Barzani’nin Ankara’yı ziyaretinde yaptığı açıklamayla gündeme bomba gibi düştü; İran Irak’ta iktidar değişikliği hedefleyen bir operasyona h

Barzani’nin Ankara’yı ziyaretinde yaptığı açıklamayla gündeme bomba gibi düştü; İran Irak’ta iktidar değişikliği hedefleyen bir operasyona hazırlanıyordu. 
Aslında haber yeni değildi. Düne kadar, Irak ve Suriye’de, Haşdi Şabi milisleri eliyle geniş nüfuz alanları oluşturmasına göz yumulan İran, ABD ve Rusya tarafından dikkatle izlenmeye başlanmıştı. 
Irak’la yeni bir boru hattı anlaşması imzalayan İran’ın, eski Başbakan Maliki’yi yeniden iktidara taşımayı hedefleyen bir darbe planladığı, Çin’in de İran’ı cesaretlendirdiği haberi  tüm dünyada tedirginlik yarattı.
Bazıları Barzani’nin Ankara’yı ziyaretinde yaptığı açıklamayla duymuş olabilir, ama İran’ın Irak’ta  iktidar değişikliği hedefleyen bir operasyona hazırlandığı çok önceden biliniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine yaptığı ziyaret sırasında, Bahreyn’de yaptığı konuşmada “Fars milliyetçiliği”nin altını çizmesi, de İran’ın Irak’a yönelik operasyon hazırlıklarıyla ilgili bir mesaj olmalı..
TSK’nın Fırat Kalkanı operasyonunu El Bab zaferiyle taçlandırarak, baştan beri savunduğu güvenli bölgeyi fiilen oluşturmasından en çok tedirginlik duyan ülkelerden biri de İran’dı. ABD’nin, Rusya’nın ve kendisinin Suriye’de bulunma gerekçesini anlatma gereği duymayan İran, sınır güvenliği nedeniyle Fırat Kalkanı operasyonunu göze almak zorunda kalan Türkiye’yi “Suriye’deki davetsiz misafir” ilan etmiş, “Ya çıkarlar ya da çıkarırlar” demişti. İran kendisini, Suriye krizinin başından beri Esat’a verdiği destek nedeniyle, “davetli misafir” sayıyordu. Mezhep birliği önemli bir argümandı, İran açısından.. İran’ın, aynı gerekçeye dayanarak, kendisini Irak’a davet ettirecek bir formül geliştirmeye çalıştığından söz ediliyor. Yeni Bağdat Büyükelçisinin de bu görevle işbaşı yaptığı savunuluyor. 
Dikkatinizi çekmiş olmalı, son zamanlarda Suriye parselinde yaşanan gelişmelerde İran’ın adı pek geçmiyor. Suriye krizinin başından bu yana Irak ve Suriye’de, Şii milislerden oluşan Haşdi Şabi eliyle önemli nüfuz alanları elde etmesine göz yumulan İran, ne Rusya’nın ne de ABD’nin gündeminde yer almıyor. Bunun nedeni aşağıdaki satırlarımızda gizli olabilir mi:
“Bu arada, Irak’la yeni bir boru hattı anlaşması imzalayan İran’ın, eski Başbakan Maliki’yi yeniden iktidara taşımaya çalıştığı konuşuluyor. “ (TSK’nın El Bab Destanı 1 Mart 20017 Önce Vatan)
Barzani, son Ankara ziyaretinde yaptığı açıklamayla İran’ın, Başbakan İbadi’nin yerine, İran yanlısı Nuri El Maliki’yi iktidara taşımak amacıyla bir darbe hazırlığında olduğunu net olarak ortaya koydu. Irak’ın İran’ın kontrolüne girmesi ne Rusya’nın ne de ABD’nin işine gelmez. 
ABD’nin işine gelmez, çünkü, Irak’ın İran’ın kontrolüne girmesi, Amerika’nın 1991’den bu yana adım adım hayata geçirmeye çalıştığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) dinamitlenmesi anlamına gelmektedir. ABD’nin, bunca riski göze alarak hayata geçirmeye çalıştığı BOP’un en önemli hedefi, kontrolü altına aldığı Ortadoğu petrol ve doğalgazını Irak ve Suriye’nin kuzey bölümlerinden Akdeniz’e uzanan bir “Kürt Koridoru” içinden Akdeniz’e ulaştırmaktı. Bunu başardığında, dünyanın en önemli enerji tedarikçisi olarak, hem doların saygınlığını korumuş olacak hem de Rusya, AB  ve Çin karşısında “süper star”lığını korumuş olacaktı. 
Irak’ın İran ile yeni bir boru hattı imzalaması demek, dünyanın en önemli rezervleri sayılan Irak petrollerinin Akdeniz yerine Basra Körfezi’ne yönlendirilmesi demekti. Bu ABD tarafından asla kabul edilemez bir durumdur. Çünkü, ABD’nin korkulu rüyası Çin petrol ihtiyacının önemli bir kısmını İran’dan alıyor. İran’ın yanı sıra Irak petrolleri de Çin’in kontrolüne geçerse, giderek yükselen ve enerji sorununu halletmiş bir küresel güç olarak Çin’in ABD karşısında tutumu da değişecektir. 
YEMEN DE GÜNDEME GELEBİLİR Mİ?
Çin ne ölçüde destek verir bilinmez, ama İran, Irak’ta Batı yanlısı olarak tanınan İbadi yerine İran sempatizanı olarak bilinen Maliki’yi iktidara taşıyabilirse, bu operasyon Irak’la sınırlı kalmayacaktır. İlk fırsatta Yemen’de de iktidar değişikliği hedefleyen bir operasyon gündeme gelecektir. Bilindiği gibi, Yemen’de Tusilerin yoğun olduğu bölge İran’ın kontrolü altındadır ve… Yemen’in bu bölgesinde en az Suudi Arabistan’ınki kadar el değmemiş petrol rezervi olduğu keşfedilmiştir. Buraya dikkat; eğer İran, Irak ve Yemen petrolleri bir çatı altında toplanabilirse, bu tüm dünya ekonomilerini etkileyen bir sonuç üreteceğinden, küresel çapta sarsıntılar yaratacaktır. Bu sarsıntıdan da ençok, başta ABD  ve batı ülkeleri etkilenecektir. Rusya da, bir enerji tedarikçisi olarak, bu sarsıntıdan çok olumsuz etkilenecektir. 
İRAN’IN ARKASINDA ÇİN Mİ VAR?
Bölge ve dünya barışı açısından ürkütücü bir soru: “İran’ın arkasında Çin mi var?” Ondan da ürkütücü olanı, ‘Pasifik’te ABD ile Çin arasında yaşanmakta olan büyük sürtüşme Ortadoğu’ya mı taşınıyor?’ sorusudur. 
Bu soruların yanıtlarını dikkatle irdelemek gerekir. 
Bir küresel aktör olan Çin’in, enerji bağımlılığı nedeniyle, Pasifik’te büyük bir sürtüşme içinde bulunduğu ABD’nin Ortadoğu enerji kaynaklarını hedef alan operasyonlarıyla yakından ilgilendiği, hatta vekalet savaşları üzerinden Suriye’deki çatışmaların içinde olduğu bir sır değildir.  Giderek yükselmekte olan  bir küresel aktör olarak Çin, enerji gereksiminin önemli bir bölümünü sağladığı İran’ın herhangi bir nedenle kuşatılmasına, zor durumda kalmasına ilgisiz kalamaz. Çin, ABD-Rusya yakınlaşmasının ve Suudi Arabistan merkezli kurulan Sünni İslam Ordusu’nun İran açısından bir tehdit oluşturduğuna inanmışsa, İran’ın güvenliği konusunda bazı garantiler vermiş olabilir. 
Trump’ın henüz göreve başlamadan, Çin’in çok duyarlı olduğu Tayvan Lideriyle doğrudan konuşması, Çin’in kara listesindeki eski ExsonMobil CEO’su Rex Tillerson’ı ABD Dışişleri Bakanı yapması, ABD’nin, Ortadoğu’dan sonra Uzakdoğu’da da yeni bir kriz merkezi üretmesi olarak değerlendiriliyordu. 
Bütün bu nedenlerden dolayı, Trump’ın, Çin politikasına özel bir önem göstermesi gerekecektir. Trump, Wall Street Journal gazetesiyle yaptığı söyleşide, “Tek Çin” politikası da dahil olmak üzere, pek çok konunun pazarlık masasına yatırılabileceğini, çözüm için de, Pekin’in para politikalarının ve uluslar arası ticaret ticaret konusundaki tavırlarının  belirleyici olacağını söylemişti.” (Trump ve Yeni ABD- 10.01.2017)
OPERASYON YAKIN MI?
İran’ın Irak konusundaki niyetinden haberdar olan ülkeler tedirgin. Irak ve İran’da geniş nüfuz alanları elde edilmesinde önemli rolü olan Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin yardımcısı Tuğg. İyreç Mescidi’nin Bağdat’a büyükelçi olarak atanmasının ardından, İran’ın tüm dünya tarafından yakın takibe alındığını not etmek isteriz. İran’ın Irak’ta iktidar değişikliğine neden olacak bir operasyon gerçekleştirmesi durumunda bölgede dengeler altüst olacaktır. Bu sarsıntının domino etkisiyle dünya barışı da büyük ölçüde etkilenecektir. 
İran’ı yakından ve dikkatle izliyoruz..