ANKARA - Ankara'da 6 Kasım'da yapılan olağan genel kurulda başkanlığa getirilen Türkiye Dağcılık Federasyonu Başkanı Ersan Başar, AA muhabirine yeni dönem plan ve projeleri hakkında bilgi verdi.

Dağcılığın her yaşta yapılabilen bir spor olduğunu dile getiren Başar, "Çok küçük yaşta, annenin sırt çantasında başlayıp hayatınızın sonuna kadar yapabiliyorsunuz. Hatta fizyolojik olarak 40'lı yaşları geçtikten sonra yüksek irtifaya vücut oryantasyonu çok daha iyi hale geliyor. Daha ileriki yaşlarda ise daha düşük seviyelerde yapabiliyorsunuz. Yani bu spordan hiç kopmuyorsunuz." diye konuştu.

Dağcılığın insanı doğayla olmaya teşvik ettiğini ve fiziksel sağlığın yanı sıra mental dinlenme sağlayarak psikolojiye de iyi geldiğini vurgulayan Başar, "Dünyaya baktığımızda çok sayıda insan dağlarda. Bizde de oldukça yaygın. Her şehirde en az 2-3 kulübümüz var. Her hafta sonu doğa yürüyüşleri yapılıyor. Bunlar katılımı artırıyor. Doğa turizmine katkıda bulunup çevreyi tanıtıyorlar. Yeni rotalar açıp hiç gidilmeyen noktalara gidiyorlar. Bunlar basına yansıyor ve bir turizm potansiyeli oluşuyor." ifadelerini kullandı.
Dağcının navigasyonu "Dağcep"

Başar, cep telefonlarında kullanabilecek "Dağcep" adı altında bir aplikasyon hazırlatacaklarını belirterek, "Bu uygulamanın İngilizce ve Türkçe'si olacak. GPS'ler sayesinde hangi rota nasıl gezilir, o rotada bulunan fauna, flora, jeolojik bilgiler nelerdir gibi bilgiler dağcıların elinin altında olacak. Önce elektronik ortamda sunup, ardından kitapçık haline getireceğiz." şeklinde konuştu.

"Yeni dönemde en çok üzerinde durduğumuz konu, teknolojik ve modern spor ekipmanına geçiş yapmak. Bunun yanında tırmanış rotalarının belirlenmesi, uluslararası ilişkiler çok önemli." diyen Başar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye bir dağlar cenneti. Aladağlar, Kaçkarlar, Ağrı dağımız, Erciyesimiz, bunlar dünya markası. Bu dağlarımızı dünya dağcılarına açacağız. Uluslararası Dağcılar Birliği ile Avrupa ve ABD'deki büyük kulüplerle, organizasyonlarla bağlantıya geçerek, yılda en 4-5 tane uluslararası faaliyet düzenleyeceğiz. Yabancı dağcıları ülkemize davet edeceğiz. Fakat bu uluslararası büyüme, dağların korunmaması, hoyratça kullanılması anlamında değil."
"Bizim branşımızın en önemli sorunu..."

Başar, dağcılıkta güvenliğin önemli konu başlıkları arasında yer aldığını belirterek, herkesin kendini dağcı olarak nitelendirmesinin ise soruna neden olduğununa dikkati çekti.

"Doğaya çıkıyorsanız doğa şartlarını, teknik bilgiyi, acil durum eylem planlarını, risk belirlemeyi çok iyi bilmeniz gerekiyor." diyen Başar, şöyle devam etti:

"Maalesef ülkemizde özellikle ticari amaçlı olarak bir spor kulübü olmadan doğaya çıkan, bunun organizasyonlarını yapanlar var. İnternet ortamından yürüyüş, tırmanış düzenleniyor. Altyapısı olmayan insanları, sağlık durumu, psikolojisi, ekipmanına bakmaksızın alıp para karşılığı belli bir yere götürüyorlar. Bu bir spor dalı, spor kulüpleri tarafından yapılması gerekiyor. Dağa ilk kez çıkan birinin yaralanması basına dağcılık olarak yansıyor, bu da bizim sporumuza zarar veriyor."
"Ağrı Dağı merkez olacak"

Ağrı Dağı'nın ülke ekonomisine ciddi bir katkısı olduğunu ve bu dağı önemsediklerini dile getiren Başar, "Ağrı Dağı'nın Nuh'un gemisi gibi spiritüel, dini bir olayı da var, bir marka adeta fakat terör nedeniyle kapalı. Başka problemleri var, sürdürülebilir değil. Bununla ilgili hemen çalışma yapmaya başlayacağız. Ağrı Dağı dünyanın her yerinden dağcıların gelebileceği bir merkez haline gelecek." açıklamasında bulundu.

Ağrı Dağı'nı teknik anlamda, dağ evleri, arama kurtarma merkezleri, rehberlik, taşıma sistemleriyle donatıp önemli bir merkez haline getirmek istediklerini belirten Başar, şunları kaydetti:

"Sorunları aşabilirsek buraya yılda 10 bini bulan dağcı gelir. Bunun ekonomiye olan katkısını düşünürseniz önemi daha iyi anlaşılır. Sosyo-kültürel ve ülke tanıtımı, turizm açısından önemli. Neden bizim de İsviçre çakısı, Heidi çizgi filmi gibi bir markamız olmasın. Ağrı Dağı bu anlamda markalaşma yolunda kullanılabilir."