Yazımın başlığını şair Orhan Seyfi Orhon’un şarkı olarak da bestelenmiş bir şiirinin nakaratından aldım. İfade doğru olmasına doğru da bizim

Yazımın başlığını şair Orhan Seyfi Orhon’un şarkı olarak da bestelenmiş bir şiirinin nakaratından aldım. İfade doğru olmasına doğru da bizim üzerinde yaşadığımız Orta Doğu denilen denizin dalgalanması da hiç bitmiyor. Neredeyse her gün adrenalinimizi yükselten, heyecanımızı artıran, sonuçlarını endişeyle beklediğimiz yeni bir olay meydana geliyor. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinin, kendi süfli çıkarlarıyla ilgili operasyonlarının asırlardan beri üzerinden hiç eksilmediği bu bölgeyi, ne yapalım ki Yüce Yaradan bize vatan olarak uygun görmüş. İnsanın anne ve babasını seçmesi nasıl mümkün değilse vatanı da öyledir. Vatanınızı da seçemezsiniz. Demek ki ecdadımızın kanlarıyla sulanmış bu cennet vatanımızda, bu şartlar altında yani devamlı dalgalanan bir ortamda yaşayacağız. Ta ki devletimizi güçlendirip yeniden “cihan devleti” yapıncaya kadar.
Bizler yarım asrı geçen ömrümüzde o kadar çok şey gördük geçirdik ki bu hususta artık şerbetlendik. Dalgalanmalardan nispeten daha az etkileniyoruz. Daha çok evlatlarımız ve torunlarımızın geleceği için endişeleniyoruz. Cenabı Hak devletimizi yönetenlere isabetli kararlar almak nasip etsin. Başımıza açılmak istenen belaları ustalıkla savuşturmak konusunda bütün iş onlara düşüyor.
MESUT BARZANİ’NİN İNADI
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül 2017 tarihinde yapacağını ilan ettiği ve dünya kamuoyunun, özellikle de komşuları olarak Türkiye ve İran’ın şiddetle karşı çıktığı bağımsızlık konusundaki referandum, son anda bir değişiklik olmadığı takdirde bu yazı yayınlandığında gerçekleşmiş olacak.
Bu referandumun yapılması hâlinde bölgenin istikrarı bakımından çok vahim sonuçları olacağının, bölge ülkeleri tarafından kendisine defalarca ifade edilmesine rağmen IKBY lideri Mesut Barzani referandum kararında ısrarcı oldu. Türkiye, İran, ABD ve İngiltere gibi önemli ülkelerin referandum karşıtı söylemlerinin yanı sıra Irak Başbakanı Haydar el-İbadi, Barzani’nin 7 Haziran’da parti liderleriyle yaptığı toplantı sonrasında açıkladığı referandum kararının hemen ardından "bunun Irak Anayasasına aykırı olduğunu belirterek sonucu tanımayacaklarını" söyledi.
2005 yılında kabul edilen Irak Anayasası, Irak Cumhuriyeti’ni federal bir devlet olarak tanımlamaktadır. Bir başkent, bölgeler, herhangi bir bölgeye bağlı olmayan vilayetler ve yerel yönetimlerden oluşan Irak Cumhuriyeti federal sistemi içindeki Kürdistan Bölgesi, federal bir bölge kabul edilerek söz konusu anayasada ayrı bir maddede zikredilmiştir.
Irak’ı oluşturan federal bölgelerden birinin böyle bir referandum yapmasına, hele hele sonucun olumlu çıkmasından sonra bağımsızlık kazanmasına göz yummanın, Irak Cumhuriyeti’nin parçalanması anlamına geleceğini bilen Irak Meclisi, referanduma iki hafta kala yaptığı oylamayla IKBY’nin "bağımsızlık referandumu" kararını reddetti.
UYDU DEVLETÇİKLERLE KUŞATMA OPERASYONU
Irak, Türkiye ve İngiltere arasında 1926 yılında imzalanan Ankara Antlaşması’nın belirlediği Irak-Türkiye sınırı 378 kilometre uzunluğunda. Bilindiği gibi Türk Silahlı Kuvvetleri bir müddetten beri Irak sınırında askeri yığınak yapıyor. Şırnak’ın Silopi ilçesindeki sınır kapısında gün boyu manevra yapılırken zırhlı araçlarla bölgeye asker sevkiyatı devam ediyor. Ayrıca iş makineleriyle mevzi kazılıyor. Bir taraftan Irak sınırında tanklarla gövde gösterisi yapılırken aynı zamanda Suriye sınırında da hareketlilik var. Birinci Ordu birliklerinden çok sayıda tank, zırhlı araç ve top Hatay ve Kilis’e gönderildi. Askeri hareketliliğin yaşandığı bu iki nokta arasında 600 kilometre mesafe var. Devletimiz, Irak ve Suriye sınırlarımızdan bizi kuşatacak yeni uydu devletçiklerin oluşmasına kesinlikle izin vermeyeceğini dünyaya böylece ilan ediyor.
Ankara, bir Kürt devletçiğinin oluşması sonucunu doğuracak Kuzey Irak’taki referandumun yapılmasını kesinlikle istemiyor. Aynı zamanda Suriye sınırımızda birtakım mahfillerce kurulması planlanan Kürt kantonlarının önünü kesmek için YPG’nin kontrolündeki Afrin’e bir askeri müdahale söz konusu. Bu hususlardaki kararlılığımız en net biçimde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bütün dünyaya defalarca ilan edildi. Ülkemizin güvenliğini tehdit edecek yeni oluşumlara izin verilmeyeceğini, bu uğurda bedel ödenecekse de ödemeye hazır olduğumuzu yüksek sesle ifade etti.
IRAK GENELKURMAY BAŞKANI ANKARA’DA
Kuzey Irak’ta yapılması planlanan bağımsızlık referandumuna üç gün kala Irak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Osman Ganimi ve beraberindeki heyet Türkiye’ye geldi. Ganimi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar tarafından Genelkurmay Karargahı’nda törenle karşılandı ve karşılamanın ardından hemen görüşmelere geçildi.
Verilen bilgiye göre iki Genelkurmay Başkanı, IKBY’nin 25 Eylül’de yapmayı planladığı referandum, Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasına yönelik alınacak tedbirler ve terörle ortak mücadele konularında görüş alışverişinde bulundu. Kapalı kapılar ardında daha başka nelere konuşuldu bilmiyoruz. Ne olursa olsun Başika Kampı’ndaki Türk askeri varlığı sebebiyle aramızın pek de iyi olmadığı Bağdat yönetiminin böyle bir hamle yapması, konunun ne kadar ciddi olduğunun göstergesi.
ERDOĞAN’IN TRUMP ve PUTİN GÖRÜŞMELERİ
Devlet adamlarımızın, Irak ve Suriye sınırlarımızın ötesinde cereyan eden bu tür oldubittilere pabuç bırakılmayacağını, dünyanın önemli devletleri nezdinde de dillendirdiğini memnuniyetle görmekteyiz.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan 22 Eylül 2017 günü ABD Başkanı Donald Trump ile New York’ta bir araya geldi. Görüşmeden sonra yapılan açıklamada, bölgesel meselelerin çözümü için iş birliğinin geliştirilmesi ve tüm terör örgütleriyle mücadelenin kararlılıkla sürdürülmesi hususlarında mutabık kalındığı, IKBY’nin gerçekleştirmeyi planladığı referanduma karşı olduklarını iki liderin de ifade ettiği ve bu tür bir adımın ciddi sonuçları olacağını vurguladıkları bildirildi.
Erdoğan ABD’deki bir toplantı sırasında ayrıca "Rusya ile Türkiye arası 2,5 saat. Pazartesi günü Sayın Vladimir Putin’le telefonla görüşeceğiz. Ardından da Perşembe günü beraber yemek yiyip gelişmeleri, Suriye’de neler olup bitiyor bunları konuşacağız." diye konuştu.
Bütün dileğimiz, karşılaşılan problemler ne kadar büyük ve vahim olursa olsun öncelikle masada, konuşarak ve uzlaşarak siyasetle çözülmesi, savaş seçeneğinin en sona bırakılması. Ancak devletimizin güvenliği söz konusu olunca, savaş dâhil her türlü tedbire gözümüzü kırpmadan tevessül edeceğimiz de bütün dünyaca bilinmeli. Bunu Kıbrıs’ta ve en son da Fırat Kalkanı Harekâtı’nda cümle âleme gösterdik. Ne demişler: Hazır ol cenge ister isen sulh u salah…