ANKARA

2016-2017 Adli Yıl Açılış Töreni, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı. Tören İstiklal Marşı ve saygı duruşunun ardından başladı.

Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Binali Yıldırım, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 2016-2017 adli yıl açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Milletin evine, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'ne hoş geldiniz." diyerek sözlerine başladı.

Erdoğan, cumhurbaşkanlığı çalışma alanlarının üç bloktan ibaret olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nin her yeri gibi burası da tüm çalışma mekanları da altta yeni inşa edilen kütüphanesi de milletin malıdır, devletin malıdır. Bizler görev süremiz boyunca çalışmalarımızı burada yürütmekle mükellefiz. Bizden sonra gelecekler de aynı şekilde bu mekanları kullanmayı sürdürecekler." diye konuştu.

"Milletimizin birliğe, beraberliğe çok daha fazla ihtiyacı var"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Yargıtay Başkanımız, şayet adli yıl açılışı burada yapılmasaydı, alternatifinin bir otelin eksi ikinci kattaki salonu olduğunu ifade etmişti ki 600 kişilik bir salon. Şimdi şu anda bu salonumuzda bin 500 civarında bir katılım söz konusu. Burada böyle bir kongre ve kültür merkezinin devletin kurumlarının emrinde olduğunu kendilerine ifade etmek suretiyle buraya davet ettik ve burada bugün bu toplantıyı yapıyoruz, hayırlı olsun. Millet adına görev yapan yargının, milletin mekanında adli yıl açılış töreni yapması, yargı bağımsızlığına gölge düşürmez, tam tersine yargı bağımsızlığını güçlendirir."

Toplantıya iştirak eden Başbakan Binali Yıldırım, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve diğer davetlilere şükranlarını ileten Erdoğan, "Diğer kurumlarımızın temsilcilerinden de gerilim ve itham taktiğini bir kenara bırakarak, 7 Ağustos'taki Yenikapı ruhuna uygun şekilde hareket etmelerini bekliyorum. Çünkü artık milletimizin birliğe, beraberliğe, dayanışmaya her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var." görüşüne yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bundan sonra bizim çok daha farklı çalışmamız lazım. Hiçbirimizin ülkemizin ve milletimizin çıkarları, ihtiyaçları dışında bir kritere göre hareket etme hakkı yoktur. 15 Temmuz'dan öncesi başkadır, sonrası bir başkadır. Öyle olmak zorundadır. Şahsım dahil, kendini siyasi veya bürokratik hırsa kaptıranlara tavsiyem; böyle anlarda hemen açıp 15 Temmuz şehitlerinin listesine bakmalarıdır."

Sözlerine "FETÖ denilen hain yapıyı kahru perişan eden nedir biliyor musunuz?" şeklinde devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

"Söz sahibi, güç sahibi oldukları her yerde sergiledikleri adaletsizliklerdir, merhametsizliklerdir. Bunu yaptılar, sadece ve sadece kendi mensuplarının çıkarlarını gözeten, diğer herkesin hakkını, hukukunu yok sayan anlayışları sebebiyle FETÖ, milletimizin gönlünde zaten mahkum olmuştu. Emniyet teşkilatımızın, adliye teşkilatımızın yaptığı iş milletin gönlündeki bu manevi mahkumiyeti şimdi vicahiye çevirmektir."
"Dostumuzu, düşmanımızı gördük"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ve sonrasında dostunu, düşmanını, yanında olanı, karşısında olanı, özellikle pusuda bekleyenleri büyük ölçüde gördüğünü ve tanıdığını dile getirerek, 15 Temmuz şehitlerini bir kez daha rahmetle andı.

Erdoğan şunları kaydetti:

"Türk milleti gerçekten çok büyük, çok asil ve her türlü hürmeti, her türlü hizmeti hak eden bir millettir. Dünyada istiklali ve istikbali için en modern silahların karşısına çıkıp dimdik durabilecek cesarete sahip başka bir millet var mıdır, doğrusu ben görmedim, bilmiyorum. Ama bu millet 15 Temmuz gecesi işte bunu gösterdi. 15 Temmuz gecesi en iyi sınavı veren kurumlarımızdan biri de adalet teşkilatımızdır. Darbe girişiminin tespitiyle birlikte hızla harekete geçen, ilk andan itibaren tüm çalışmaları hukuka uygun şekilde yürüten ve anında açıklama yapmak suretiyle, 'Yargı olarak, hukuk olarak gereği neyse yapılacaktır ve yaptıklarınız hukuka aykırıdır, yasalarımıza aykırıdır.' demek suretiyle ilk mesajlarını vermiş ve böylece yargı kapısının arkasına girip gizlenmemiştir. Bu tavır çok önemlidir. Milletimizin hakim, savcılarımız yanında polisiyle, darbeye karşı çıkan namuslu askerleriyle, ekipmanlarıyla sahada olan belediye görevlileriyle, tüm fertleriyle birlikte verdiği o kutlu mücadele tarihe altın harflerle kazınmıştır. Çanakkale'nin, Dumlupınar'ın, terörle mücadelede gösterilen sayısız kahramanlıkların hikayeleriyle büyüyen çocuklarımız, gençlerimiz, 15 Temmuz'da kendi destanlarını yazdılar. Türkiye bağımsızlığın, onurun, kanı ve canı pahasına mücadelenin ne olduğunu bilen, bunu bizzat yaşayan bir nesle daha kavuştu. Bu bizim için çok çok önemli. Artık sadece tarih kitaplarından okuyan değil, hem okuyan hem yaşayan bir nesle kavuştuk. Bu bizim için çok önemli. Uzun süredir ifade ettiğimiz, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ne demektir, ne anlama geliyor, o gece 79 milyon hep birlikte yaşadık, gördük, idrak ettik."
"15 Temmuz’dan öncesi başkadır, sonrası bir başkadır"

Darbe girişiminin yaşandığı gece verilen şehitlerin 68’inin asli işinin güvenlik olduğunu, diğer 173 şehidin sivillerden oluştuğunu aktaran Erdoğan, şehitlerin içinde 14-15 yaşlarında gençlerin ve hemen her meslek grubundan, her ilden vatandaşların bulunduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"İçlerinde Abdullah Tayyip gibi 17 yaşında olanı da var, Cemal amca gibi 67 yaşında olanı da. Yani o gece bu ülkenin her rengi, her kesimi 15 Temmuz’da iradesine, özgürlüğüne, geleceğine sahip çıktı. Milletimiz görevini o gece layıkıyla yerine getirdi artık sıra bizde, yani bu ülkenin yönetiminde, siyasetinde, bürokrasisinde görev alan herkeste. Yasama, yürütme, yargı, hepimizde. Bundan sonra bizim çok daha farklı çalışmamız lazım. Hiçbirimizin ülkemizin ve milletimizin çıkarları, ihtiyaçları dışında bir kritere göre hareket etme hakkı yoktur. 15 Temmuz’dan öncesi başkadır, sonrası bir başkadır, öyle olmak zorundadır. Şahsım dahil kendini siyasi veya bürokratik hırsa kaptıranlara tavsiyem, böyle anlarda hemen açıp, 15 Temmuz şehitlerinin listesine bakmalarıdır.
"Bir an önce hukuk içinde neticeye gidelim"

"FETO denilen hain yapıyı kahr-u perişan eden nedir biliyor musunuz?" diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Söz sahibi, güç sahibi oldukları her yerde sergiledikleri adaletsizliklerdir, merhametsizliklerdir, bunu yaptılar. Sadece ve sadece kendi mensuplarının çıkarlarını gözeten, diğer herkesin hakkını, hukukunu yok sayan anlayışları sebebiyle FETO milletimizin gönlünde zaten mahkum olmuştu. Emniyet teşkilatımızın, adliye teşkilatımızın yaptığı iş milletin gönlündeki bu manevi mahkumiyeti şimdi vicahiye çevirmektir. Adaletin ne kadar önemli olduğunu sadece bu örnek bile bize anlatmakta ziyadesiyle yeterlidir. Madem ki dünya adalet üzere dönmektedir, öyleyse hakimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza düşen görev adaletin en mükemmel şekilde yerine gelmesi için çalışmaktır ve bu süreci hızlandıralım. Bir an önce hukuk içinde neticeye gidelim."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"O gece, 30 küsur kişi darbecilerden öldü fakat 241 kişi, evet, darbe karşısında direnenlerden öldü, şehit oldu. Demek ki bizler kalkıp da güvenlik güçlerimize 'darbecileri, bunların hepsini vurun' diye bir talimatı vermedik. Yine de 'onları yakalayın gelin adalete teslim edin' dedik. Ey dünya hala sen bize hangi gözle bakıyorsun? Biz adalete yakalayıp teslim ediyoruz, siz ise kalkıp 'endişe ile izliyoruz' diyorsunuz. Bu terbiyesizlik değil mi? Bu millete karşı terbiyesizlik değil mi? En önemlisi şahsımı almaya veya vurmaya gelenler günlerce, biliyorsunuz, Marmaris’in ormanlarında gizlendiler ama bizim jandarmamız onları orada vurmadı. Vurabilirdi, öldürebilirdi, ne yaptı? Yakaladı, götürdü yine savcıya teslim etti. İşte bu millet bu kadar asildir ve biz bu denli hukuk içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz ama diyorum ki ‘geciken adalet, adalet değildir’. Öyleyse süratle kararlarımızı verip, bir an önce almaları gereken ceza neyse bu cezayı almalarıdır. İnsanın olduğu her yerde elbette hata da olur, eksik de olur hatta hatta ihanet de olur. Önemli olan sistemin bir bütün olarak adalet üzere çalışmasıdır, işte o zaman bireysel hataların ve yanlışların en az zararla telafi edilebildiğini görebiliriz."