Hoş geldiniz Tolga Bey. Öncelikle okurlarımız için kendinizden biraz bahseder misiniz?

Mersin ili Erdemli ilçesine bağlı eskilerde “Köy” olarak tabir edilen ve yeni yasaya göre mahalle olarak rütbesi değişen küçük, şirin bir yerleşkede doğdum. İlk olarak yazı ile bu köyde bulunan eski, iki sınıftan oluşan ve karma olarak okunan bir okulda tanıştım. Yazı hayatıma çok zor şartlar altında girmiş, eğitim karmaşası içinde okuma yazmayı öğrenebilmiştim. Bunun hayat adına çok önemli bir yarışın henüz ilk evresi olduğundan habersizdim. Bazıları bizlerden çok daha şanslıydı fakat buna rağmen geçen yıllar içinde erdemli ilçesinde neredeyse tek profesyonel yazar olma onuruna eriştim.

Yazım hayatına ilk adımınızı nasıl attınız? Bu bir hayal miydi sizin için? Yazarlığa gerçekleşmiş bir hayaliniz diyebilir miyiz?

Yazım hayatıma başlamam aslında çok garip bir gerekçe ile oldu diyebilirim. Öyle ki iki farklı dünyayı aynı anda yaşamaya başladığımı henüz çok küçükken fark ettim. Aklıma gelen bazı kelimeleri bir yerlere not etme alışkanlığım giderek büyüdü ve artık düzenli olarak defter tutmaya başladım. Babamın kütüphane memuru olmasını avantaja çevirerek çok sayıda kitap okudum ve ardından kitapların nasıl yazıldığı hakkında bir takım araştırmalarım oldu. Benim de bir eserimin olmasını çok isterdim fakat bunun o kadar kolay olmadığını çabuk öğrendim. Lise dönemlerimde karaladığım bir hikayeyi yayımlatmak için birkaç cılız girişimde bulundum fakat popüler edebiyat denen ve son dönemlerde boş çuvala döndürülen bir kavram daha o günlerde yolumu kesince eser fikrinden vazgeçmek zorunda kaldım. Bu hayali bir kenara bırakıp başka hayallerimin peşinde koştum. Uzun bir zaman sonra Ankara’da görev yapan bir arkadaşım beni yeniden harekete geçirdi ve yıllardır ertelediğim beklide unutmaya yüz tutmuş bu hayalin gerçekleşmesini sağladım.

 



 

Kitaplarınızdan bahseder misiniz?

Aslında kitap yazdığımı ve ciddi anlamda yazar olduğumu söyleyemem çünkü ülkemizde yazar olmak ve yazmak kavramları bir birine girmiş durumda. Nitekim ben de eserlerimde genellikle bir şeyler anlatmaya özen gösterdim. Kurgusal eserler çift yönlü ve farklı teknikler kullanılarak hazırlanmış eserlerden ibaret. Eserlerim genelde iyilik ve kötülüğün savaşından, insan denen varlığın aslında kendini keşfetmekte zorlandığından, başka ülkelerde insanların birçok alanda bizden üstün olmasından fakat bizlerin bazı kavramlara duyduğumuz mahkumiyet dolayısıyla giderek daha da gerilemekte olduğumuzdan bahsetmektedir. Ülkemizde ne yazık ki nitelikli okuyucu oranı çok az ve giderek daha da azalmaktadır. İçleri boşaltılmış, duygu anlamında şişirilmiş bazı eserlerin doğrudan bir takım hedef kitlelerine sunulması bu durumu daha da karmaşık hale getirmektedir.

Yazar eğitmeni ve kurgu danışmanı olarak birçok genç kaleme yardımcı olduğunuzu biliyoruz. Peki nasıl buluyorsunuz yeni çıkan yazarları?

Eğitmenlik ve kurgu danışmanlığı aslında benim değil genç kalemlerin isteği doğrultusunda hayatıma giren bir unsurdur. Son zamanlarda genç arkadaşlarımız kurgu konusunda büyük sıkıntılar yaşadığı için bu konudaki fikirlerimden yararlanmak istemekteler ve ben de onlara aklım yettiğince yardımcı olmaya çalışmaktayım. Bu güne kadar toplam 14 eserin kurgu danışmanlığı ve yazar eğitmenliği görevini üstlendim. Amacım kaosa dönen Türk edebiyatında en azından farklı bir çizgide yeni eserlerin oluşmasına vesile olmaktan ibarettir. Son dönemlerde yayımlanan eser sayısı haddinden çok fazla, elbette bir şeyler yapmak güzel fakat öyle şeylerle karşılaşır olduk ki bazı arkadaşlarımız bu konuda çıtayı epey yüksek tutmakta ve başkalarına ait fikirleri veya sözleri kendi itaplarında alelade kullanmaktan bile geri kalmamaktalar. Ne yazık ki bunların ispat edilmesi bile o yazarın eserlerine olan ilgiye etki etmemekte. Gerçek edebiyat ve gerçekten çok üst düzey kalemler bu furyanın altında ezilerek yok olmaktalar.

Kurgu konusundaki başarınızı neye bağlıyorsunuz? Bu bir yetenek mi?

Yetenek diye bir şey olduğuna inanmıyorum, bunun benim lügatımdaki adı kendini eğitmek ve geliştirmektir. Her insan en az bir konuda kendini eğitebilir ve geliştirebilir bazıları birden fazla konuda başarı sağlamaktadır. Benim kurgu alanındaki gelişim sürecim çocukluğumda başlamıştır. Bazen bazı şeyleri olduğundan çok farklı görmek zorunda olduğumu anladığımda bu yeteneğim hızlı bir şekilde gelişim göstermeye başladı. Okuduğum kitapların ve çok sık seyahat etmemin de elbette bu yönümün gelişmesinde önemli rolü oldu.

 



 

Örnek aldığınız/okuduğunuz yazarlar kimler?

Birçok yazar ve eser bu kategoriye giriyor. Hepsini yazmak isterdim fakat bu uzun bir liste olurdu. Genellikle klasik eserler ve yazarları diyerek bu soruyu cevaplamaya çalışayım.

Yazarlık için “her şey tamam” diyor musunuz? Yoksa ilerisi için başka hedefler de var mı?

Ben daha yeni başladığımı düşünüyorum ve henüz tam manasıyla yazar oldum diyemem.

Yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler?

Yazmaya karar vermeden önce dolmalarını tavsiye ediyorum. Fakat furyalar ve kendirline bir şey kazandırmayacak saçma eserlerle değil. Ciddi eserler ve ciddi yazarların hayatları ile temellerini güçlendirmeli, sözlük çalışmalı, farklı mekanlar keşfetmeli ve çok iyi gözlemlerde bulunmalılar.

Kendinizi bu piyasada nasıl bir yerde görüyorsunuz?

Sizin de dediğiniz gibi edebiyat artık bir piyasa ve herkes bu piyasanın bir yerinde fakat ben henüz çok dışındayım. Ben piyasadan değil edebiyat ve kültürden yanayım.

Edebiyat alanında bir şeyleri değiştirme şansınız olsaydı neleri değiştirirdiniz?

Çocuklarımızın Jules Verne’i olmayı isterdim.



“Macera Haritası”
Yeni projelerim çocuklara yönelik olacak, onların hayal gücüne etki edecek ve okumayı sevdirecek farklı türlerde eserler hazırlıyorum. Yakında “Macera haritası” isimli bir eser çocuklar ile buluşacak. Sürprizlerle dolu sıra dışı bir serinin ilk kitabıyla artık küçük okurları da bu işin bir parçası yapmaya gayret edeceğiz.

 

Kitaplarınızda genel olarak amacınız nedir? Bu amaçlara ulaştığınızı düşünüyor musunuz?

Amacım sağlam temeller oluşturarak okuma oranını farklı bir noktaya taşımak lakin bu şartlarda bu amaca ulaşmak çok zor ben de kaplumbağa misali gayet yavaş fakat emin adımlarla ilerlemeye çalışıyorum. Bu ülkenin sanat ve edebiyat piyasası bir çöplük gibidir bir günde parlayıp bir günde sönen yıldızlarımızın olduğu aşikârdır.

 



 

İnsanlar sizi neden okumalılar?

Okumak zorunda değiller, zaten herkes de bunun bilincinde fakat okumaları gerekirse şu kadarını söyleyebilirim okuduktan sonra olumlu veya olumsuz eleştirilerle ben veya benim gibi düşünen yazar arkadaşlarımızdan yeni bir Klasik yazarı ortaya çıkarabilirler.

Sizce en büyük Türk kimdir? Ve son olarak neler söylemek istersiniz?

ATATÜRK, ATATÜRK, ATATÜRK… Sayfanızda bana da yer verdiğiniz için teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.

 

 

Röportaj: Yağmur Tanyıldız
Editör: TE Bilisim