Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Yarın Sayın Başbakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımıza bir veda ziyaretinde bulunacaklar. Orada Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız takvimin nasıl işleyeceğinin, görev iade sürecinin ve tarihinin nasıl olacağının, nasıl şekilleneceğinin kararını verecekler." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kalın, Mardin'in Nusaybin ilçesinde şehit düşen güvenlik görevlileri ile Diyarbakır'da patlayıcı yüklü bir kamyonun teröristlerce infilak ettirilmesi sonucu hayatını kaybeden 13 vatandaş için taziyelerini iletti.

1944'te başlayan Kırım Tatar sürgününün 72. yılı dolayısıyla, bu süreçte hayatını kaybedenlerin de saygı ve tazimle anıldığını belirten Kalın, Kırım Tatar Türkleri'nin 18 Mayıs 1944 tarihinde, büyük bir sürgüne mahkum edildiğini, ana vatanlarından zorla kopartılmak suretiyle büyük bir sürgüne maruz kaldıklarını hatırlattı.

Söz konusu tarihin, Orta Asya'dan Urallar'a, Sibirya'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyaya yayılmak suretiyle büyük bir dramın başlangıcı olduğunu söyleyen Kalın, "Süngü ve silahların gölgesinde yük vagonlarıyla çıkarıldıkları bu meçhul yolculuk neticesinde, maalesef binlerce masum insan, kadın, çoluk, çocuk hayatını kaybetti. Türkiye olarak Kırım Tatarları'nın bu acısını hiçbir zaman unutmadık. Bu acı hatırayı gelecek nesillere unutturmama konusunda kararlıyız." ifadesini kullandı.
"Tarihe kara bir leke olarak geçen bu etnik temizliği kınıyoruz"

Sürgün nedeniyle yüz binden fazla Kırım Tatarı'nın dünyanın farklı ülkelerinde sürgün hayatı yaşamaya devam ettiğinin altını çizen Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu mezalimin açtığı yaralar hala canlıdır, diridir. Kırım Tatar sürgününden 70 yıl sonra, Kırım'ın gayri meşru bir şekilde ilhak edilmesiyle bu yaralar tekrar canlanmış, tazelenmiştir. Bu süreç içerisinde biz, Kırım Tatarları'nın yanlarında olmaya devam edeceğiz. Kırım Tatar Meclisi'nin de faaliyetlerinin, düzmece bir dava ile sonlandırılması ve adeta illegal bir yapılanma gibi muamele görmesini de kabul etmediğimizi bir kez daha ifade ediyoruz. Tarihe kara bir leke olarak geçen bu etnik temizliği kınıyor, sürgün sırasında ebediyete intikal eden bütün Kırım Tatarları soydaşlarımızın aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz."
"Daha büyük bir planlı intihar saldırısının önlenmiş halidir"

Terörle mücadele konusuna da değinen Kalın, gerek Türkiye topraklarında yaşanan terör eylemleri gerekse Türkiye dışından ülkeye yönelik terör saldırıları konusunda zorlu bir dönemden geçildiğini söyledi.

Türkiye'nin tüm imkan ve kabiliyetlerini seferber etmek suretiyle bu terör belasıyla mücadeleye kararlı olduğunun altını çizen Kalın, şöyle devam etti:

"Özellikle Diyarbakır'da yaşanan elim hadisenin ve orada hayatlarını kaybeden vatandaşlarımızla ilgili birkaç noktanın altını çizmek isterim. Bu aslında çok daha büyük bir planlı intihar saldırısının önlenmiş halidir. Maalesef orada 13 vatandaşımızı kaybettik. Ama çok daha büyük bir patlama olabilir, kalabalık bir merkezde gerçekleşebilirdi. Bu olay bile diğerlerinin yanı sıra bölücü terör örgütünün hain, alçak yüzünü bir kez daha göstermiştir. Ama maalesef biz gece gündüz terörle mücadele ederken hala birilerinin bölücü terör örgütüne söz söyleyememesi, sesini çıkartamaması, birtakım yumuşak ifadelerle olayı geçiştirmeye çalışması da ayrıca ibretamiz bir tabloyu işaret etmektedir."

Son dönemde Suriye kaynaklı, terör örgütü DAEŞ kaynaklı saldırılarla karşı karşıya bulunulduğuna değinen Kalın, "Eli kanlı, 600 bin insanın ölümüne, milyonlarca Suriyelinin mülteci haline gelmesine sebep olan Esed rejimine söz edemeyenler, kalkıp Türkiye Cumhuriyeti devletini, hükümetini, ordusunu, genelkurmay başkanını, askerini suçlayabilmektedirler. Bu kadar arsızca bir saldırıyla da karşı karşıyayız. Bu tür saldırılar aslında terör saldırıları kadar menfurdur, alçakça yapılmaktadır." dedi.
"DEAŞ terörü ile mücadelede en ön saflarda çarpışan ülkelerden birisiyiz"

Kalın, bazı ülkelerin Türkiye'yi yabancı terörist savaşçıların geçişine izin vermekle veya onlara kolaylık sağlamakla itham edebildiğini dile getirdi. Tek bir delil yokken bile bu söylentilerin tekrar ediliyor olmasının başka amaçlara hizmet ettiğine dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin yabancı terörist savaşçılara müsamaha gösterdiğini, göz yumduğunu iddia edenler öncelikle kendi ülkelerindeki radikal şiddet yanlısı terör örgütlerinin mensuplarını başka ülkelere başka kimliklerle, pasaportlarla nasıl gönderdiklerini, 'Suriye'de savaşın, iyi olur' dediklerini de biz çok iyi biliyoruz. Bununla ilgili kamuoyunda da yayınlanmış birçok haber bulunmaktadır. Halbuki biz, baktığınız zaman DEAŞ terörü ile mücadele konusunda en ön saflarda çarpışan ülkelerden birisiyiz. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da açıkladığı gibi bugüne kadar 3 bine yakın DEAŞ hedefi vurulmuş, vurulmaya da devam etmektedir. Bin 300'den fazla da DEAŞ terör mensubu etkisiz hale getirilmiştir. Bütün bunlar yaşanırken Türkiye'nin DEAŞ terör örgütü mensuplarına veya başka örgütlere göz yumduğunu vesaire dile getirmelerinin tabii ki akılla, vicdanla hiçbir şekilde ilgisi yoktur."
"Soykırım iddiası, ciddi bir iddiadır"

"Ermeni soykırımı" iddialarına ilişkin Almanya Federal Meclisinde 2 Haziran'da bir oylamanın yapılacağı bilgisini aldıklarına değinen Kalın, "Bu konuda tabii henüz metni görmüş değiliz, o metinde ne tür ifadeler yer alacak, nasıl bir izahatta bulunacaklar ya da hangi tezleri gündeme getirecekler o metin elimize geçtiğinde daha net, detaylı bir değerlendirme yapma imkanımız olacak. Soykırım iddiası, ciddi bir iddiadır. Bununla ilgili tarihi ve hukuki bir delil olmadan konuşmak ancak siyasi istismar yapmak demektir." dedi.
"Onlar o kararı verdikten sonra da biz kamuoyuyla bunu paylaşacağız"

İbrahim Kalın, açıklamalarının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı. AK Parti Olağanüstü Kongresi'nden sonra yaşanacak sürece ilişkin bir soru üzerine Kalın, şunları kaydetti:

"Orada yaşanan süreci tabii hepimiz takip ediyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kendi iç istişare süreçleri neticesinde varılmış bir karar, hayırlı olmasını diliyoruz. Sayın Başbakanımız da burada bir görev devir tesliminin olacağını zaten bir önceki hafta yaptıkları basın toplantısında ifade ettiler. Sayın Cumhurbaşkanımız da Sayın Başbakanımızın yaptığı hizmetlerin milletimizin vicdanında müstesna bir yere sahip olduğunu kendileri de Eyüp'te yaptığı konuşmada, daha sonra da ifade ettiler. Ben de bu vesileyle şahsen, tanıdığım, bildiğim, beraber çalıştığım bir büyüğümüz olarak Sayın Başbakanımıza yaptıkları hizmetlerden dolayı teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Yarın Sayın Başbakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımıza bir veda ziyaretinde bulunacaklar. Orada Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız, takvimin nasıl işleyeceğinin, görev iade sürecinin ve tarihinin nasıl olacağının, nasıl şekilleneceğinin kararını verecekler. Onlar o kararı verdikten sonra da biz kamuoyuyla bunu paylaşacağız."
Editör: TE Bilisim