Yaşadığımız felaketten, uzmanların tespitleri ve uyarılarıylaoldukça pahalı dersler alıyoruz. Sahada bir can daha kurtarabilmek için uykusuz, istirahatsiz çalışan, felaketzedelerin çorbasından cenazesinekoşuşturanlara, kurumlara sonsuz teşekkürler. Bununla beraber bu süreçteki eksiklikler, ihanet derecesindeki ihmallere dikkat çekmek, suçluların yakalanması ve cezalanmasınıtakip etmek de herkesin görevidir.

Binlerce yerleşim birimini etkileyen felaket için organizasyon problemi önceliklidir. Her üniversitede İşletme, Kamu Yönetimi vb. bölümler, ilçelerde insan kaynakları, yönetim, organizasyon benzeri önlisans programları bulunmaktadır. İnceleyebildiğim programlarda afet, acil durum, olağanüstü hal için organizasyon benzeri bir zorunlu veya seçimlik ders göremedim. Birçok derslerin muhtevasında bunlar kısmen olabilir. Ancak felaket alanında görev alan uzmanların önerileri dikkate alınarak konunun acilen akademi gündemine gelmesi, gerekli derslerin, programların açılması elzemdir. Özellikle felaketin ilk saatleri ve günleri altın kıymetinde olup bu kapsamda ciddi eğitime ihtiyaç duyulmaktadır. Zira yönetim, organizasyon olmadan gönüllüler ordusu, teknik imkanlar anlamsız kalabilmektedir.

AFAD dahil sahadakilerin canla-başla gayret ettiği gerçeğini özellikle belirtiyoruz. Ancak birçok yerde ciddi organizasyon sorunu, AFAD’ın “bekleyiniz” talimatı yüzünden binlerce kilometreden gelenler dahil şehir girişlerinde yarım gün bekleyenler oldu, bazıları geri döndü. Donanımlı ekipler zaten gerekli tedbirlerle işe başlarlar. Otobüslerle gelen gönüllülerin de en azından tırnaklarıyla yakınlarını çıkaranların yanında birkaç kova toprak almalarının engellenmesi kabul edilemez. Bu büyük felakette birşeyler yapmaya çalışanları sorgulamaktan ziyadet bundan sonrakiler için ders çıkaralım.

Aksayan, bazen engelleyen organizasyon problemi ortada iken hiç böyle bir şey olmamış gibi bütün yetkileri AFAD’a vermek, yaşananları yok saymak, gelecek nesilleri tehlikeye atmaktır. Sadece gelecek seçimleri düşünerek sorunları yok saymak, son derece yanlış strateji olup vatandaş nezdinde kabulü mümkün değildir. “Siyaset adamı gelecek seçimleri, devlet adamı gelecek nesilleri düşünür”. Sadece gelecek seçimleri düşünenlerin kazansa da vicdan hapishanesinin müebbet mahkumları olduğunu belirtelim. Bu vesile ile 1999 depreminde fay hattı üzerinde olmasına rağmen tek insan kaybının olmadığı Kocaeli Tavşancıl Belediye Başkanı olarak “insan kaybetmektense oy kaybetmeyi” tercih eden Salih Gün’ü rahmetle analım.

Felaket sonrası merkezlerdeki ve olay mahallerindekiorganizasyonlar son derece önemlidir. Tek elden kontrol kaygısı ile insanlar can cekişirken yardıma koşanlarınsaatlerce bekletilmesi büyük yanlıştır. Yardıma gelenlerin, izin bekleyenlerin bir an önce intikali hedeflenmelidir. Ne yazık ki deprem sabahı hazır olan nice kurumlara, kendi imkanlarıyla gelebilecekleri halde, ancak ikinci, üçüncü gün izin verilebilmiştir. Devlet birimleri yanında partilerin, sendikaların, diğer sivil toplum kuruluşlarının da hemen her mahalde teşkilatları bulunmaktadır. Siyasi veya ticari rekabet açısından hoş karşılanmayan bu gerçeğin, felakette nimet olduğu görüldü. Her birim, kuruluş kendi örgütüyle temasa geçerek yardımını organize bir şekilde gönderebilir. Niceleri ilk günden gönderdiler, ayırım yapmadan herkesin yardımına koştular. Buna karşın bir beldede meydanlarda giyeceklerden dağlar oluşurken diğerinde insanlar günlerce titremişlerse ciddi bir organizasyon sorunu vardır. Bu bağlamda AFAD ve diğer devlet kurumları, gönüllüleri bekleterek tek eldenyönetme “felaketi” yerine, hızla olay yerlerine intikali sağlamalı, yetişemediği durumlarda engel olmamalıdır. Her birimin, kuruluşun da kendi organizasyonu devreye girmelidir.

Acil durum devam ederken üst kademe devlet veya siyaset erbabının felaket mahalline adım atmaması konusunda partilerüstü mutabakat oluşturulmalıdır. Çünkü koruma veya gazeteci ordusuyla dolaşıp nutuk atılırken enkazdan, yangından, selden kurtarması gerekenler meşgul edilmektedir. Sel bölgesindeki sorumlu, “gelen bakana hoş geldin, gidene güle güle demekten, onları gezdirmekten, kurtarılması gerekenlere zaman ayıramıyoruz” demişti.Keşke Bozkurt sel felaketinde bakanlar kepçe üzerinde dolaşacağına, o kepçe daha fazla kanaldan balçık temizleseydi. Zira yakıt yetersizliğinden temizlenmeyen dere yüzünden bir yıl sonra eşimin beldesi İlişi felaketi yaşanmıştır.Dendias’ın, Stoltenberg’in yıkılmış şehri havadan temaşa programı, densizliktir. Bu masrafla yüzlerce seyyar tuvalet kurulabilirdi. Eğer devlet yetkililerinin veya misafir dostların müşahadesi önemli ise Ankara’da kayıtlı veya naklen drone görüntüleri izletilebilir. Bir yetkili kahrolup mutlaka felaketi yerinde izleyerek tedbir almak istiyorsa tebdil-i kıyafetle gider, gerekli talimatları verir. Çok isteyen bunun kaydını tutup yayınlatarak gelecek seçimlerde kullanır, fakat kritik saatleri zayi etmez.

Bir bakan aksini söylese defelaket bölgelerinde hırsızlık, yağma, çocuk kaçırma suçlarından yakalananlar resmi kayıtlara girdi. Suçluların yakalanması önemlidir. Bu olayların sırf seçim mesajı kapsamında inkarı ise halkın tedbir almasını engelleyecektir. Onbinlerin katili durumundaki müteahhtilerin tutuklanması gereklidir. Fakat bu inşaatlar onlarca birimin ruhsatıyla, imzasıyla gerçekleşti. Bir müteahhide karşılık en az beş belediye ve diğer kurum sorumlularının, rüşvetçilerin de tutuklanması gerekmektedir. Birkaç dönemlik belediye başkanlığı sayesinde Karun gibi servet biriktirenlerle ölüm meskeni dikenler birlikte cezalandırılmalıdır. Hatta birinciler, izin ve ruhsat verenler asıl sorumlular, katillerdir. 65 kişiye mezar olan İsias otelinin dört yetkilisi tutuklanmış! Halbuki bu otelin inşası ve işletmesi baştan sona kirli kokularla doludur. Onlarca birimin katkısı olan mezar otelin faaliyetine izin verenlerden kimsenin tutuklandığını duymadık. Bu yazı yayınlanmadan daha fazla sayıda denetim ve ruhsat görevlilerinin tutuklanacağını bekliyoruz. Halbuki yasalara ve teknik gerekliliklere uygun iş yapan nice firma, kurum, işletme sıradan bahanelerle yıllarca engellenebilmektedir.

Kolonları kesen işletmecinin tutuklandığını öğrendik. Halbuki depremden önce işyeri sahibi için savcılığa suç duyurusu yapılmış, savcılık durumu tespit ettikten sonra takipsizlik kararı vermiş. Hangi teknik inceleme, bilirkişi raporuna dayanarak? Bu yazı yayınlanmadan o savcının da tutuklandığı haberini duyacağımızı ümit ediyoruz. Aksi takdirde kirli kokuların menbaı savcılığın ötesinde demektir.