin ve teselli etmeye, konuyu değiştirmeye kalkmayın. Aslında teskin ve teselli etmek, çok güzel ve genellikle yararlıdır, ancak önemli olan teselliyi, kişiyi duyduğunuzu belirttikten sonra verebilmektir. Söyledikleri duyulmadan, genel bir teselli, teskin havasına sokulmak istenen kişi, kendini anlaşılmamış, dinlenilmemiş veya probleminin önemsiz, saçma gibi idrak edildiğini hisseder. Bu sebeple problemi önemsenmeyip dinlenilmediği için kızabilir. Umumiyetle, dinlenilmeden verilen teselli mesajları, anlatan çocuğun problemini küçümsüyormuşsunuz intibaını uyandırır.



b. Çocuğu Dinlemenin Faydaları



(1) Çocuğun konuşma kabiliyeti artar, kendini daha iyi ifade etmesini öğrenir ve kelime haznesi zenginleşir.



(2) Çocuğun bir derdi varsa, bunu davranışla göstermek yerine (saldırganlık, hırçınlık, ağlamak ve içine kapanmak gibi) sözle ifade ederek rahatlar. Bu da hırçınlaşmasını veya içine kapanarak üzülmesini ve dolayısıyla de derslerinde başarısızlığı önler.



(3) Anlaşıldığını hisseden çocuk, kendini daha huzurlu ve rahat hisseder. Bu da çocuğun şahsi ve sosyal gelişmesine yardımcı olur. Çocuğun kendine güveni artar.



(4) Çocuk ile sizin aranızda bir yakınlık doğar, çocuk diyalog kurarak, çekinmeden her derdini size danışır.



(5) Söyledikleri dinlenen çocuk da sizin sözünüzü dinlemeye başlar.



c. Dinleme Kabiliyetinizi Geliştirmek İçin Tavsiyeler



(1) Aktif dinlemenin ne zaman kullanılacağını bilmek gerekir. Bu dinleme şeklini, serbest, problemsiz olduğunuz bir zamanda, çocuğunuzun problemini kabul etmeye hazır olduğunuzda kullanın.



(2) Aktif dinlemenin ne zaman kullanılamayacağını bilmelisiniz. Yukarıdaki şartlara sahip değilseniz, aktif dinlemeyi kullanmayın. Çocuğun kabul görmeyen davranışını değiştirmesi için uğraşmak da fayda sağlamaz. Keyifli olmadığınız zaman kullanmayın.



(3) Çocuklara kendi problemlerini çözme fırsatı vermedikçe, onların kapasitesini anlamak mümkün olmaz. Çocuklar sizin yönetim ve çözümünüz olmadan, problemlerini çözebileceklerine güvenmelisiniz.



(4) Diğer dinleme kabiliyetlerine de yer verilmelidir. Pasif dinleme, tasdik cevaplı ve konuyu açıcı sorular gibi.



(5) Çocuklarınızın bilgiye ihtiyaç duydukları zaman bilgi veriniz. Bilgi vermeden önce, asıl problemin ne olduğu bilinmelidir. Bilginin istenip istenmediği anlaşılmalıdır. Bilgi kısa ve öz olarak verilmelidir. Vereceğiniz bilgiler, yine de çocuğa yardımcı ve probleme uygun olmayıp reddedilebilirler.